NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s. ılık, hafif sıcak; ısıtan, sıcak tutan; hararetli; canlı; gayretli, şevkli; heyecanlı, çabuk heyecanlanan; sıcakkanlı; sıkıcı; güz. san. sıcak (renk); yeni, taze; saklanan şeye veya gerçeğe yaklaşmış durumda olan. warm front meteor. sıcak hava kitlesi. a warm climate ılıman iklim. a warm welcome hararetli kabul, sıcak bir karşılama. make it warm for someone anasından emdiğini burnundan getirmek. warm'ly z. samimiyetle, hararetle; şevkle. warm'ness i. sıcaklık, ılıklık.
f. ısıtmak, kızdırmak; ısınmak, kızmak; teşvik etmek, teşvik olunmak .warm to veya toward şevkle sarılmak. warm up ısınmak; ısıtmak; yarışmadan önce hafif idman yapmak; motoru ısıtmak için çalıştırmak; konser veya temsilden önce son bir hazırlık yapmak. warming pan yatağı ısıtmaya mahsus saplı ve kapaklı madeni kap.
s., zool. sıcakkanlı; enerjik; tutkulu.
s. yüreği sıcak, sevgi dolu; samimi, cana yakın.
i. savaşa kışkırtan kimse.
i. sıcaklık, ılıklık; hararet, ateşlilik, çoşkunluk; samimiyet.
i., k.dili. ısınma; son hazırlık.
Alışveriş Sepetiniz