NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

qu ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: qu
Bulunan Sonuç: 210

qu

, kıs. quart, queen, query, question.

qua

z. sıfatıyle, niteliğinde, mahiyetinde.

quack

f., i. ördek gibi bağırmak, ördek sesi çıkarmak; bağırarak manasızca konuşmak; i. ördek sesi, vak vak.

quack

i., s., f. şarlatan hekim, sahte doktor; şarlatan kimse; s. şarlatan; f. şarlatanlık etmek. quack doctor şarlatan hekim. quack'ery i. şarlatanlık. quack'ish. s. şarlatanca. quack grass ayrık otu, bot. Agropyron repens.

quad

i., matb. katrat; k.dili üniversite veya hapishane avlusu; İng., argo kodes, hapishane.

quad

kıs. quadrangle, quadrat, quadruplet.

quadragenarian

s.,i. kırk yaşında (kimse), kırk ile elli yaşları ara- sında (kimse).

quadrangle

i., geom. dörtgen; avlu. quadrang'ular s. dört kenarlı.

quadrant

i., mat. çeyrek daire; yükseklik ölçme aleti. quadran'tal s. çeyrek daireye ait.

quadrat

i., matb. katrat; ekol. deneme için ayrılmış arazi parçası.

quadrate

s., i., f. dört köşeli, murabba; i., anat. dördül kemik; astr. gökcisimlerinin dördün halindeki görünüşü; dördül şekil, kare; f., with ile uymak; uydurmak.

quadratic

s. dörtgen gibi; mat. ikinci dereceden. quadratics i. ikinci derece denklemlerden bahseden cebir dalı.

quadrature

i. kare yapma; mat. alan hesabı; astr. dördün.

quadrennial

s., dört senede bir olan; dört sene süren. quadrennially z. dört senede bir. quadrennium i. dört senelik süre.

quadriceps

i., anat. dörtbaşlı kas.

quadrifid

s., bot. dört parçalı (çiçek yaprağı).

quadriga

i. (çoğ. -gae) eski Roma'da yan yana koşulmuş dört atlı ve çift tekerli araba.

quadrilateral

s., i. dört kenarlı; i. dörtgen, dörtkenar; ask. dört köşesi kaleli alan.

quadrilingual

s. dört dilden, dört dil konuşan.

quadriliteral

s., i. dört harften ibaret (kelime).

quadrille

i. sekiz kişilik bir dans, kadril; kadril havası; kırk kâğıt ve dört kişi ile oynanan eski bir iskambil oyunu.

quadrillion

i., A.B.D. katrilyon, 15 sıfırlı rakam; İng. 24 sıfırlı rakam.

quadrinomial

s., i., mat. dört terimli (rakam).

quadripartite

s. dört kısımlı, dört taraflı.

quadriphonic

s. dört sesli (hoparlör sistemi).

quadrisyllable

i. dört heceli kelime.

quadrivalent

s., kim. dört değerli.

quadrivial

s. dört yönlü, dört yollu.

quadrivium

i. ortaçağda dört yüksek ilim (geometri, astronomi, matematik ve müzik).

quadroon

i. büyükanne ve büyük babalarından biri zenci diğer üçü beyaz olan kimse.

quadrumanous

s. dört ayağı el şeklinde olan; dört elli.

quadruped

s., i. dört ayaklı (hayvan). quadrupedal s. dört ayaklı.

quadruple

s.,i., f. dört kat; i. bir şeyin dört misli; f. dörtle çarpmak, dört misli çoğaltmak veya büyütmek.

quadruplet

i. dörtlü, dörtlü grup; dördüzlerden biri.

quadruplex

s., i.dört katlı; çift yönlü telgraf sistemine ait; telgraf sisteminde gönderici alet.

quadruplicate

f., dörtle çarpmak, dört misli artırmak; s. dört kat, dört misli; mat. dördüncü kuvvete yükselmiş; i. dört benzer şeyden biri.

quaestor

i. eski Roma'da idam cezası verme yetkisi olan hâkim; defterdar. quaestorship i. defterdarlık.

quaff

f., i. içmek, kana kana içmek; i. içim.

quag

i. bataklık, batak.

quagga

i. eskiden Güney Afrika'da bulunan ve zebraya benzer soyu tükenmiş bir yaban eşeği.

quaggy

s. bataklık gibi, basınca çöken, gevşek ve yumuşak.

quagmire

i. batak, bataklık: zor durum.

quahog

i. yenilir bir deniz taragı, zool. Venus mercenaria.

quail

i. bıldırcın, zool. Coturnix coturnix.

quail

f. yılmak, sinmek, ürkmek, cesaretini kaybetmek.

quaint

s. antika, yabansı, acayip, tuhaf, garip ve hoş. quaintly z. garipçe, acayip bir şekilde. quaintness i. antikalık, tuhaflık, acayip hoşluk.

quake

f., i. titremek; sallanmak; i., titreme, titreyiş, ürperme; sallantı; zelzele.

quaker

i. Kuveykır, Kardeş. Quaker meeting Kuveykırlara ait sessiz toplantı; şaka sessiz geçen herhangi bir toplantı. Quakerism i. Kuveykır mezhebi. Quakerly s. Kuveykır gibi, Kuveykır'a benzer.

qualifiable

i. düzeltilebilir, değiştirilebilir; ehliyet kespedebilir.

qualification

i. ehliyet, liyakat, vasıf, meziyet; şart; kayıtlama, tadil, kısıtlama. He has all the qualifications. Bütün niteliklere sahiptir. It requires qual ification. Kısmen doğrudur. with many qualifications birçok meziyetlerle: birçok şartlarla, çok tereddütle.

qualified

s. ehliyetli; şartlı, kısıtlı, sınırlı.

qualify

f. hak kazanmak, ehliyet kazanmak; ehliyet vermek; kısıtlamak, sınırlandırmak; değerlendirmek; nitelendirmek; hafifletmek; gram nitelemek.

qualitative

s. niteliğe ait, niteleyici, nitel. qualitative adjective niteleme sıfatı. qualitative analysis kim. nitel çözümleme, kalitatif analiz. qualitatively z. nitelik bakımından, nitel olarak.

quality

i., s. nitelik, vasıf, keyfiyet; hususiyet, özellik, mahiyet; üstünlük; nevi, çeşit, sınıf; meziyet, artam; man. bir önermenin olumlu veya olumsuz hali; s. kaliteli; yüksek sosyeteye mensup. average quality orta nitelik. high quality yüksek kalite. one's good qualities bir kimsenin iyi hususiyetleri. people of quality eski yüksek sınıftan halk. poor quality düşük kalite. quality control kalite kontrolu.

qualm

i. ansızın gelen gönül bulantısı; şüphe, karamsarlık, umutsuzluk; vicdan azabı, pişmanlık. qualms of con science vicdan azabı, bulunç ezinci.

qualmish

s. mide bulandırıcı; gönlü bulanır. qualmishly z. gönül bulandıracak surette. qualmishness i. göııül bulantısı.

quandary

i. şüphe, tereddüt, hayret, şaşkınlık.

quanta

çoğ., bak. quantum.

quantic

i., mat. iki veya daha fazla birinci dereceden homogen değişkenlerden meydana gelmiş işlem.

quantify

f. miktarını belirtmek, ölçmek; man. bir önermenin niceliğini açıklamak.

quantitative

s. niceliğe bağlı olan, nicel. quantitative analysis kim. niceliğin tahlili, nicel çözümleme, kantitatif analiz. quantitatively z. nicelik bakımından, nicel olarak.

quantity

i. nicelik; miktar; bir hecenin uzunluğu; mat. nicelik; müz. notanın uzunluğu; herhangi bir adet ifade eden işaret; mantıki nicelik; çoğ. büyük miktar, bolluk, çokluk. a negllgible quantity ehemmiyetsiz miktar. He buys in large quantities. Külliyetli miktarda satınalır.

quantize

f. mümkün olan niceliklerini bulmak; bir niceliğin katsayıları olarak göstermek.

quantum

i. (çoğ. -ta) miktar, meblâğ; belirli miktar, pay, hisse; fiz. en ufak enerji birimi. quantum leap önemli bir atılım. quantum theory fiz. kuantum teorisi.

quarantine

i., f. karantina; f. karantinaya koymak, ayırmak. quarantine flag karantina bayrağı, bulaşıcı hastalık işareti olan sarı bayrak. quarantine period karantina müddeti. quarantine regulations karantina nizamları.

quark

i., fiz. maddenin esası olduğu farzedilen ve kısmen elektrik yüklü olan üç çeşit zerrecikten herhangi biri.

quarrel

i., tar. eskiden tatar yayı ile atılan ucu dört köşeli ağır ve kısa ok; taşçı kalemi.

quarrel

f. (-ed, -ing veya -led, -ling) kavga etmek, çekişmek, bozuşmak; kusur bulmak; ağız kavgası etmek.

quarrel

i. kavga, çekişnıe, bozuşma. pick a quarrel kavga çıkarmak. take up a quarrel kavgaya iştirak etmek.

quarrelsome

s. kavgacı, ters, huysuz. quarrelsomely z. kavga etmeye meyilli olarak, kavgacı tavırla. quarrel someness i. kavgacılık, kavgacı tabiat.

quarry

i. baklava şeklinde pencere camı.

quarry

i., f. şahin veya atmaca ile tutulan av; av, şikâr; kovalanan herhangi bir kimse veya şey.

quarry

i., f. taş ocağı; f. taş ocağından kazıp çıkarmak; taş ocağı açmak. quarrier i. taş ocağı işçisi.

quart

i. bir litreye yakın hacim ölçüsü, galonun dörtte biri, kuart. liquid quart A.B.D. 0,946 litre; İng. 1,136 litre. dry quart A.B.D. 1,101 litre.

quart

i. eskrimde bir vaziyet; piket oyununda dört kâğıtlık mütevali takım.

quartan

s., i. dört günde bir olan dördüncüye ait; i., tıb. dört günde bir tutan sıtma gibi bir nöbet.

quarter

i., s. dörtte bir kısım, çeyrek; 25 sentlik sikke; senenin dörtte biri, üç aylık müddet; öğretim yılının dörtte biri; dördün, ay devri müddetinin dörtte biri; den. gemi bordasının kıça doğru her iki tarafı; kasabın kestiği hayvanın bir tarafının yarısı (omuz veya but); havali, semt, etraf, taraf, mahalle, civar; den. harp veya talim zamanında tayfaya ayrılan yer: harpte esir edilen düşmanın ölümden affı, aman; s. dörtte bir, dörtte bire ait. quarters i. kışla, askeri daire, ordugah; konak yeri, geçici mesken. quarter day üç ayda bir gelen hesap ödeme günü. quarter deck kıç güvertesi, subaylara mahsus güverte. quarter horse A.B.D. sığırtmaçların kullandıkları bir cins at. quarter miler çeyrek millik koşularda koşucu. quarter note müz. dörtlük. quarter section Amerika'da bir mil kare arazinin dörtte biri. quarter sessions üç ayda bir açılan sulh mahkemesi. quarter wind den. kıçın yan tarafından esen rüzgâr. at close quarters çok yakın, hemen hemen yan yana, come to close quarters göğüs goğüse dövüşmek, cenkleşmek. divide into quarters dört kısma ayırmak. fore quarter omuz (et). give no quarter aman vermemek. hind quarter but (et). no quarter amansız. on the quarter den. kıç omuzluğunda veya omuzluğundan.

quarter

f. dört eşit kısma ayırmak, dörde bölmek; askeri kışlaya yerleştirmek; oturtmak, yerleştirmek; her tarafa koşup aramak (av köpeği).

quarterage

i. üç ayda bir verilen ücret veya ödeme; kışla, karargâh; mesken bulma ücreti.

quarterback

i. Amerikan futbolunda oyunu idare eden oyuncu.

quarterfinal

i. çeyrek final.

quarterhour

i. çeyrek saat, saat başından bir çeyrek evvel veya sonra.

quartering

s., den. kıç omuzluğuna doğru esen, kıçlık.

quarterly

s., i., z. üç ayda bir verilen veya olan; i. üç ayda bir yayımlanan mecmua; z. üç ayda bir.

quartermaster

i., ask. iaşe subayı; den. serdümen, vardiya çavuşu.

quartern

i. bir ölçünün dörtte biri; İng. dört librelik (1,8 kg) ekmek.

quarternion

i., matb. dört yapraklı ve on altı sayfalı forma.

quarterphase

s. çift fazlı (cereyan), birbirinden 90 derece farklı (iki cereyan).

quartersaw

f. (bir kütüğü) uzunlamasına dörde biçmek.

quarterstaff

i. eskiden silah olarak kullanılan bir kadem boyunda sopa.

quartette

i., müz. dört ses veya dört çalgıya mahsus müzik parçası; böyle çalgı çalan veya şarkı söyleyen dört kişi, dörtlü; dört kişiden ibaret takım. double quartet sekiz kişilik takım. male quartet dört erkekle kurulan okuyucu takımı. mixed quartet iki erkek ile iki kadından kurulan okuyucu takımı. string quartet dört kişilik telli saz takımı.

quartile

i. kartil.

quarto

s., i. (kıs. 4to veya 4 ) tabakayı dört yaprağa bölen; i. tabakaların dört yaprağa yani sekiz sayfaya bölünmesinden meydana gelen kitap.

quartz

i. kuvars, türlü silislerin genel adı. quartz crystal kuvars kristali, elektronik cihazlarda kullanılan kuvars. quartz if'erous s. bileşiminde kuvars bulunan. quartz'ite i. kuvarsit.

quasar

i., astr. çok uzakta olan ve çok kuvvetli radyo dalgaları gönderen gökcismi.

quash

f., huk. iptal etmek, feshetmek, kaldırmak, bozmak; ezmek, bastırmak, mahvetmek.

quasi

z., s. güya, sanki; s. gibi, yarım. quasicontract i. sözleşme olmqadan varmış gibi kanunun koyduğu mecburiyet.

quasi

önek benzeri.

quassia

i. acıağaç, kavasya, bot. Quassia amara; ecza. bu ağaçtan yapılan acı bir ilâç.

quaternary

s., i. dördüncü; dörtlü, dörtten ibaret: b.h., jeol. en son zamana ait; i. dörtlü takım; b.h. en son jeolojik zaman.

quaternion

i. dört şey veya kişiden ibaret takım.

quatrain

i. dört mısralı şiir, rubai, dörtlük.

quatrefoil

i. mimari süsleme sanatında dört yapraktan ibaret şekil.

quattrocento

i., s. on beşinci yüzyıl (özellikle o devrin İtalyan sanat ve edebiyatı).

quaver

f., i. titremek, titrek sesle şarkı söylemek; i. titreme; ses titremesi; İng., müz. sekizlik.

quay

i. rıhtım, iskele. quay'age i. iskele ücreti, rıhtım parası; rıhtımlar.

quean

i. sürtük kadın, adi ve terbiyesiz kadın, orospu; İskoç. genç kız.

queasy

s. midesi bulanmış; bulandırıcı; midesi kolayca bulanan; titiz, müşkülpesent, kılı kırk yarar; nazik, tehlikeli. queasiness i. mide bulanması.

queen

i., f., kraliçe; arı beyi (ana arı); satranç vezir, ferz; briç kız; A.B.D., argo ibne; f. kraliçe yapmak. Queen Anne's lace yabani havuç, bot. Daucus ca- rota. queen bee arı beyi. queen cell üreme için arıların arı beyine kovanda yaptıkları hususi yer. queen city bir memleketin en büyük veya en meşhur şehri. queen consort hükümdarın karısı olan kraliçe. queen dowager eski hükümdarın dul karısı. queen mother kral anası. queen post damın ana direklerinden her biri. queen regent tahtta bulunan kraliçe. queenlike s. kraliçe gibi. queenly s. kraliçeye yakışır.

queer

s., f. acayip, tuhaf, garip, yadırganan; şüpheli, muammalı; argo kalp, sahte; argo homoseksüel; f., argo bozmak, tesirini bozmak. queer'ish s. acayipçe. queer'ly z. tuhaf ,şekilde. queer'ness i. tuhaf hallilik, acayiplik.

quell

f. bastırmak, ezmek, boyun eğdirmek, mağlup etmek; yatıştırmak, yumuşatmak.

quench

f. söndürmek, bastırmak; tatmin etmek, hararetini gidermek, kandırmak (susuzluk); su ile soğutmak; sönmek; yatışmak. quench'able s., söndürülür, bastırılır. quench'less s. sönmez, söndürülmesi güç; tatmin edilmez, kandırılmaz.

quenelle

i., ahçı. bir çeşit tavuk veya dana köftesi.

quercetin

i., kim. siyah meşenin kabuğundan alınan sarı bir boya tozu.

quercine

s., meşeye ait, meşeyle ilgili.

quercitron

i. Birleşik Amerika'ya mahsus bir çeşit siyah meşenin iç kabuğu; bu kabuktan çıkarılan sarı boya ve tanen.

querist

i. sual soran kimse; soruşturucu kimse.

quern

i. el değirmeni.

querulous

s. ,sikâyetci, titiz, bir şeyi beğenmez, ters huylu, söylenen. querulously z. sikayet edercesine. querulousness i. şikayetçilik, söylenme huyu.

query

i., f. sual, sorgu; şüphe; soru işareti; f. sormak; sorguya çekmek; doğruluğundan şüphe etmek; soru işareti koymak.

quest

i., f. macera; arama, araştırma; tahkik, soruşturma, tetkik; f. araştırmak; havlayarak av izini aramak (köpek).

question

f. sual sormak, sorguya çekmek; şüphe etmek; karşı gelmek, inkâr etmek. questionlngly z. sorgu yolu ile .

questionable

s. şüpheli, şüphe götürür; kati olmayan; kararlaştırması zor. questionableness i. şüpheli hal. questlonably z. şüpheli surette.

questionnaire

,questionary i. anket; form, belge.

questlon

i. soru, sual; mesele, bahis; şüphe; sorgu, muhakeme, istintak; sorulan şey; teklif, önerme; mevzu, madde; sorma. question mark soru işareti. a general question huk. bir şahide bütün bildik- lerini söylemesini. emreden sual. a leading question verilecek cevabı belirleyen soru. an open question hallolunmamış mesele, sürüncemede kalmış mesele. a question of privilege imtiyazlarını kullanma meselesi. a question of time zaman meselesi. beside the question konudan dışarı. beyond veya past question şüphesiz, şüphe kaldırmaz. call in question teslim ve kabul etmemek, itirazda bulunmak. It is a question of fact. Bir hakikat meselesidir. out of the question imkansız, olamaz. pop the question argo evlenme teklif etmek. put a question bir meseleyi oya koymak; bir sual sormak. rhetorical question cevabı beklenmeyen sual. speak to the question asıl meseleden bahsetmek. the point in question bahis mevzuu olan mesele. the previous question bak. previous with out question şüphesiz, muhakkak. questionless s., z. şüphesiz; sualsiz.

questor

bak. quaestor.

quetzal

i. uzun ve göz alıcı renkte tüyleri olan Orta Amerika'ya mahsus bir kuş, zool. Pharomacrus mocinno.

queue

i., f. başın arka tarafından sarkan saç örgüsü; sıra bekleyen insan veya araba dizisi, kuyruk; f., İng. kuyruga girmek; dizilip sıra beklemek. queue up kuyruğa girmek.

quibble

i., f. savma cevap; iki manalı söz, kaçamaklı söz; f.kaçamaklı cevap vermek; önemsiz mesele üzerinde durmak; tartışma konusu yapmak.

quick

s.,i., z. çabuk, seri, hızlı, tez, süratli; keskin, anlayışlı; işlek, faal; tez elden; titiz, çabuk kızan; gebe, hamile; eski hayatta, canlı, diri; i. tırnak altındaki hassas et; his; z. çabucak, süratle, hemen. quick returns çabuk gelen kazanç. as quick as I can elimden geldiği kadar çabuk. to the quick çok hassas ete kadar, en hassas noktaya kadar. the quick and the dead diriler ve ölüler. quickly z. çabuk, acele. quickness i. çabukluk, sürat.

quicken

f. canlandırmak, diriltmek; tembih etmek, uyandırmak; hızlandırmak, çabuklaştırmak; neşelendirmek, heveslendirmek, şevke getirmek; canlanmak, dirilmek, zindeleşmek; rahimde hayat belirtisi göstermek; hızlanmak.

quickfiring

s. seri ateşli (top).

quickfreeze

f. şiddetli soğukta çabuk dondurmak.

quicklime

i. sönmemiş kireç.

quicksand

i. bataklık kumu.

quickset

i. köklü bitkilerden veya çalılardan oluşmuş çit.

quicksighted

s. keskin nazarlı, keskin gözlü.

quicksilver

i. civa; sır.

quickstep

i. hızlı askeri yürüyüş; hareketli dans.

quickternpered

s. çabuk kızar.

quickwitted

s. zeki, çabuk anlar, çabuk cevap verir.

quid

i., Lat bir şey. quid pro quo başka bir şeyin yerini tutan şey, karşılık, bedel. tertium quid üçüncü gelen şey, iki zıt şeyin arasına giren üçüncü şey.

quid

i., ing., argo bir sterlin.

quid

i. ağızda çiğnenen tütün parçası.

quiddity

i. mahiyet, nitelik, öz; ehemmiyetsiz şey, gereksiz itiraz.

quidnunc

i., Lat. her şeyi bilme merakında olan kimse.

quiensabe

İsp. Kim bilir?

quiescent

s. istirahatte, hareketsiz, sakin; uyuşuk. quiescence i. sükunet, sükun, istirahat. quiescently z. yavaşça, sükunetle.

quiet

s. sessiz, sakin; hareketsiz, rahat, asude; nazik, yumuşak huylu, tatil, uslu; gösterişsiz, yumuşak. quietly z. yavaşça, sessizce, hareketsizce. quietness i. sessizlik, sükut, telaşsızlık, sükunet, rahat, asayiş.

quiet

f. susturmak; kandırmak, yatıştırmak. quiet down susmak, yatışmak, sakinleşmek.

quiet

i. rahat, huzur, asayiş, sessizlik, sükut, hareketsizlik.

quietism

i. akıl ve iradenin dünyevi olaylara tamamen ilgisiz kalarak yalnız Tanrı düşüncesine daldığı dinsel bir mistisizm şekli; gönül ve fikir rahatlığı. quletist i. bu felsefe taraftarı kimse. quietistic s. bu felsefeye göre.

quietude

i. gonül rahatlığı, sükunet.

quietus

i. susturma, bastırma; öldürücü darbe; hesabın ödenip kapanması. give one his quletus birini kovup susturmak veya öldürmek.

quill

f. fitilli dikmek; makaraya sarmak.

quill

i. iri ve sert tüy; içi boş olan tüy sapı; içi boş sap veya buna benzer şey; tüy kalem; kirpi dikeni; müz. çalgıcının mızrabı; kamıştan yapılmış çalgı borusu; makara. quill driver yazar. quill feather iri ve sert tüy. quill pen tüy kalem.

quilt

i., f. yorgan; yorgan gibi pamuklu veya yünlü örtü; f., içine pamuk doldurup yorgan yapmak; yorgan gibi dikmek. quilt İng. i. yorgan yapma; yorgancı işi; yorganlık malzeme.

quinary

s., i. beşli (takım).

quince

i. ayva, ayva ağacı, bot. Cydonia oblonga.

quincunx

i. bir kare içinde her köşede ve ortada birer olmak üzere beş şeyin düzenlenmesi.

quindecennial

s., i. on beş yıla veya on beşinci yıldönümüne ait; i. on beşinci yıldönümü.

quinine

i. kinin.

quinquagenarian

s., i. elli yaşında, elli yaşlarında olan (kimse).

quinquennial

s., i. beş senede bir; beş sene süren; i. beş sene süren veya beş senede bir olan şey.

quinsy

i., tıb. anjin, bademcik iltihabı.

quint

i. bazı iskanbil oyunlarında aynı türden beş kağıdın üst üste bir oyuncuya gelmesi; müz. beş nokta aralığı; k.dili beşizlerden biri.

quintal

i. yüzlük ağırlık ölçüsü; 100 kiloluk ağırlık.

quintan

s., i. beşinci; tıb. beş günde bir olan; i., tıb. beş günde bir tutan nöbet.

quintessence

i. öz, hulasa, herhangi bir maddenin özü. quintessen'tial s. özlü.

quintette

i., müz. kuintet; beş kişilik grup veya takım.

quintillion

i., A.B.D. 18 sıfırlı rakam; ing. 30 sıfırlı rakam.

quintuple

s., f. beş kat, beş misli; f. beş misli yapmak veya olmak, beş misli artırmak veya artmak. quintuplet i. beş şeyden meydana gelen takım; beşiz.

quip

i. alaylı şaka, hazır cevap, nükteli söz; garip hareket; acayip şey.

quire

i. 24 tabakalık kağıt destesi; iç içe katlanmış kağıt tabakası. in quires ciltlenmemiş, forma halinde.

quirk

i. acayiplik; tuhaf hareket; alaylı hareket; kaçamak cevap; yazı süsü; mim. kabartmalı süslemede aralık veya girinti. quirky s. hareketli; oyuncaklı; dolambaçlı.

quirlnal

i. Roma şehrinin yedi tepesinden biri; bu tepe üzerinde yapılmış kral sarayı; İtalya'da krallık yönetimi.

quirt

i. kısa at kamçısı.

quisling

i. istilâcıların aleti olarak memleketini yöneten vatan haini.

quit

f. (-ted, -ting) s., i. bırakmak, geçmek, vaz geçmek; kesilmek, durmak, dinmek; gitmek; terketmek; k.dili işten ayrılmak; ödemek; s. kurtulmuş, serbest; arı; i. bırakma, terketme. be quits k.dili hesaplaşmış olmak. cry quits yeter artık demek. double or quits kumarda kaybedilmiş paranın ya iki mislinin ödenmesini yahut da borcun affını amaçlayan son şans oyunu. notice to quit kiracıya verilen boşaltma bildirisi.

quitchgrass

ayrık otu, botç Agropyron repensç

quitclaim

i., f. özellikle gayri menkul mülkün talep ve dava haklarından tamamen vaz geçme; ibraname; f. haklarından vaz geçmek.

quite

z. tamamen, bütün bütün, her yönüyle, gerçekten, hakikaten; k.dili epey. quite a bit, quite a lot epeyce; pek çok defa. quite a man harika adam. quite a view şahane manzara.

quito

i. Quito, Ekvador'un başkenti.

quitrent

i. eski derebeylik sisteminde bir mülkün kirasını ödeyerek başka her türlü görevden bağışık olma.

quittance

i. affolunma, borçtan veya yükümden kurtuluş, temize çıkma; aklama belgesi, ibraname, alındı, makbuz; bedel, ücret.

quitter

i. işi tamamen terkeden kimse, işten çekilen kimse; sözünden dönen kimse.

quittor

i. at toynağındaki irinli yara.

quiver

i. ok kılıfı, sadak; okluk; bir kılıf içindeki oklar.

quiver

f., i. titremek, titreşmek; i. titreme.

quivive

Kim o gelen? Kimdir o? (nöbetçi sorusu). on the qui vive uyanık, kulağı kirişte.

quixotic

, -ical s. donkişotvari, saçma şekilde romantik. quixotically z. donkişotçasına. quixotism i. don- kişotluk.

quiz

i., f. (-zed, -zing) küçük imtihan; sorgu; alay, eğlence; acayip kimse; çok soru soran kimse; eşek şakası; f. sorguya çekmek; imtihan etmek; İng. alay etmek. quiz program radyoda bilgi yarışması. quizzing glass tek camlı gözlük, monokl.

quizzical

s. tuhaf, garip, gülünç; şakacı, takılan. quizzically z. şaka olarak, takılarak.

qulpu

i. eskiden Peru yerlileri tarafmdan bir yere haber gönderilirken habercinin ayrıntıları unutmaması için eline verilen yer yer düğümlenmiş renkli ipler.

quod

i., İng., argo hapishane.

quoderat demonstrandum

Lat., bak. Q.E.D.

quodvide

Laf., bak. q.v.

quoin

i., f. duvarın dış köşesi; köşeye mahsus taş veya tuğla parçası; matb. harfleri çerçeve içinde tutmaya mahsus takoz; f. harfleri çerçeve içinde takoz ile tutturmak; özel taşlarla duvar köşesi yapmak.

quoit

i., f. oyunda atılan yassı demir halka; ,coğ. halka oyunu; f. yassı demir halka atar gibi atmak.

quondam

s. sabık.

quonsethut

(çelik) baraka.

quorum

i. bir meclis veya kurulda işin yürütülebilmesi için bulunması gereken üyelerin sayısı, nisap, yetersayı; seçkin kimselerden meydana gelmiş kurul.

quota

i. hisse, pay; belirli sayı veya miktar, kontenjan, kota.

quotable

s. aktarma yolu ile söylenebilir, aktarılabilir. quotabil'ity i. aktarmaya uygun olma. quotably z. aktarılacak surette.

quotation

i. aktarma, aktararak söyleme; aktarılan söz; tic. piyasa, cari fiyat.quotation marks tırnak işareti, ...'' closing quotation kapanış borsa fiyatı.

quote

f., i. aktarmak, aktarma yolu ile söylemek, birinin sözünü tekrarlamak; tic. (fiyat) söylemek; piyasa fiyatını söylelemek; matb. tırnak içine almak; i., k.dili aktarılmış söz; tırnak işareti.

quoth

f., eski dedim, dedi (Bu fiilin başka kipi yoktur. Özne daima fiilden sonra gelir: quoth 1, quoth he).

quotidian

s., i., her günkü, her gün olan; i. her gün olan şey; her gün tutan sıtma nöbeti.

quotient

i., mat. bölüm; bir niceliğin diğerinde kaç kere olduğunu belirten sayı.

quowarranto

Lat. Ne hak ile? Hangi yetkiyle? q.v. kıs. quod vide müracaat, buna bakınız, b., bk. rabbin'ical s hahamlara veya öğrettikleri şeylere ait

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL