NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
f., i. katılmak (kulüp, parti); buluşmak; birleştirmek; birleşmek, bağlanmak, kavuşmak; bağlamak; izdivaçla birleştirmek; k.dili bitişmek; gen. (in ile) yer almak; i. bitişim noktası; birleşme, bitişme. join battle savaşa girişmek. join hands el ele tutuşmak. join up k.dili asker yazılmak; üye yazılmak.
i., huk. bir davada iki unsurun veya iki kimsenin birleşmesi.
i. birleştirici şey veya kimse; İng. doğramacı, marangoz; A.B.D., k.dili birçok kulübün azası. joinery i. marangozluk; doğramacı işi.
s. birleşmiş, bitişmiş; müşterek, ortak. jointstock company tic. anonim şirket (sınırlı ya da sınırsız sorumluluğu olan). jointly z. müştereken, ortaklaşa, birlikte.
f. bitiştirmek, eklemek, raptetmek; ek veya oynak yeri yapmak; oynak yerlerinden ayırmak (et).
i. anat.mafsal, eklem, iki kemiğin birleştiği yer, oynak yeri; ek; ek yeri; iki eklem arasındaki kısım; kasabın kestiği kol veya but gibi et parçası; bot. nod; düğüm, boğum; (argo) afyon çekilen veya kumar oynanan kötü ve yasak yer; (argo) esrarlı sigara. joint surety huk. müteselsil kefil, zincirleme kefil. out of joint çıkık, çıkmış; çığrından çıkmış. put one's nose out of joint birinin pabucunu dama attırmak. universal joint oto. kardan mafsalı.
i. birleştirici şey veya kimse; planya; çentik veya yuva açma aleti.
i., huk. kocası tarafından kendisine sürekli gelir bağlanmış olan kadın.
i., f., huk. bir kadına kocası tarafından ve kocanın ölümünden sonra kalmak şartıyle bağlanan gelir; f. böyle gelir bağlamak.
Alışveriş Sepetiniz