NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

up ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: up
Bulunan Sonuç: 71

up

z.,s., (edat), i. yukarıya, yukarıda; yükseğe; müz. tize doğru; ileriye; -e kadar; öne, ileri; tamamen (Konuşma dilinde çoğunlukla anlamı değiştirmeden fiillere eklenir); s. yükselmiş; kalkmış; kaldırılmış; yüksek, kabarık; ilerlemiş; hazır; (edat) yukarıya, yukarıda; ileride; içeriye; i. yükselme. be up kalkmak, kalkmış olmak; (İng.) oturuma son vermek. be up against k.dili. karşılaşmak, karşı karşıya gelmek. be up against it k.dili. muşkül durumda bulunmak, çatmak . be up all night sabahlamak. be up and doing iş başında olmak, faaliyette olmak . be up for hazır bulunmak, meydanda olmak. be on the up and up k.dili. hilesiz olmak; k.dili. yükselmekte olmak .be up in (veya) on k.dili. hazır olmak; bilgili olmak; haberdar olmak. be up to kabiliyetli olmak; far- kında olmak; yapmakta olmak; alakası olmak; karışmış bulunmak; mesuliyetli olmak. up and about veya around k.dili. hastalıktan kurtulmuş, ayağa kalkmış, sıhhatte. up and down beş aşağı beş yukarı; (kumaşın) dokunuş yönu; baştan aşağı, tepeden tırnağa. up a tree muşkül durumda. ups and downs hayattaki iniş çıkış lar, iyi ve kotü günler. up the wind den. rüzgâra karşı up to date şimdiye kadar; çağa uygun, güne uygun modern. up to the mark en ince noktasına kadar. fifteen up (tenis) on beş on beş berabere. one up on bir sayı önde. It is all up with him Onun için artık her sey bitmiştir Mahvoldu! Hapı yuttu! Yandı! What's he up to? Ne dolaplar çeviriyor? Ne halt ediyor? What's up? Ne var? N'oluyor? It's up to you Size baglıdır, Siz bilirsiniz. I'm not up to it Gücüm yetmez. His temper was up Çok öfkelendi. The time is up Süre doldu Vakit tamam. Something's up Bir şeyler dönüyor. He is up for mayor. Belediye başkanlığına adaydır. He is up for murder Cinayet suçundan yargılanıyor.

up

f. (-upped, -upping) yükseltmek; k.dili. vermek. The girl up and slapped him Kız onu tokatlayıverdi.

up

(önek) yukarıya; ayağa; tamamen.

up-and-down

s. dalgalı, alçalıp yükselen.

upandcoming

s. açıkgöz, girişken; ümit verici.

upanishad

i. Upanişad, eski Hint din kitaplarından biri.

upas

i. Cava adasında bulunan özsuyu zehirli bir ağaç; bu ağacın özsuyu; zehirli şey.

upbeat

i., s., müz. vurgusuz tempo; s., (argo) canlı, neşeli, iyimser.

upbow

i., müz. keman yayının ileri sürülmesi.

upbraid

f. azarlamak, yüzüne vurmak. upbraidingly z. azarlayarak.

upbringing

i. terbiye, yetişme.

upbuild

f. (built) bina etmek, inşa etmek.

upcast

s., i. yukarıya çevrilmiş veya atılmış; i. yukarıya çevirme veya çevrilme, yukarıya atma veya atılma; yukarıya çevrilmiş veya atılmış şey; mad. hava bacası.

upcountry

s., i., z., k.dili. sahilden uzak, iç taraftaki; i. memleketin iç kısmı, taşra; z. iç kesimlere doğru.

update

f. günümüze uygun şekle sokmak, güncelleştirmek; düzeltme ve eklemeler yapmak.

updraft , (ıng.) updraught

i. yukarı çekiş, havanın yukarıya yükselmesi.

upend

f. dikine çevirmek; (kadeh) dikmek; baş aşağı etmek; boca etmek .

upgrade

i., f., z. yokuş; f. kalitesini yükseltmek; rüt- besini yükseltmek; z. yokuş yukarı. on the upgrade iyileşmekte; artmakta .

upgrowth

i. büyüme, gelişme; büyüyen şey.

upheave

f. zorla yukan kaldırmak. upheaval i. yukarı kaldırma; karışıklık, ayaklanma; jeol. yeryüzü kabuğunun kabarması.

uphill

z., s. yokuş yukarı; s. yukarıya giden; güç, çetin, muşkul.

uphold

f. (held) yukarı kaldırmak; tutmak, tarafını tutmak, desteklemek; onaylamak, tasdik etmek.

upholster

f. döşemek; donatmak. upholsterer i. döşemeci. upholstery i. döşemecilik; döşemelik eşya.

uphroe , euphroe

i., den. ip germe tokası.

upkeep

i. bakım, muhafaza; bakım masrafı, idame masrafı.

upland

i., s. yüksek arazi, yayla; s. yüksek.

uplift

i. arazi çıkıntısı; jeol. yeryüzü kabuğunun kabarması; yüceltme, manevi yükseliş; iyileştirme.

uplift

f. yükseltmek, yukarı kaldırmak; yüceltmek.

upmost

s. en yukarı, en yukarıki, en üst.

upon

(edat) üstüne, üzerine, üstünde, üzerinde; -e,-de , ile; vukuunda, hususunda; şartıyle, göre; takdirde. tier upon tier tabaka tabaka, sıra sıra. upon my word vallahi, alimallah; Hay Allah !

upper

s., i. üstteki, üst kattaki; yukarıki, yukarıdaki; üst; i. saya, ayakkabı yüzü; çoğ. kumaş tozluk; k.dili. yataklı vagonun üst kat yatağı. upper berth üst yatak (tren veya vapurda). upper case matb. majüskül harflerin bulunduğu üst kasa; majüskül harf, büyük harf. upper class zenginler sınıfı; sosyal veya ekonomik üstünluğü olan sınıf(burjuvazi,işçi düşmanı) upper crust k.dili. zenginler tabakası, üst tabaka. upper deck üst güverte. upper works geminin yüklü olduğu zaman su seviyesinden yukarıda kalan kısmı. get the upper hand galip gelmek, üstun çıkmak. on one's uppers k.dili. çaresiz, meteliksiz, parasız.

upperbracket

s. yüksek seviyeli, yüksek.

upperclassman

i. lise veya üniversitede üçüncü veya dördüncu sınıf öğrencisi.

uppercut

i. boksta aşağıdan yukarıya doğru vuruş.

uppermost

s. en üst,enyukarıdaki; akla ilk gelen.

uppervolta

Yukarı Volta.

uppish

s., k.dili. kibirli; kendini beğenmiş. uppishly z. kibirle. uppishness i. kibirlilik.

upraise

f. yukarı kaldırmak.

upright

s., z., i. doğru, dikey, dik; dürüst, doğru; z. doğru, dikine, dikey olarak; i .direk; dimdik duran şey; dik piyano, düz piyano; (futbol) kale. uprightly z. dürüstçe.

uprise

f. (rose, risen) kalkmak; kabarmak, yükselmek; ayaklanmak. uprising i. kalkma; ayaklanma, isyan.

upriver

s., z., i. ırmağın yukarısındaki; z. nehir yukarı, ırmağın yukarı kısmına doğru; i. ırmağın yukarı kısmı.

uproar

i. gürültü, velvele, şamata.

uproarious

s. gürültülü, velveleli; kahkahadan kırıp geçiren. uproariously z. gürültuyle; çok gülünç bir şekilde. uproariousness i. gürültü.

uproot

f. kökünden sökmek, kökünden söküp çıkarmak; yok etmek.

upset

f. (-set,-ting) devirmek; altüst etmek; keyfini bozmak; bozguna uğratmak, beklenmedik anda yenmek; sinirlendirmek; midesini bozmak; mak. demir parçasını kızdırıp çekiçle ucuna vurarak kısaltmak ve kalınlaştırmak, dövmek, şişirmek; devrilmek; altüst olmak; hükümsuz kılmak. upsetting machine dövme makinası.

upset

s., i. devrilmiş; düzeni bozulmuş, altüst olmuş; üzüntülü, sinirli; dikine çevrilmiş; i. devrilme; altüst olma; k.dili. surprizli yenilgi, bozgun; bozulma . upset price müzayedede satıcının koyduğu asgari fiyat.

upshot

i. netice, sonuç, nihayet.

upside

i. üst taraf .

upsidedown

s., z .tepetaklak olmuş; altüst; z. tepetaklak.

upsilon

i. Yunan alfabesinin yirminci harfi.

upstage

s., z., f. sahnenin arka kısmmdaki; z. sahnenin arka kısmında, sahnenin arka kısmına doğru; f. seyircilere arkasını döndürmek (bir aktörün diğerini); dikkati kendine çekerek başkasının rolünü çalmak; k.dili. kibirli davranmak.

upstairs

z., s., i. yukarıya, yukarıda; s. yukarıdaki, üst kata ait; i. üst kat.

upstanding

s. doğru, dürüst; dik.

upstart

i., s. birden zengin olan kimse; s. türedi, sonradan görme, zıpçıktı.

upstate

s., i., z.,( A.B.D.) (gen. New York ,sehri ile ilgili) merkez dışındaki, kuzey; i. taşra; z. merkezden uzak.

upstream

z.,s. akıntıya karşı; ırmağın yukan kısmına doru; s. ırmagın yukarısındaki.

upstroke

i. yazıda yukanya doğru kuyruk çekme; mak. yukarı doğru vuruş.

upsurge

f., i. kabarmak; i. kabarma, yükselme; dalga.

upsweep

i. tepe topuzu. upswept s. tepede toplanmış (saç).

upswing

i. yukanya sallanış; ilerleme, yükselme.

uptake

i. kaldırma, yükseltme; kazandan bacaya giden boru; mad. hava bacası. quick on the uptake k.dili. hazırcevap, kavrayışlı, uyanık.

upthrow

i., jeol. yer kabarması, yer yükselmesi; yukarıya atılış.

upthrust

i., jeol. yeryüzü kabuğunun kabarması.

uptight

s., (A.B.D.),( argo) sıkıntılı, sinirli, hırslı, tutaraklı; telâşlı; biçimci, tutucu.

uptodate

s. çağcıl, zamana uygun, güncel, asri, modern.

uptown

z., s., i. şehir merkezinin dışında; s. şehir merkezinin dışındaki; i. şehir merkezinin dışı.

uptrend

i. ilerleme, yükseliş.

upturn

f. yukanya çevirmek veya çevrilmek.

upturn

i. yukanya dönme; iyileşme.

upward

s. yukarıya doğru giden; yukarıya dönük.

upward ,upwards

z. yukarı doğru, yukarı. upwards of -den daha fazla, -den yukarı, -in üstünde; yak laşlk olarak.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL