NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

tri ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: tri
Bulunan Sonuç: 159

tri-

(önek) üç, üç misli.

triable

s. tecrübe olunur, denenmesi mümkün; davası görülebilen.

triad

i. üçlü takım; müz. bilhassa birinci ile üçüncü ve beşinci notalardan ibaret uçlük akort, triade; kim. üç değerli atom.

trial

i., huk. davanın görülmesi, muhakeme, duruşma, yargılama; tecrübe, deneme, bakma, imtihan; tecrübe olunma, denenme; imtihan kabilinden olan felaket veya keder. trial and error çeşitli yolları deneme; deneyerek. trial balance muhasebede zimmet ve matlup yekunlarının mukayesesi, mizan. trial balloon halkın tepkisini öğrenmek için bir plan hakkında verilen önhaber. trial by jury jüri heyeti tarafından muhakeme olunma. trial jury bir davada son kararı veren on iki kişilik jüri heyeti. trial trip yelkenli gemi veya vapurun tecrübe seferi; tecrübe, deneme. be on trial yargılanmak, muhakemesi olmak; tecrübe edilmek, denenmek. He is a trial to his mother. Annesi için bir baş belâsıdır.

triangle

i. üç köşeli şekil, üçgen; gönye; üçlü grup; müz. üçköşe, triangel. the eternal triangle rakip aşk.

triangular

s. üç köşeli, üçgen şeklindeki. triangularity i. üçlülük. triangularly z. üç köşeli olarak.

triangulate

s., f. üçgenlerle bölünmüş; üçgen; f. üçgen yapmak; üçgenlere bölmek; nirengi yapmak.

triangulation

i. nirengi.

triassic

s. i. jeol. Jura devrinden evvel gelen. Trias devrine ait; i. Triasik devir.

triatic stay

den. direk kulumbirleri arasındaki ıstralya, karanfil.

tribal

s. kabileye ait. tribalism i. kabile kültürü ve ilişkileri. tribally z. kabile seklinde.

tribasic

s., kim. üç bazlı.

tribe

i. kabile, aşiret, oymak, soy, uyruk; aynı sınıftan veya aynı sanattan kimseler, grup; biyolı takım, familya; dişi hayvandan gelen zürriyet. tribes'man i. kabileye mensup fert.

tribology

i. teknolojide cisimlerin sürtünmelerini inceleyen dal.

tribrach

i., (şiir) üç kısa heceli vezin parçası.

tribulation

i. mihnet, musibet; dert, keder, büyük sıkıntı.

tribunal

i. mahkeme; hakim kürsüsü.

tribune

i. Roma tarihinde soylulara karşı halkın seçtigi ve halkı koruyan sulh hakimi; halkı savunan kimse. tribunate, tribuneship i. halkl savunan memur makamı. tribunicial, -tial s. bu makama ait.

tribune

i. kursu, platform, tribun.

tributary

s., i. vergi veren; tabi olan, bağımlı; vergiye ait, haraç olarak verilen; yardımcı; bir ırmağa karışan (ayak); i. haraca tabi hükümdar veya hükümet; ırmak ayağı; göle dökülen ırmak.

tribute

i. övme, sitayiş, takdir; hediye: haraç, vergi, baç; haraç verme mecburiyeti.

trice

f., gen. up (ile) kaldırıp baglamak; hisa etmek.

trice

i. lahza, an. in a trice bir lahzada, çabucak.

triceps

i. üç başlı kas

trichiasis

i., tıb. kirpiklerin içe doğru dönmesi; idrarda ipliksi elyaf görülmesi, trikiyazis.

trichina

i. (çoğ. -nae) tıb. trişin. trichinosis i., tıb. trişinoz. trichinous s. trişinli; trişinozlu.

tricho-

(önek) saç, kıl

trichome

i. bitki kabuğunun iç zarından çıkan şey (kıl).

trichosis

i., tıb. saç hastalığı.

trichotomy

i. üç kısma bölünme; insan tabiatının beden, ruh ve can olarak üç kısma ayrılması. trichotomous s. üç kısma ayrılmış.

trichrome , trichromic, trichromatic

s. üç renkten ibaret, üç renkli.

trick

i., f. hile, oyun, desise, dolap, şey tanlık; marifet, ustalık; hokkabazlık, el çabukluğu; adet; garip taraf; huy, hususiyet; (briç) bir devirde oynanılan kağıtlar; den. nöbet; f. aldatmak, hile yapmak. trick out veya up süslemek. bag of tricks bir sürü yalan ve düzen; eldeki imkânlar. play a trick on oyun oynamak, azizlik etmek. That'll do the trick. O işimizi görür. That child knows a trick or two! O çocuk ne kurnazdır! That cat has been up to her old tricks. O kedi yine marifetini göstermiş. trick'ery i. hile, hilekârlık.

trickish

s. hile kabilinden, hilekâr; hüner isteyen. trickishly z. hile ile trickishness i. hile, hilekârlık.

trickle

f., i. damla damla akmak veya akıtmak; azar azar gelmek; i. damlama; damla damla akan şey.

trickster

i. hilekâr veya düzenbaz kimse.

tricktrack

i. tavla oyunu.

tricky

s. hile; ustalık isteyen; becerikli, usta, hünerli. trickily z. hile ile. trickiness i. hile; hüner.

triclinic

s., fiz. üç ekseni dik olmayan açılarla kesişen (kristal).

triclinium

i. Romalıların yemek yerken üzerine uzandıkları ve ortadaki masanın üç yanını çevreleyen sedir.

tricolor

i. üç renkli bayrak; b.h. Fransız bayrağı. tricolored s üç renkli.

tricorn

i. eskiden giyilen üç kenarı kalkık şapka.

tricot

i. triko.

tricuspid

s. üç çatallı (azı diş leri veya kalp kapağl gibi). tricuspid valve anat. üçlü kapacık, triküspid.

tricycle

i., f. üç tekerlekli velespit; f. üç tekerlekli velespite binmek.

tridactyl

s. üç parmaklı.

trident

i., s. üç dişli gladyatör mızrağı; üçlü çatalı olan balık zıpkını; Neptünün sembolü; s. üç çatallı mızrak gibi, üç çatallı.

tridentate

s. üç dişli, üç çıkıntısı veya ucu olan.

tridimensional

s. üç boyutlu.

triecious

bak. trioecious.

tried

bak. try; s. güvenilir, güvene layık; saf, arıtılmış.

triennial

s., i. üç senede bir olan, üç sene süren; i. üç senede bir olan veya üç sene süren şey; üçüncü ylldönümü. triennially z. üç senede bir.

trier

i. tecrübe eden kimse; yargılayan kimse.

trifacial

s., i., anat., zool. beyinden çıkan beşinci çift sinirlere ait, trigeminusa ait; i. üçüz sinir, trigeminus.

trifid

s. üçlü çatal; üçe bölünmüş.

trifle

i., s., f. önemsiz şey; az miktar, cüzi şey; ucuz ve adi süs eşyası; pandispanya ve meyvalardan yapılan bir çeşit tatlı; kalay ve kurşun alaşımı; f. oynamak; boşuna harcamak; boş şeyler konuşmak; oyalamak, oyalanmak; şaka yapmak. trifle with önem vermemek. a trifle biraz. He is not a man to trifle with. O hafiften alınacak bir kimse değildir. Don't trifle with your health. Sıhhatinizle oynamayın.

trifling

s. ehemmiyetsiz, ufak, cüzi, az; sathi; her şeyi ehemmiyetsiz gibi karşılayan; değersiz, işe yaramaz. triflingness i. ehemmiyetsizlik. triflingly z. önemsiz olarak.

trifocal

s. (yakın, orta ve uzak mesafeler için) üç ayrı kısmı olan (gözlük). trifocals i. üç kısımlı gözlük.

trifoliate

s., bot. üç yapraklı, yaprak gibi üç kısmı olan; üç yaprakçığı olan (yaprak); mim. üç yapraklı.

trifoliolate

s., bot. üç yaprakçığı olan (yaprak).

trifolium

i., bot. yonca, tirfil.

triforium

i. (çoğ. -ria) mim. büyük kiliselerin yan galerilerinden biri.

triformed

s. üç kısımlı, üç şekli olan; üç şekilden ibaret.

trifurcate , -cated

s. üçlü çatal üç kısma ayrılmış.

trig

s., f. (-ged, -ging) şık, temiz giyimli; sağlam dayanıklı sıkı; güvenilir; canlı cıvıl cıvıl; f., out veya up (ile) şıklaştırmak; güzelleştirmek.

trig

i., f. (-ged, -ging) takoz, köstek; f. altına takoz koyarak hareketine mâni olmak; frenlemek.

trig.

kıs. trigonometry.

trigeminal

s., i. üçlü; anat., zool. trigeminusa ait; i. trigeminus.

trigger

i., f. tüfek tetiği; mak. zembereği serbest bırakmaya mahsus cihaz; dürtü; f. başlatmak. trigger man A.B.D., (argo) cinayet işlemeyi üzerine alan gangster. quick on the trigger eli tetikte; hazırcevap, kafası çabuk işler.

triggerfish

i. çotira zool. Balistes capriscus.

triggerhappy

s., A.B.D., (argo) önemsiz sebeplerle silah kullanan.

triglyph

i. Yunan mimarisinde Dorik frizlerde fasıla ile sıralanan düşey üç yivli taş levha, triglif. triglyph'ic(al) s. böyle levhaya ait.

trigon

i. Zodyak'ın dörtte biri; üç köşeli bir çeşit çenk.

trigonal

s. üç köşeli; kristalde üç katmerli simetriye ait.

trigonometry

i. trigonometri. trigonomet'ric(al) s. trigonometriye ait. trigonomet'rically z. trigonometrik olarak.

trigraph

i. tek ses çıkaran üç harf.

trihedral

s. üç yüzlü, üç yanlı, tek noktada birleşen üç yüzlü (cisim), trihedron. i, geom. bir noktada birleşen üç düzlemden husule gelen sekil.

trijugate , gous

s., bot. üç çift yaprakçığı olan.

trilateral

s. üç yanlı, üç kenarlı, üç yönlü.

trilinear

s. üç hattan ibaret, üç hatta ait.

trilingual

s. üç dilde ifade olunan; uç dil konuşan, üç dilli.

triliteral

s., i. üç harften ibaret (kelime).

trill

f., i. sesi titremek veya titretmek; titrek ses ile söylemek veya terennüm etmek; i. sesin titremesi; müz. titrek ses; ''r'' sesinin titretilerek söylenmesi.

trillion

i. ingiliz sistemine göre 18. sıfırlı, Amerikan ve Fransız sistemine göre 12 sıfırlı rakam, trilyon.

trillium

i. bir çiçek etrafında uç yaprağı olan fidan, trilyum.

trilobate

s. üç loplu, üç kısımlı.

trilobite

i. bedeninde üç bölme bulunan ve şimdi soyları tükenmiş olan deniz böcekleri takımından bir hayvan.

trilocular

s. üç gözlü, üç hücreli.

trilogy

i. üçlü eser, triloji.

trim

s. (-mer, -mest), f. (-med, -ming), i. temiz ve yakışıklı, biçimli, şık; f. budamak, kırkmak, kesip düzeltmek; süslemek; temizleyip nizama koymak; den. yükü düzgün istif ederek gemiyi denk etmek; yelkenleri rüzgâra göre düzeltmek; hav ayar etmek; k.dili yenmek, bozmak; aldatmak; azarlamak; den. denk olmak; iki parti arasında her ikisine de taraftar görünmek; i. nizam intizam; hal, vaziyet; süs; artık; den. geminin dengi; kıyafet, kılık; mim .binanın iç tarafında bulunan süve gibi hafif tahtalar. trim by the bow den. gemiyi başı kıçından daha fazla suya batacak şekilde denkleştirmek. trim one's sails ayağını denk almak. in good trim iyi halde veya vaziyette; denk, oranlı (gemi). out of trim fena vaziyette; idmansız; dengi bozuk (gemi, uçak) trim'ly z. biçimli olarak. trim'ness i. biçimli oluş.

trimerous

s. birbirine benzer üç kısmı olan; bot. üç klsımlı (çiçek); biyol. üç eklemli.

trimester

i. üç aylık müddet.

trimeter

s., i. üç cüz (tef'ile)den. ibaret (mısra).

trimmer

i. süsleyen kimse, düzenleyici kimse; yağcı, dalkavuk; bir çeşit yapı kirişi.

trimming

i süsleme; süsleyici şey; garnitür; çoğ. kırpıntı; k.dili mağlubiyet, dayak.

trimonthly

üç ayda bir (olan).

trimorphism

i., biyol. aynı türde üç şeklin bulunması. trimorphic, trimorphous s. üç şekilli.

trine

s., i. üç kat uçlü, üç kere yapılan; i. üçlü takım; b.h. teslis.

trinidad and tobago

Trinidad ve Tobago.

trinitarian

s., i. teslis prensibine ait; i. teslis prensibine inanan kimse. Trinitarianism i. teslis prensibini kabul eden mezhep.

trinitrotoluene , trinitrotoluol

i. nitrat ile toluenden mürekkep kuvvetli bir patlayıcı madde, kıs. T.N.T.

trinity

i. üçlü, üçlü birlik; b.h., ilah teslis; teslisi temsil eden simge.

trinket

i. yüzük veya duğme gibi ufak sus; kıymetsiz şey, oyuncak, biblo.

trinodal

s., bot. üç düğüm veya eklemi olan.

trinomial

s., i., mat. üç terimli; biyol. üç kelimeli ismi olan, i., mat + veya işaretiyle birleşmiş üç terimli ifade; biyol. üç kelimeli isim.

trio

i. üçlü takım; müz. üç1ü, triyo.

trioecious,triecious

s., bot. aynı türün değişik bitkilerinde erkek ile dişi ve hünsa çiçekleri olan.

triolet

i. bir çeşit sekiz mısralı şiir kıtası.

trioxida

i., kim. içinde üç oksijen atomu bulunan oksit.

trip

i. kısa seyahat veya yolculuk; tur; sürçme, çelme, ayak takılması; seğirtme; mak. kastanyola, durdurucu tertibat; hata, yanlış; (argo) uyuşturucu madde kullanma ve bunun tesiri. trip hammer otomatik demir çekici. round trip gidiş dönüş. take a trip seyahat etmek; (argo) uyuşturucu madde kullanmak.

trip

f. (-ped, -ping) sürçmek, çelmek, selme takmak; hafif hafif veya sekerek yürümek, sekmek, sıçramak, seğirtmek; yanılmak, hata yapmak; mak. açılmak, çözülmek, boşalmak, engeli kaldırıp serbest bırakmak, harekete geçirmek; nad. yolculuk etmek; hatasını ortaya çıkarmak; (eski) havada gezer gibi dans etmek; den. dipten ayırmak; (argo) uyuşturucu madde tesirinde olmak. trip up çelme takmak; yalanını yakalamak trip the light fantastic dans etmek.

tripartite

s. üç kısma ayrılmış; üç kısımdan veya kopyadan ibaret; üç taraf arasında yapılmış. triparti'tion i. üç parçaya bölünme.

tripe

i. işkembe; k.dili saçma, manasız veya değersiz şey.

tripetalous

s., bot. çiçeği üç yapraklı.

triphase

s., elek üç fazlı.

triphthong

i. bir hecede birleşmiş üç ünlü. triphthon'gal s. bir ses çıkaran birleşik üç ünlü kabilinden.

tripinnate

s., bot. üç dereceli tüysü.

triplane

i. üst üste üç kanatlı uçak.

triple

s., f., i. üç kat, üç misli, üçlü; f. üç misli yapmak veya olmak; i., beysbol üç kalelik bir top vuruşu. Triple Alliance. Üçler ittifakı. tripleexpansion engine üç genişlemeli makina. triple measure, triple time müz. üç vurgulu tempo. triple threat A.B.D., k.dili üç sahada hünerli kimse.

triplet

i. üç şeyden ibaret takım; (şiir) üç mısralı kafiyeli şiir parçası; müz. triolet, üçlem; üçüzlerden biri.

triplex

s., i. üç kısımdan mürekkep, üç kat; i. üç daireli ev.

triplicate

f. üç kat etmek; üç kopyasını çıkarmak. triplica'tion i. üç kat etme veya olma.

triplicate

s., i. üç kat, üç misli;üç kopyadan ibaret; i. üçlü kopya; aynı cinsten üç şey. in triplicate üç kopya olarak.

triplicity

i üç kat veya üç misli olma; üçlü takım.

tripod

i. üç ayaklı sehpa; fotoğraf sehpası. tripodal s. sehpaya benzer.

tripoli

i. Trablusgarp; Trablusşam; k.h. Trablus taşı, cilâ için kullanılan alçıtaşı.

tripolitania

i. Trablusgarp ülkesi.

tripos

i. Cambridge üniversitesinde şeref payesi imtihanı.

tripper

i. seyahat eden kimse; İng., k.dili turist; mak. kastanyola.

tripping

s., i. çevik, kıvrak; hafif adımlarla yürüyen; i. hafif ve çevik adımlarla yürüme; hafif bir dans. trippingly z. sekerek.

triptane

i., kim. triptan.

triptych

i. üç kanatlı resim; üç kere katlanan yazı levhası.

triquetrous

s. üç taraflı, üç köşeli.

trireme

i. üç sıra kürekleri olan eski savaş gemisi, kadırga.

trisect

f. üç kısma bölmek; geom. üç eşit kısma ayırmak. trisec'tion i., geom. üç eşit kısma ayırma.

triserial

s. üç sıra olarak tertip edilmiş.

trismus

i., tıb. cene kilitlenmesi. trismic s. çene kilitlenmesi ile ilgili.

trispermous

s, bot. üç tohumlu.

triste

s., Fr. kederli, acıklı.

tristesse

i., Fr. keder.

tristful

s, eski kederli üzüntülü. tristfully z. kederle.

tristichous

s. üç satırlı.

tristylous

s., bot. üç stilli.

trisyllable

i. üç heceli kelime. trisyllab'ic s. üç heceden ibaret.

trite

s. herkesçe bilinen, basmakalıp, malum; adi; bayatlamış, eskimiş. trite'ly z. adi bir şekilde. triteness i adilik.

tritheism

i. üç uknumun üç ayrı tanrı olduğuna dair itikat. tritheist i. böyle bir inancl olan kimse. tritheis'tic(al) s. bu itikat kabilinden.

triton

i., Yu. mit. yarısı adam yarısı balık olan deniz mabudu; k.h., zool. boru şeklinde bir çeşit deniz salyangozu veya bunun kabuğu.

triturate

f., i. ezip toz etmek, öğütmek; dövmek; i. ezilip toz haline getirilmiş madde. triturable s. ezilip toz haline getirilir. tritura'tion i. ince öğütme, toz halinde ezme; toz haline getirilmiş madde.

triumph

i., f. zafer alayı; zafer, başarı, muvaffakiyet, galebe; zafer sevinci; f. zafer kazanmak muzaffer olmak, galip gelmek, yenmek; iftihar etmek, övünmek; zafer merasimi yapmak.

triumphal

s. zafere ait, zafer kabilinden. triumphal arch zafer takı. triumphal column zafer abidesi, zafer sütunu.

triumphant

s. muzaffer, galip; iftihar eden; zaterli; övünen. triumphantly z. muzafferane.

triumvir

i. (çoğ. -virs, -viri) en yüksek hükümet mevkiini eşit olarak elde tutan üç devlet başkanından biri. triumvirate i. üç kişinin bir arada devlet başkanı olması, triumvirlik; üçler grubu.

triune

s., ilah. birde üç olan (teslis için). triu'nity i. birde üç olma.

trivalent

s., kim. üç değerli.

trivet

i. sofrada sıcak tabak altına konulan ayaklı madeni tepsi nihale; ayakı destek.

trivia

i., çoğ. değersiz şeyler.

trivial

s. saçma, abes; cüzi, önemsiz, ehemmiyetsiz. trivial'ity, trivialness i. saçmalık, ehemmiyetsizlik. trivially z. önemsiz olarak.

trivium

i. ortaçağ üniversitelerinde ilk dört seneyi teşkil eden dilbilgisi ile belâgat ve mantık.

triweekly

z., s. üç haftada bir veya haftada üç kere (olan veya çıkan).

trix

(sonek) (or ekiyle biten bazı isimlerin dişil sekli: aviatrix, executrix)

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL