NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

lam ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: lam
Bulunan Sonuç: 23

lam

(i.), (f.) (med, ming) argo kaçış, tüyme; (f.) kaçmak, tüymek, saklanmak; hızlı koşmak. be on the lam (k.dili) acele tüymek, sırra kadem basmak, ortadan kaybolmak.

lam

(f.) (med, ming) (k.dili) dövmek, dayak atmak.

lama

(i.) Tibet'li Buda rahibi, Lama. Grand Lama Baş Lama, Dalay Lama.

lamasery

(i.) lama manastırı.

lamb

(i.), (f.) kuzu; kuzu eti; kuzu gibi masum ve zayıf kimse; acemi borsacı; (f.) kuzulamak. Lamb of God Hz. lsa. lambkin (i.) küçük kuzu, kuzucuk. lamblike (s.) kuzu gibi, iyi huylu, yumuşak başlı. lambskin (i.) kuzu derisi. lamb's wool kuzu yünü.

lambaste

(f.), (leh.) dövmek, dayak atmak; fena azarlamak.

lambda

(i.) Yunan alfabesinin on birinci harfi olan L harfi.

lambency

(i.) hafif parlaklık.

lambent

(s.) alev gibi yalayarak yayılan; hafifçe parlayan (göz, gök). lambently (z.) alev gibi yayılarak.

lambrequin

(i.) kapı veya pencere üzerine asılan süs, perde; ortaçağda miğferi muhafaza için üzerine sarılan kumaş parçası.

lame

(s.), (f.) topal, ayağı sakat; eksik, kusurlu; ABD, argo habersiz; (f.) topal etmek veya olmak. lame back ağrıyan sırt. lame brain (k.dili) aptal. lame duck (bak.) duck lame excuse kabul edilmez özür. lamely (z.) topallayarak. lameness (i.) topallık.

lame

(i.) lame, dore.

lamella

(i.) (çoğ. lae, las) (anat.), (zool), (bot.) ince levha, lamel. lamellate(d) (s.) safihalı, ince levhalı, ince tabakalı.

lament

(f.), (i.) ağlamak, inlemek, figan etmek, matem tutmak; biri için ağlamak veya keder etmek, matemini tutmak; matem, ağlayış, ah, keder, hüzün, feryat. lamented (s.) muteveffa, matemi tutulan.

lamentable

(s.) matemli, keder ifade eden; ağlanacak, ağlatır, acıklı; esef edilecek. lamentably (z.) ağlanacak halde, acınacak halde.

lamentation

(i.) ağlayış, feryat, figan, inleme; (çoğ.), (b.h.) Yeremya Peygamberin Mersiyeler kitabı.

lamia

(i.), (Yu.) (mit.) çocuk eti ve kanı ile beslenen kadın başlı yılan şeklindeki efsanevi canavar; vampir.

lamina

(i.) (çoğ. ae) ince levha, safiha, varak, tabaka. laminable (s.) varak şekline konulabilir. laminar (s.) safiha şeklinde.

laminate

(s.), (f.) yaprak şeklinde, yaprak biçimine sokulmuş; (f.) yaprak halinde ince tabakalara ayırmak, haddeden geçirerek safiha haline koymak. lamina'tion (i.) safiha haline girme veya konulma; safiha.

lammergeier, geyer

(i.) kuzu kuşu, (zool.) Gypaetus barbatus.

lamp

(i.) lamba, kandil; ışık; (çoğ.), argo gözler. lampblack (i.) kandil isi; bu isten yapılan boya. lamp chimney lamba şişesi. lamplight (i.) lamba ışığı. lamplighter (i.) sokak fenerlerini yakan adam. lamppost (i.) sokak feneri direği. lamp shade abajur. between you and me and the lamppost söz aramızda. incandescent lamp ampul safety lamp (kömür madeni ocaklarında kullanılan) emniyet feneri. student lamp ayar edilebilir masa lambası.

lampoon

(i.), (f.) hiciv, tezyif; (f.) hiciv ile tezyif etmek, hakkıda hiciv yazmak . lampooner, lampoonist (i.) hicivci, hiciv muharriri, hiciv yazan.

lamprey

(i.) yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı emici bir su hayvanı, (zool.) Petromyzon.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL