NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

the ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: the
Bulunan Sonuç: 102

the

(eski ye) (s.), (z.) bir, o (tarif edatı, harfi tarif, belirtme sıfatı); (z.) ne kadar, o kadar (mukayese sıfatlarından evvel). The more I see him the better I like him. Onu her gördüğümde daha çok seviyorum.

theanthropic

(s.) hem Allaha hem insana ait, hem ilahi hem insani.

thearchy

(i) Allahın veya bir ilahın saltanatı; ilâhlar grubu.

theater

(İng.) tre (i.) tiyatro; tiyatro binası; amfiteatr, amfi; olay yeri, alan, meydan, sahne.

theatergoer

(i.) tiyatro meraklısı.

theaterintheround

(i.) ortası arena şeklindeki tribünlü tiyatro.

theatrical

(s.), (i.) tiyatroya ait, temsili, gösteriş kabilinden, yapmacık, sahte; (i.), (çoğ.) amatörler tarafından oynanılan piyesler. theatrical makeup sahne makyajı. theatricalism (i.) gösteriş için fazla heyecanlı davranma. theatrically (z.) sahnede imiş gibi.

theatrics

(i.) piyesi sahneye koyma; dramatik etki yapma sanatı; sahte heyecan gösterisi.

theca

(i.) (çoğ. cae) (biyol.), (bot.) kılıf, mahfaza.

thedansant

(çoğ. thes dansants) (Fr.) danslı çay.

thee

(zam.), eski (thou zamirinin i hali) seni, sana; sen.

theft

(i.) hırsızlık, çalma. petty theft adi hırsızlık.

thein , theine

(i.) tein, kafein.

their

(zam.) onların.

theirs

(zam.) onlarınki. of theirs onların, onlara ait.

theism

(i.) Allaha veya ilahlara itikat; Allaha inanma; tektanrıcılık. theist (s.), (i.) Allaha inanan, tektanrıcı (kimse). theis'tic(al) (s.) Allaha iman kabilinden.

theism

(i.), (tıb.) çay iptilasından hasıl olan hastalık.

them

(zam.) onları, onlara.

thematic

(s.) bir konuya ait; (dilb.) köke ait; (müz.) esas makama ait.

theme

(i.) mevzu, konu, madde, tem, tema; öğrenciye verilen yazı ödevi; (dilb.) kök, gövde; (müz.) tema; (tar.) Bizans imparatorluğunda idari bölge. theme song bir dans orkestrasının kendisini belirtmek için kullandığı müzik parçası.

themselves

(zam.) kendileri, kendilerini, kendilerine, kendilerinde.

then

(z.), (s.), (i.) o zaman, o vakit; ondan sonra, derken; başka zaman, sonra; ayrıca; şu halde, öyle ise; netice olarak; bunun için; (s.) o zaman vaki olan; (i.) o zaman. then and there hemen, derhal. And if the bed should catch fire, what then? Yatak ateş alsa, ne olur sonra? and then some küsur. by then o zamana kadar. now and then bazen, ara sıra, arada bir. since then o zamandan beri. the then president o zamanın başkanı.

thenar

(i.), (anat.) avuç, aya; ayanın başparmak hizasındaki kabartısı, tenar.

thence

(z.) oradan, o yerden; o vakitten; o sebepten. thenceforth', thencefor' ward (z.) o vakitten beri.

theo

önek Allah, ilah.

theocentric

(s.) Allahı her şeyin merkezi olarak tanıyan.

theocracy

(i.) teokrasi, dincierki; Allah namına papazlar idaresi; böyle idare olunan memleket. the'ocrat (i.) böyle bir idarenin reisi; Allahın verdiği şeriata göre işleri idare eden kimse. theocrat'ic(al) (s.) teokratik.

theodicy

(i.) en yüksek iyiliğin meydana gelebilmesi için fenalığın gerekli olduğunu iddia ederek Allahın tedbirlerini haklı çıkaran felsefe.

theodolite

(i.) teodolit, yatay ve düzey açılan öIçmeye mahsus yer ölçümü aleti.

theogony

(i.) ilahların soylarını yazan kitap.

theol

(kıs.) theological, theology.

theologian

(i.) ilahiyat alimi, ilahiyatçı.

theologic , ical

(s.) ilahiyata ait. theologically (z.) ilahiyat bakımından, tanrıbilimle ilgili olarak.

theology

(i.) ilahiyat, tanrıbilim, teoloji. theologist (i.) ilahiyat alimi, ilahiyatçı. theologize, (İng.) gise (f.) tanrıbilime uydurmak, tanrıbilimsel kuramlar meydana getirmek.

theomachy

(i.) ilahlar arasında veya ilahlara karşı savaş.

theopathy

(i.) vecit hali, kendinden geçme, dalınç, mistik coşkunluk. theopathet'ic, theopath'ic (s.) vecit halinde olan.

theophany

(i.) Allahın veya bir ilâhın tecellisi veya görünmesi.

theorbo

(i.), (müz.) eskiden kullanılan ve uda benzer çifte saplı çalgı.

theorem

(i.) teorem, dava. theoremat'ic (s.) teorem kabilinden.

theoretic, ical

(s.) nazariyeye ait, nazari, kuramsal. theoretically (z.) kuramsal olarak. theoretics (i.) bir ilmin nazari kısmı, nazariyat.

theorist

(i.) nazariyeci, kuramcı.

theorize , (ıng.) rise

(f.) teori kurmak, nazariye yürütmek. theoriza'tion (i.) teori yapma. theorizer (i.) nazariye yürüten kimse.

