NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
i., f. duvar; çoğ. kale bedeni; sur; f. etrafına duvar çekmek. wall creeper duvar tırmaşık kuşu, zool. Tichodroma muraria. wall pepper damkoruğu, bot. Sedum acre. wall plate duvar latası; mak. bağlantı levhası. wall plug elek. duvar prizi. wall sided den yanları duvar gibi dik. Wall Street New York hisse senedi piyasasının merkezi olan sokak. wall tent yanları dik çadır. the Wall Doğu ve Batı Berlin'i ayıran duvar. The walls have ears. Yerin kulağı var. drive veya push to the wall duvara kıstırmak, sıkıştırmak. go to the wall iflâs etmek. hit one's head against a stone wall başı belaya girmek, çıkmaza girmek.
i. Avustralya'ya özgü ufak kanguru, vallabiç
i. Eflak eyaleti. Wallachian i. Ulah, Eflaklı.
i. duvar kaplaması.
i. cüzdan, para cüzdanı; sırt çantası.
i. akçıl gözbebeği; tirsi gibi akçıl gözlü balık. walleyed s. akçıl gözbebekli; gözbebeği ıraksak, şaşı; (argo) sarhoş.
i. bahçe şebboyu, bot. Matthiole; sarı şebboy, bot. Cheiranthus cheiri; k.dili. partide dans edecek kimsesi olmadığı için duvara yakın kalan kadın.
i. Valon; Valon dili, Valonca.
f., i., k.dili. dayak atmak, dövmek, pataklamak; i., k.dili. dayak. wallopinst s., i., k.dili. çok büyük (miktar). pack a wallop çok etkili olmak.
f., i. çamur içinde yuvarlanmak, ağnamak; kendini sefahate vermek; sallanmadan dolayı zor ilerlemek; i. çamurda yuvarlanma; hayvanın yuvarlandığı çamurlu yer.
i. duvar kağıdı.
s. duvardan duvara; uçtan uca.
Alışveriş Sepetiniz