NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

spar ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: spar
Bulunan Sonuç: 20

spar

i., f. (red, ring) den. ağaç çubuk, seren, direk: uçak kanadı ana kirişi. f. seren veya direk takmak. spar deck kontra güverte.

spar

i., min. ispat.

spar

f. (red, ring) i. boks yapmak; ağız kavgası etmek, atışmak, dalaşmak; horoz gibi dövüşmek: i. boks maçı. sparring partner boksta idman arkadaşı.

sparable

i. kundura veya çizme ökçesine çakılan ufak başsız çivi.

spare

s., i. yedek, ihtiyat az, kıt dar, kısa, eksik; cimri, eli sıkı; sıska, arık, zayıf; fazla, artan, serbest. i. yedek parça; bowling oyununda iki top atışı ile kukaların hepsini düşürme. spare cash ihtiyat akçesi. spare parts yedek parçalar spare time boş vakit. sparely z. sıskaca; az olarak. spareness i. zayıflık; azlık.

spare

f. kıymamak, canını bağışlamak, öldürmemek; kurtarmak; idareli kullanmak; idare yoluna gitmek; esirgemek; vermek; onsuz olmak veya yapmak, onsuz işini çevirmek.

sparerib

i. az etli domuz pirzolası.

sparge

f., i. dağıtmak, serpmek; i. serpme. sparger i. biracılıkta kullanılan serpme aleti.

sparing

s. idareli, tedbirli; merhametli, vicdanlı. sparingly z. tedbirli olarak sparingness i. tedbir, ihtiyat, idare.

spark

i., f. kıvılcım, çakım, çakın, şerare; elektrik kıvılcımı; elmas; belirti; canlılık; f. kıvılcım saçmak; harekete geçirmek, teşvik etmek, kışkırtmak. spark arrester kıvılcım kafesi; elektrik kıvılcımlarını önleyen cihaz. spark coil elek. endüksiyon bobini, kıvılcım bobini. spark gap oto. buji tırnak aralığı. spark plus oto. buji.

spark

i., f. yakışıklı delikanlı; civelek kız: (erkek) sevgili; sinirli kimse; f. flört etmek. sparkish s. hoppa, havalı, civelek; gösterişli, iyi giyimli.

sparkle

f., i. kıvılcımlar saçmak; pırıldamak; köpürmek, köpük köpük olmak (şarap); i. kıvılcım; pırıltı; şaşaa. sparkler i. pırıldayan eylayan mücevher; şahsiyeti ve canlılığıyle göze batan kimse, parlak şahsiyet.

sparkling

s. parlayan, pırıldayan; canlı; köpüklü. sparklingly z. pırıldayarak. sparklingness i. parlaklık.

sparkplug

f. kışkırtmak; canlandırmak, harekete geçirmek.

sparks

i. vapurda radyo teknisyeni.

sparrow

i. serçe, zool. Passer domesticus; serçeye benzer kuş. sparrow hawk atmaca, zool. Accipiternisus. English sparrow, house sparrow serçe, zool. Passer domesticus. rock sparrow kayalık serçesi, zool. Petronia petronia Spanish sparrow bataklık serçesi, zool. Passer hispaniolensis.

sparrowgrass

i, leh. kuşkonmaz.

sparry

s., min. ispatik, ispatlı.

sparse

s. seyrek, dağınık, sık olmayan. sparsely z. seyrek seyrek . sparseness i. seyreklik. sparsity i. seyreklik, kıtlık.

spartan

i, s. Spartalı; s. Spartalı gibi, güçlüklere dayanan, yılmaz.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL