NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
z., s. (better, best) iyi, güzel, hoş, ala, iyice; hakkıyle, Iâyıkıyle; çok, pek; tamamen, hayli, oldukça; s. iyi, güzel; sıhhatça iyi, sıhhatli; kârlı, elverişli. Well begun is half done iyi başlayan iş yarı yarıya bitmiştir. well on in life yaşı hayli ilerlemiş. well past forty kırkını hayli geçmiş. well up on the list listenin başlarında. all very well uygun, yerinde. as well de, da, dahi, bile. as well as olduğu kadar, ile beraber, -e ilâveten. I wish him well iyiliğini temenni ederim ,Allah muvaffakiyetler versin. It is all very well but iyi, hoş ama. well and good kabul, tamam, peki. You may well say that Bunu söylemekte hakllsınız. Well donel Aferin! Bravo! We might as well stop Dursak iyi olur Bıraksak iyi olur.
(ünlem) Pekâlâ! Ya! Hayret! Olur şey değil! Sahi ! Eh ! Haydi. I Well, to be sure... Eh olabilir. Well, well ! Vah vah ! Aman efendim ! Hayret ! Well, as I was saying Ha ! Diyordum ki.
kıs. we will, we shall.
i., f. kuyu, çeşme, memba, kaynak; pınar; hokka; sahanlık, merdiven veya asansör boşluğu; f. kaynamak, yerden fışkırmak. well up yükselmek. well sweep kaldıraç.
s. doğru nişan alınmış, doğru atılmış; iyi maksat ile yapılmış.
s. mükemmel teçhizatlı.
s. doğrulanmış, ispat edilmiş.
s. terbiyeli.
i. refah, iyilik, saadet.
s. terbiyeli, kibar; soylu.
s. başarılı, iyi yapılmış; iyi pişmiş.
s. güzel, güzel görunuşlu.
s., (argo) zengin, para babası.
i. merdiven için bırakılan boşluk; kuyu.
i. Wellington, Yeni Zeland'ın başkenti; çoğ. çizme.
s. meşhur, ünlü.
s. terbiyeli .
s. iyi niyetli.
z. hemen hemen, takriben.
s. hali vakti yerinde olan, mutlu.
s. çok okumuş.
s. geniş kap samlı, çok yönlü; dolgun, tombul.
s. yerinde söylenmiş.
s. yerinde söylen miş; hoş sohbet, sohbeti tatlı.
i. kaynak.
s. saygın, itibarlı, makbul.
s. vakti iyi ayarlanmış, zamanlı.
s. zengin, hali vakti yerinde olan.
i. başkasının iyiliğini isteyen kimse.
s. iyice eskimiş, çok giyilmiş; bayatlamış; lâyık, hak edilmiş, değimli.
Alışveriş Sepetiniz