Ücretsiz Başvuru Formu
Başvuru Bilgileriniz
NE ARAMIŞTINIZ?
Video süresi: 4:37
İngilizce'de edatlar (prepositions) en çok kullanılan kelimelerdendir. İngilizce edatlar, yer edatları ve zaman edatları olarak kullanılırlar. Ayrıca İngilizce'de pek çok kelime hem edat hem de zarf olarak kullanılır. Bunlara da prepositional adverbs, (edat zarflar veya zarf edatları) adı verilmektedir.
İngilizce'de edatlar, fiillerle, etkileri altında bıraktıkları kelime arasında ilgi kurarlar. İngilizce edatlar, cümle içinde değişik konumlarda olabilirler. Etkiledikleri isimler veya zamirlerden önce veya sonra gelebilirler. İngilizce edatlar etkiledikleri isim veya zamirlerle, fiil arasında ilgi kurarlar.
Bir örnek cümle:
He walked around the field.
O, tarlanın etrafında yürüdü. (dolaştı)
Bu cümlede around bir edattır. Çünkü nitelediği field (tarla) kelimesiyle walk (yürümek) fiilinin arasında ilgi kurmuştur.
Şimdi İngilizce'de hem edat hem zarf olabilen en önemli kelimeleri cümleler içinde tek tek inceleyiniz. Unutmayınız bir yeni konuyu veya kelimeyi öğrenmenin en iyi yolu onu cümle içinde kullanarak öğrenmektir.
Walkabout the square.
Meydanın civarında dolaş.
They read about the accident in the newspaper.
Onlar kaza hakkında gazetede okudular.
The clouds are above the earth.
Bulutlar yeryüzünün yukarılarındadırlar.
We were flying above the clouds.
Biz bulutların üzerinde uçuyorduk.
The sun rose above the horizon.
Güneş ufkun üzerinde yükseldi.
There are two mirrors above the washbasin.
Lavobonun üstünde iki ayna var.
We swam across the river.
Biz nehri karşıdan karşıya yüzdük.
Her house is just across the street.
Onun evi sokağın tam karşısındadır.
She walked across the road.
O, yolun karşısına geçti.
There’s a bank just across the street.
Caddenin karşısında bir banka var.
Hatırlatma: Sitemizdeki İngilizce gramer konuları ve öğretici ders videoları Limasollu Naci İngilizce eğitim setleri içeriklerinden alınmış bulunmaktadır. |
They sailed against the wind.
Onlar rüzgara karşı yelken açtılar.
He hit his head against the wall.
O, başını duvara vurdu.
He was standing against the wall.
O duvara karşı yaslanıyordu.
I left the party after him.
Ondan sonra partiden ayrıldım.
He called me after Neslihan.
Neslihan’dan sonra beni o aradı.
Video süresi: 3:59
Let us walk among the trees.
Haydi, ağaçlar arasında yürüyelim.
There was a fight among footballers.
Futbolcular arasında kavga vardı.
The boats are tied along the shore.
Sandallar sahil boyunca bağlıdırlar.
We walked along the seaside.
Sahil boyunca yürüdük.
The Children run around the house.
Çocuklar evin etrafında koştular.
The sun turns around the world.
Güneş Dünyanın etrafında döner.
From all around we heard the noise.
Gürültüyü her taraftan işittik.
He is at home now.
O, şimdi evdedir.
My grandfather is still at the table.
Büyükbabam hâlâ masadadır.
There is someone at the door.
Kapıda birisi var.
There was a good menu at the dinner table.
Yemek masasında güzel bir menü vardı.
Before Antalya there are high mountains.
Antalya’dan önce yüksek dağlar vardır.
He came two days before Christmas.
O, Noel’den iki gün önce geldi.
The vegetable gardens are behind the houses.
Sebze bahçeleri evlerin arkasındadır.
The boy was hiding behind a tree.
Çocuk bir ağacın arkasında saklanıyordu.
Ali hide behind Ayşe.
Ali, Ayşe’nin arkasına saklanıyor.
LN Komple İngilizce Eğitim Setleri + Online İngilizce Kursu Bir Arada Tanıtım Videosu (Süresi: 2:46)
The mountains are below the clouds.
Dağlar bulutların aşağısındadır.
His overcoat reaches just below the knees.
Onun paltosu tam dizlerinin altına gelir.
This creature likes to swim just below the surface.
Bu yaratık yüzeyin hemen altında yüzmeyi seviyor.
The lamps are below the ceiling.
Lambalar tavanın hemen altında.
You are quite tall beside your brother.
Kardeşinize göre oldukça uzun boylusunuz.
I have two sons in İstanbul Besides one in London.
Londra’daki bir taneden başka, İstanbul’da iki oğlum var.
Ali is sitting between Ayşe and Fatma.
Ali, Ayşe ile Fatma’nın arasında oturuyor.
There is a conflict between Ayşe and Aslı.
Aslı ve Ayşe arasında bir çatışma var.
There is no difference between Ali and Veli.
Ali ve Veli arasında hiç fark yok.
There is a green valley beyond the mountains.
Dağların ötesinde yeşil bir vadi vardır.
Sit by me.
Yanıma otur.
I went to Ankara by plane.
Ankara’ya uçakla gittim.
They came one by one.
Onlar birer birer geldiler.
He took my pencil by mistake.
O, benim kalemimi yanlışlıkla aldı.
This book is written by Bernard Shaw.
Bu kitap Bernard Shaw tarafından yazılmıştır.
Olive oil is sold by the liter.
Zeytinyağı litre ile satılır.
In the cinema, we sit side by side.
Biz sinemada yanyana otururuz.
I know Esin Deniz by sight.
Esin Deniz’I şahsen tanırım. (görmekle)
En Çok Kullanılan İngilizce 1000 Kelime ve Cümle
He worked hard for a prize.
O, bir ödül için çok çalıştı.
They went to Çamlıca for a picnic.
Onlar piknik için Çamlıca’ya gittiler.
He lived here for five years.
O, burada beş yıl yaşadı. (oturdu)
Apples are from our garden.
Elmalar bahçemizden.
The letter is from Martin.
Mektup Martin’den.
He started from home at eight o’clock.
O, evden saat sekizde hareket etti.
He worked from morning till night.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
John is in the classroom.
John sınıfın içindedir.
He is in a bad temper.
Onun morali bozuktur.
Fish swim in the water.
Balık (balıklar) suda yüzer.
He lives in London.
O, Londra’da oturur.
The shampoo is in the bathroom.
Şampuan banyoda(içinde).
I offered a marriage proposal in Paris to her.
Ona Paris’te evlenme teklif ettim.
Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıklarımız
Ayşe sits in front of me.
Ayşe benim önümde oturur.
Mary fell into the sea.
Mary denize düştü.
My mother cuts the onion into thin slices.
Annem soğanı ince dilimlere keser.
I poured the water into the saucepan.
Suyu tencerenin içine döktüm.
He went into the army.
O, askere gitti.
He’s gone into a shop.
O, bir dükkânın içine girdi.
He is not like me.
O, benim gibi değildir.
He is like his father.
O, babası gibidir.
He was sitting near the stove.
O, sobanın yakınında oturuyordu.
My house is near Aslı’s.
Evim Aslı’nın evinin yakınında.
LN İngilizce eğitim setlerimiz hem İngilizce’yi öğrenme garantisi vermekte hem de İngiltere’den sertifika almanızı sağlamaktadır. Detaylı bilgi için tıklayınız. |
The book is on the table.
Kitap masanın üzerindedir.
Don’t insist on his coming.
Onun gelmesinde ısrar etmeyin.
It depends on his money.
O, onun parasına bağlı.
It depends on my health.
O, benim sağlık durumuma bağlı.
Have you got any money on you?
Üzerinde hiç para var mı?
I will go to Paris on Sunday.
Pazar günü Paris’e gideceğim.
My umbrella is over my head.
Şemsiyem başımın üzerindedir.
Ahmet fell over on the ice.
Ahmet buzda düştü.
You should think it over.
Onun üzerinde düşünseydin.
Put a jumper over your shirt.
Gömleğinin üstüne süveter giy.
He got a driving license over 18 years of age.
O sürücü ehliyetini 18 yaşından büyükken aldı.
İngilizce Metinler ve Kısa Hikayeler
Go through the door.
Kapının arasından git. (Kapıdan geç.)
We drove through a tunnel.
Biz bir tünelden geçtik.
They pass through hard days.
Onlar, zor günlerden geçiyorlar.
I waited for you till 9 o’clock last night.
Geçen akşam seni saat 9’a kadar bekledim.
We didn’t get home till 2 o’clock.
Biz saat ikiye kadar eve varmadık.
We went to Lüleburgaz last Sunday.
Biz geçen pazar Lüleburgaz’a gittik.
Ali walks to school every day.
Ali hergün okula yürür.
He sent a letter to me last week.
O, geçen hafta bana bir mektup gönderdi.
Kıymetli Öğrencimiz,
|
I stood up and walked towards her.
Ben kalktım ve ona doğru yürüdüm.
He ran toward John.
O, John’a doğru koştu.
The cat is under the table.
Kedi masanın altındadır.
We passed under several bridges.
Biz, birçok köprülerin altından geçtik.
The children were sitting under a tree.
Çocuklar bir ağacın altında oturuyor.
İngilizce Metinler ve Kısa Hikayeler
Mary climbed up the rope
Mary ipe tırmandı.
The tiger sprang upon the elephant.
Kaplan filin üzerine sıçradı.
I will go to the cinema with my father.
Babamla sinemaya gideceğim.
They saw me with my friend.
Onlar beni arkadaşımla gördüler.
What do they do with their ears?
Onlar kulakları ile ne yaparlar?
They hear with their ears.
Onlar kulakları ile İşitirler.
What do you do with your nose?
Burnunuzla ne yaparsınız?
I smell with my nose.
Burnumla koklarım.
What does Mary do with her eyes?
Mary gözleri ile ne yapar?
They danced within the house.
Onlar evin içinde dansettiler.
This is not within my power.
Bu benim gücüm dahilinde değildir.
We are learning English without a teacher.
Biz İngilizce’yi öğretmensiz öğreniyoruz.
Tüm gramer konularını İngilizce Gramer sayfasının altındaki listede görebilirsiniz.
Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıkları
Tüm diğer konuları İngilizce Konu Listesi sayfasında bulabilirsiniz.
Alışveriş Sepetiniz