NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

hum ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: hum
Bulunan Sonuç: 34

hum

ünlem, i., f. (-med, -ming) Ya, öyle mi? Acayip! Hım! (tereddüt belirten ünlem, bir düşüneyim'' anlamındaki ses); i. bu tür bir ünlem; f. tereddüt ve hoşnutsuzluk ünlemi çıkarmak. Bak. hem.

hum

f. (-med, -ming) i. ağzını açmadan 'm' sesi çıkarmak; arı gibi vızıldamak; dudaklar kapalı olarak şarkı söylemek; mırıldanmak; k.dili faaliyette olmak; harıl harıl çalışmak, fig. kolları sıvamak; mırıltı ile söylemek (şarkı); i. vızıltı, mırıltı; makina gürültüsü; kalabalığın uğultusu. The office was humming Büroda herkes arı gibi çalışıyordu.

human

s., i. insana ait insani, beşeri, beşeriyete ait; i. insan. human affairs toplumsal olaylar. human being insan, insanoğlu. human equation hesaba katılması gereken insanca hata veya güçsüzlük etkeni. human nature insan tabiatı, insan hali. human race insan ırkı. human rights insan hakları. human sacrifice kurban edilen insan; insan kurban etme. humanly z. insanca; insanın güç veya yeteneği dahilinde.

humane

s. insancı, merhametli, müşfik, insaniyetli; yükseltici, uygarlaştırıcı. humane letters, humane studies beşeri ilimler, konusu insan olan bilimler. humane society insan veya hayvanları himaye eden kurum. humanely z. insanca, merhametle, şefkatle. humaneness i. insanlık, şefkat merhamet.

humanism

i. insanlık çıkarlarına bağlılık; ilâhiyat ve metafiziğe önem vermeyen bir felsefe sistemi; edebi talim ve terbiye; b.h. humanizma.

humanitarian

s., i. insaniyetperver, hayır seven, insancı, insani; yardımsever kimse. humanitarianism i. hayırseverlik.

humanity

i. insan, beşer; insanlık, beşeriyet, beniâdem; insaniyetperverlik, merhamet, şefkat. the humanities klasik Yunan ve Latin edebiyatları üzerinde çalışma; konusu insan olan ilimler, hümaniter bilimler.

humanize

f. insanlaştırmak; insanileştirmek; insanlaşmak, insanileşmek.

humankind

i. insanoğlu; beşeriyet, beniâdem.

humble

s., f. alçak gönüllü, mütevazı; hakir, aciz; saygılı, hürmetkar; f. kibrini kırmak, colloq. burnunu sürtmek, karşısında eğilmeye mecbur tutmak. humble apology alçak gönüllülükle özür dileme. humble dwelling mütevazı ev. eat humble pie kibri kırılmak, övüngenlikten vaz geçip boyun eğmek; kabahatini itiraf edip af di- lemek, colloq. tükürdüğünü yalamak. your humble servant aciz kulunuz. humbly z. alçak gönüllülükle, tevazu ile. humbleness i. alçak gönüllülük, tevazu.

humblebee

bak. bumblebee.

humbug

i., f. (-ged, -ging) yalan, hile, dolap, slang martaval, dümen; yalancı kimse, hilekar kimse; f. aldatmak; hile yapmak, slang kazık atmak, madik atmak. humbuggery i. hilekârlık.

humdinger

i., k.dili olağanüstü bir şey veya kimse.

humdrum

s., i. can sıkıcı, yeknesak, yavan; i. can sıkıcı kimse; monoton herhangi bir şey; boş ve sıkıcı söz.

humerus

i., anat. kol kemigi, dirsekten omuza kadar olan kemik, karaca kemiği, pazı kemiği. humeral s. kol kemiğine veya omuza ait.

humid

s. yaş rutubetli, nemli. humid'ity, hu'midness i. rutubet, nem. humid'ify f. nemlendirmek. relative humidity nispi nem.

humidifier

i. nemlendirici tertibat veya cihaz.

humidor

i. nemlendirme kutusu; tav kutusu.

humiliate

f. kibrini kırmak, utandırmak, hakaret etmek, rezil etmek.

humiliation

i. kibrini kırma, rezil etme, utandırma.

humility

i. alçak gönüllülük, tevazu; boyun eğme, yumuşak başlılık.

humming

s. vızıldayan, mırıldanan, uğuldayan; k.dili kuvvetli, canlı, dinç.

hummingbird

i. sinekkuşu, zool. Trochilus.

hummock

i. yuvarlak tepe, tümsek yer. hummocky s. tümsek, tümsekli.

humor

, İng. humour i., f. güIünçlük, komiklik; nüktedanlık, nüktelilik; mizah, güldürü; keyif; mizaç , huy, tabiat; kapris; tıb. salgı; sivilce; suyuk, hılt, eski fizyolojide kan, safra balgam veya sevda salgısı; f. keyfine tabi olmak, ayak uydurmak, kaprisine boyun eğmek. be in the humor for canı istemek, havasında olmak. good humor iyi huy, hoş mizaç. ill humor ters huy, aksi mizaç. out of humor canı sıkkın; sinirli, öfkeli. sense of humor olayların gülünç yönünü görme kabiliyeti; şakadan anlama.

humoral

s. suyuktan ileri gelen.

humoresque

i., müz. kapris, fantezi ve oynak parça.

humorist

i. şakacı kimse, nüktedan kimse; mizahçı, güldürü yazarı.

humorous

s. latife kabilinden, mizahi, gülünç, komik. humorously z. şaka tarzında, mizah yollu. humorousness i. şakacılık; gülünçlük.

hump

i., f. kambur, hörgüç; tümsek yer, tepe; İng., argo huzursuzluk, iç sıkıntısı; f. kamburlaştırmak; gen. oneself ile gayrete gelmek, azmetmek. over the hump iyileşme yolunda. humpy s. girintili çıkıntılı; tümsekli.

humpback

i. kambur; kambur kimse; bir çeşit iri balina.

humph

ünlem, f. hım. (şüphe, tereddüt veya hakaret ünlemi); f. böyle ses çıkarmak.

humptydumpty

düşüp kırılınca tamir edilemeyen şey (bir çocuk şiirinde yumurta anlamma gelir).

humus

i. bitki ve hayvan artıklarının çürümesinden meydana gelen organik toprak, kara toprak, humus.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL