NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
f. (-ged,- ging) i. sallamak; çenesi ötmek; hareket etmek; İng., (argo) okuldan kaçmak; i. sallama. set tongues wagging dile düşürmek. The tail wags the dog dünya tersine dönüyor. the world wags on and we wag with it. Dünya ile birlikte yuvarlanıp gidiyoruz.
i. şakacı kimse, latifeci kimse. waggery i. şaka, latife; mizah.
f. (mücadele, münakaşa, savaş) devam etmek, sürdürmek.
i. ücret, maaş. wages i. ücret; karşılık. wage earner, wageworker i. işçi, ücretli işçi. living wage geçimi temin edecek maaş. wage scale barem. The wages of sin is death. Günahın kefareti ölümdür.
i., f. bahis, bahis tutuşma; f. bahis tutuşmak.
i. şaka kabilinden, şakacı.
f., i. sallanmak; sallamak; sarsılmak; i. sallayış sallanış. waggly s. sallanan.
İng. waggon i. dört tekerlekli yük arabası; dört tekerlekli açık oyuncak araba; k.dili. tevkif edilenleri taşımaya mahsus polis arabası; tekerlekli servis masası; İng. yük vagonu, katar; (argo) zırhlı savaş gemisi. on the wagon k.dili. içkiyi bırakmış durumda. fix someone's wagon A.B.D., (argo) mahvetmek; hakkından gelmek.
i., Fr. vagonli, yataklı vagon.
i. taşıma ücreti.
i Büyükayı; Arabacı takımyıldızı.
i. arabacı.
i. bir araba dolusu.
i. kuyruksallayan, zool. Motacilla.
Alışveriş Sepetiniz