NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

prom ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: prom
Bulunan Sonuç: 19

prom

i., A.B.D. k.dili üniversite balosu.

promenade

i., f. gezme, gezinti; gezme yeri, mesire; büyük balo; f. gezinmek; birini gösteriş için gezdirmek. promenade concert halkın gezinmesine müsaade edilen konser. promenade deck gezinti güvertesi, üst güverte.

promethean

s., Yu. mit. gökten ateşi çalıp insana veren Prometheus'a ait veya ona benzer; özgürlük, yaratıcılık ve yiğitlikle ilgili.

prominent

s., meşhur, mühim; göze çarpan; çıkıntılı, ileriye fırlamış. prominence i. şöhret, ehemmiyet; göze çarpan şey; burun, dil, çıkıntı, tümsek; astr. güneş üzerindeki ateş parçalarından biri. prominently z. göze çarpacak surette; ehemmiyetle.

promiscuity

i. karmakarışıklık; rasgele cinsi münasebet.

promiscuous

s. karışık, karmakanşık; farksız; herkes ile yapılan; k.dili rasgele; rasgele cinsel ilişkide bulunan. pro - miscuously z. ayrımsız olarak.

promise

i. söz, vaat, taahhüt,vaat edilen şey;ümit verici şey. breach of promise cayma, sözünden dönme; özellikle evlenme vaadini tutmayış. express promise kesin söz. implied promise ima edilen vaat, zımni vaat. keep a promise sözünü tutmak.

promise

f. söz vermek, vaat etmek; göstermek; ümit vermek, taahhüt etmek, temin etmek. Promised Land Filistin; vaat edilmiş toprak; cennet, saadet yeri. It promises to be a fine day. Hava iyi olacağa benziyor.

promisee

i., huk. kendisine bir şey vaat edilen kimse.

promisor

i., huk. vaatte bulunan kimse, taahhüt altına giren kimse.

promissory

s. verilen sözü içine alan; sig. kontrat imzalandıktan sonra yapılacak şeyler hakkındaki (taahhüt). promissory note huk. bono.

promontory

i., çoğ. dağlık burun.

promote

f. ilerletmek, kıymetini ararmak; geçirmek; rütbesini yükseltmek, terfi ettirmek, terakki ettirmek; tutunmasını sağlamaya çalışmak.

promoter

i. destekleyen kimse; teşebbüs sahibi, kurucu; tutunmasını sağlamaya çalışan kimse.

promotion

i. terfi, yükselme veya yükseltme; geçme; tesis; satış artışını sağlayan unsurlar.

promotive

s. desteklemeye vesile olan.

prompt

s., i. çabuk, acele, hemen olan, hazır; i., tic. vade; sahnede oyuncuya hatırlatılan söz. prompt note vadeli senet. promp'titude, prompt'ness i. çabukluk; tam vaktinde gelme veya yapma; dakikası da- kikasına yapma. prompt'ly z. derhal, çabucak, bir an evvel.

prompt

f. harekete getirmek, teşvik etmek, kışkırtmak; hatırlatmak, suflörlük etmek. prompt'book i. suflörün defteri. promp'ter i. suflör.

promulgate

f. resmen ilân etmek, neşretmek, duyurmak, bildirmek; huk. yürürluğe koymak (kanun). promulgator i. neşreden kimse, ilân eden kimse. promulga'tion i. resmen yürürlüğe koyma; duyuru.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL