NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
i., f. delik; menfez, ağız, açma; nefeslik; zool. hayvan kıçı; ask. top falyası; mahreç, çıkak, çıkıt; yarık; f. dışarı salıvermek; ifade etmek, göstermek, belirtmek. give vent to açığa vurmak. He vented his fury on the dog öfkesini köpekten çıkardı.
i. küçük delik.
i. karın, batın; çıkıntı; huk. rahim, ana rahmi.
i. hava borusu.
f. hava vermek, havalandırmak; açığa vurmak, ilan etmek. ventilating fan vantilatör, fırıldaklı yelpaze. ventila'tion i. havalandırma. ventilator i. havalandırma düzeni, vantilator.
s., i. karna ait, karında olan; anat. vücudun aşağı veya ön kısmına doğru; vücudun ön veya aşağı kısmındaki; bot. çiçeğin iç tarafına ait; i., zool. karın yüzgeci. ventrally z. karın tarafından, karna doru.
i., anat. beden veya organda boşluk; karıncık. ventric'ular s. karıncıkla ilgili, karıncığa ait.
s. göbekli; ortada veya yanda şişkin.
i. vantrlogluk. ventriloquist i. vantrlog.
(önek) karın.
i., f. risk, riziko: şans işi, tehlikeli iş, cüret: f. bahta bırakmak; cesaret edip girişmek: cüret etmek: tehlikeli işe atılmak, riske girmek. at a venture rasgele. May I venture a suggestion? Bir teklifte bulunabilir miyim ?
s. cüretli, atak, atılgan; riskli. venturesomely z. cesaretle. venturesomeness i. yiğitlik; maceraperestlik.
s. gözüpek, atılgan, cesur, cüretli; riskli, tehlikeli. venturously z. atılganca cesaretle. venturousness pervasızlık, cesurluk.
Alışveriş Sepetiniz