theory

(i.) nazariye, teori, kuram.

theosophy

(i.) teosofi, bireyle Allah veya melekler arasında doğrudan bağlantı kurmayı amaçlayan dini sistem; Budist ve Brahman sistemine benzer yeni bir din ve felsefe sistemi. theosophist (i.) bu felsefe taraftarı. theosoph'ical (s.) bu felsefeye dayanan.

therapeutic, ical

(s.) tedavi edici, şifa verici. therapeutics (i.) terapi ilmi.

therapy

(i.) tedavi, terapi.

there

(z.), (i.), ünlem orada; oraya; o noktada, o derecede; o hususta; (i.) o yer; ünlem İşte ! Alsana ! Gördün mü? (Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir: There is still time. Vakit var daha. There is a burglar down tairs. Aşağıda hırsız var.There is no reason. Sebep yok. Is there anybody at home? Evde kimse var mı?). There, there, don't cry. Haydi, haydi, ağlama. There you are ! Demedim mi ! Buyurun ! all there (k.dili) uyanık, çevik. Are you there? Orada mısınız ? have been there haberdar. in there mücadele halinde. not all there (k.dili) kaçık. So there ! işte o kadar ! You have me there. işte bunu bilmem. You there, pay attention. Hey, önüne bak, dikkat et.

thereabout , thereabouts

(z.) o civarda, oralarda, o sularda. there or thereabouts orada veya o civarda.

thereafter

(z.) sonra; ondan sonra.

thereat

(z.) orada; o sebepten; o zaman.

thereby

(z.) onunla, o münasebetle, o suretle, ona uyarak.

therefor

(z.) onun için, ona.

therefore

(z.), bağlaç bu yüzden, bundan dolayı, onun için.

therefrom

(z.) ondan, oradan.

therein

(z.) o zaman içinde, orada, onda, o hususta.

thereinafter

(z.) takip eden kısımda.

thereinto

(z.) onun içine.

thereof

(z.) ondan; bu sebepten, bundan dolayı.

thereon

(z.) onun üzerine.

thereto

(z.) ona, o yere, o şeye; ilâveten.

theretofore

(z.) o vakte kadar, o zamandan evvel.

thereunder

(z.) onun altına, onun altında.

thereupon

(z.) onun üzerine, onun üzerinde; hemen, derhal.

therewith

(z.) onunla; aynı zamanda.

therewithal

(z.) bununla beraber, aynı zamanda.

theriac, theriaca

(i.), eski, (tıb.) panzehir, tiryak, hayvan ısırmasına karşı ilâç; macun, şeker pekmezi. theri'acal (s.) panzehir kabilinden.

therianthropic

(s.) kısmen hayvan ve kısmen insan şeklinde olan; böyle ilâhları olan dinlere ait. therian'thro pism (i.) insan ve hayvan karışımı şekillerle belirme.

therm

(i.) (bir ısı birimi) 100.000 BTU; kalori.

thermae

(i.), (çoğ.) ıIıcalar, kaplıcalar.

thermal

(s.), (i.) sıcağa ait; termal, kapIıca kabilinden; (i.) yükselen sıcak hava kitlesi. thermal radiation ısı ışınları. thermal spring kaplıca, ılıca.

thermidor

(i.) ilk Fransız Cumhuriyet takvimine göre on birinci ay (19 temmuz - 17 ağustos).

thermion

(i.) ısı ışınları saçan bir cismin yaydığı iyon, termiyon. thermion'ic (s.) bu iyonlara ait, termiyonik. thermionic current bu iyonların yayılmasından hasıl olan elektrik akımı, termiyon akımı.

thermite

i. kaynakçılıkta kullanılan alüminyum ile demir oksit karışımı, termit.

thermo-

(önek) ısı

thermochemistry

i. termokimya.

thermocouple

i. (ısıyla işleyen) sıcaklık pili.

thermodynamics

i., çoğ. termodinamik.

thermoelectricity

i. termoelektrik, ısı elektriği.

thermometer

i. termometre, sıcak ölçer.

thermometric , -rical

s. termometreye ait. thermometrically z. termometre ile, termometreye göre.

thermonuclear

s. termonükleer.

thermopile

i. termopil.

thermoplastic

s., i. ısı ile yumuşayan (madde).

thermoscope

i. ısı değişikliklerini gösteren alet.

thermosetting

s. ısı ile sertleşen.

thermosphere

i. ısıküre.

thermostat

i. termostat.

thermostatics

i. sıcaklığı bir düzeyde tutma ilmi.

thermotherapy

i., tıb. ısıyla tedavi.

theroid

s. hayvana benzer.

thersitical

s. yüksek sesli ve küfürlü.

thesaurus

i. (çoğ. -ri) kavramlar dizini; hazine, ambar.

these

s., zam. (tek. this) bunlar.

thesis

i. (çoğ. theses) sav, dava, kaziye, iddia, önerme; tez, inceleme, araştırma; man tez, sav; müz., (şiir) mısraın vurgulu kısmı.

thespian

s., i. drama ait, tiyatroya ait; i. aktör, aktris, oyuncu.

thessalonike

i. Selanik.

thessaly

i. Tesalya.

theta

i. Yunan alfabesinin sekizinci harfi; mat. degeri bilinmeyen bir açı işareti.

theurgy

i. mucize; sihir, büyü; büyücülük. theur'gic s. büyücülük kabilinden.

thew

i. adale, kas; çoğ. adali kuvvet, kuvvet

they

zam. onlar .They say it's going to rain Yağacak diyorlar.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL