NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

trans ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: trans
Bulunan Sonuç: 88

trans siberian railroad

Sibirya'yı kateden demiryolu.

trans-

(önek) ötesinde, aşın, karşı tarafta, öbür tarafında; arasından; içinden; tamamen, bütün bütün; çaprazvari.

trans.

kıs. transaction, transitive, translator.

transact

f. yapıp bitirmek, görmek (iş), muamele görmek.

transaction

i. iş görme; iş, muamele; çoğ. bir kurumun bütün muamelelerini gösteren basılı rapor veya kayıtlar. transactional s. karşılığında cevap gerek tiren. transactional analysis insanlararası ilişkilerin analizi.

transalpine

s., Alplerin ötesinde (kuzeyinde) yaşayan veya bulunan (kimse veya şey).

transatlantic

s. Atlantik okyanusunun ötesindeki; Atlantik aşırı; Atlantik okyanusunu geçen.

transcaucasia

i. Kafkasların güneyinde Azerbeycan, Gürcistan ve Ermenistan'ı içine alan bölge.

transceiver

i. alıcı verici radyo.

transcend

f. üstüne çıkmak, faik olmak; geçmek, aşmak; üstün gelmek. transcendence, -cy i. üstünlük, üstün gelme.

transcendent

s. üstün, faik; âlâ; insan aklından üstün. transcendently z. üstün olarak. transcendentness i. üstünlük, faiklik.

transcendental

s. üstün, faik; fels. deneyüstü, tecrübeden üstün olan; fizikötesi, doğaüstü. transcendental number esas cebir işlemleriyle temin edilemeyen sayı (örneğin Pi sayısı). transcendentalism i. beşer tecrübesi fevkindeki insan bilgisi esaslarını tespit eden prensip, transendentalizm. transcendentalist i. bu felsefenin taraftarı.

transcontinental

s. kıtayı kateden; kıtanın öte tarafındaki.

transcribe

f. kopya etmek, suret çıkarmak; müz. uyarlamak.

transcript

i. ikinci nüsha, suret, kopya; bir öğrenim süresinde okunan derslerden alınan notlann resmi sureti. transcrip'tion i. kopyasını çıkarma; transkripsiyon; müz. uyarlayış.

transcurrent

s. çaprazvari uzanan.

transducer

i. enerjiyi bir sistemden başka bir sisteme nakleden cihaz, iletme sistemi.

transect

f çaprazvari kesmek transec'tion i. kesit.

transept

i., mim. planı haç şeklinde olan kilisenin iki kanadı.

transfer

f. (-red, -ring) nakletmek, geçirmek; devretmek, başkasına bırakmak; baskı ile kopya etmek; aktarma yapmak. transferable s. nakli mümkün, devredilebilir, havale edilebilir. transference i. nakletme, naklolunma transferor i., huk. devreden kimse.

transfer

i. nakil, havale, transfer, geçirme; devir, feragat; naklolunan veya geçirilen şey; çıkartma; telgraf havalesi; aktarma bileti.

transference

i., psik. hislerin psikolojik olarak bir başkasına yönelmesi.

transfigure

f. şeklini değiştirmek; yüceltmek. transfigura'tion i. suret veya şekil değişmesi; b.h. dağda Hazreti İsa'nın suretinin değişmesi, tecelli.

transfinite

s., i. mat. sınır üstü (sayı).

transfix

f. mıhlamak; sivri uçla delmek; kazıklamak, kazığa oturtmak; hayretten dondurmak.

transform

f. biçimini değiştirmek, dönüştürmek, tahvil etmek, nev'ini değiştirmek; başka kalıba sokmak; mat. dönüştürmek.

transformation

i. şekil değişmesi, dönüşüm, dönüştürüm; kadın perukası; gram. dönüşme.

transformer

i şekil de/gıs/ tirici; elek transformatör, trafo

transformism

i, biyol dö nüşümcülük, şekilde/gıs/imcilik

transfuse

f. sıvıyı bir kaptan başka bir kaba boşaltmak, sıvıyı aktarmak. transfu'sion i. aktarma. blood transfusion kan nakli.

transgress

f. bozmak, ihlal etmek, çiğnemek, aksine hareket etmek; kanuna itaatsizlik etmek; günah işlemek; hududunu aşmak, haddi aşmak. transgressor i. günahkar kimse, tecavüz eden kimse.

transgression

i. tecavüz, haddi aşma; ihla1; günah, suç. trans gressional s. günah ve hata kabilinden.

tranship

bak. transship.

transhumance

i. iyi otlak için sürülerin mevsim göçü.

transience, -siency

i. geçici hal, geçicilik.

transient

s., i. geçici, süreksiz; fani, kalımsız; çabuk geçen; i. yalnız kısa zaman kalan misafir; radyo. geçici dalga veya cereyan. transiently z. geçici olarak. transientness i. geçicilik; fanilik.

transilient

s. bir şeyden öbürüne atlayan; ani hareketlerle sıçrayan.

transilluminate

f., tıb. arkasından ışık vererek aydınlatmak.

transistor

i., elek. transistor. transistorize f. transistorla teçhiz etmek.

transit

i., f. geçme, mürur; geçiş; transit; astr. gökcisminin teleskop sahasından geçmesi; astr. ufak bir gökcisminin büyük bir gökcismi ile dünyanın arasından geçmesi; yatay ve düşey açıları ölçmeye mahsus yüzölçümü aleti; f. geçmek, transit geçmek; teleskop sahasından ge çirmek veya geçmek. transit circle, transit instrument bir gökcisminin meridyenden geçişini izleyen rasat aleti, meridyen aleti. transit compass yatay açı ö1çmeye mahsus yüzölçümü aleti. transit duty transit gümrük resmi. transit lounge (havaalanında) transit salonu. in transit transit olarak.

transition

i. geçiş, intikal; geçiş yeri veya müddeti; bağlantı; müz., eksen değişimi. transition period, transition stage geçiş devresi, intikal devresi.

transitional

s. geçişe veya değişmeye ait. transitionally z. değişim müddetince.

transitive

s., i. geçme veya geçirme kabiliyeti olan; gram. nesneli, geçişli; i. geçişli fiil. transitively z. geçişli olarak.

transitory

s. geçici, süreksiz; fani, kalımsız. transitorily z. geçici olarak. transitoriness i. geçicilik; fanilik.

transjordan

i. eski Ürdün (devleti).

translate

f. çevirmek, tercüme etmek; nakletmek; bir insanı ölmeden göğe nakletmek; dönüştürmek, değiştirmek, tahvil etmek; tercümanlık yapmak; tercüme edilmek; telgrafı alarak tekrar başka yere aynen göndermek (otomatik cihaz). translatable s. tercümesi mümkün, çevrilebilir; dönüştürülebilir.

translation

i. çeviri, tercüme; verden yere nakil; tahvil, tebdil.

translator

i. tercüman, çevirmen, mütercim; telgrafı gönderen otomatik cihaz.

transliterate

f. başka dilin alfabesiyle yazmak. translitera'tion i. transkripsiyon.

translucent

s. yarı şeffaf. translucency i. yarı şeffaflık translucently z. yarı şeffaf bir şekilde.

translunar

s. ayın ötesindeki.

transmarine

s. denizaşırı.

transmigrate

f. bir memleketten başka bir memlekete göç etmek, hicret etmek; tenasüh etmek, slçramak, göçmek (ruh).

transmigration

i. hicret; ruh göçü, ruh sıçraması. transmigration of a soul tenasuh, ruh göçü.

transmissible

s. geçirilmesi mümkün. transmissibil'ity i. geçirme imkânı.

transmission

i. geçirme, nakil, intikal, gönderme, iletme, taşıma; mak. transmisyon, vites. transmission dynamometer bir makina veya cihazdan geçirilen kuvveti ölçme aleti. automatic transmission otomatik vites. transmissive s. naklolunur; nakleder, iletken.

transmit

f. (ted, -ting) geçirmek; göndermek, nakletmek; geçmesine müsaade etmek. transmitter i. radyo veya televizyon verici istasyonu; nakledici cihaz; geçiren kimse; iletken şey.

transmogrify

f. şeklini değiştirmek, acayip şekle sokmak.

transmontane

s. dağ(lar)ın ötesindeki; Alplerin kuzeyindeki; Alplerin güneyindeki.

transmutable

s.cismen değişirilmesi mümkün transmutability i. değişme kabiliyeti, cismen degiştirilme imkânı.

transmutation

i. tahavvül, değiştirilme.

transmute

f. aslını veya şeklini değiştirmek.

transoceanic

s. okyanusun ötesinde bulunan, okyanus aşırı, transokyanus, okyanus ötesi; okyanuslar arası.

transom

i. vasistas; pencereyi yatay olarak bölen kiriş; çapraz kiriş; den. kıç yatırması.

transonic

s., fiz. ses altından ses üstüne geçerken oluşan durumlarla ilgili.

transonic barrier

bak. sonic barrier.

transoxiana

i., eski Amu Derya ötesi, Semerkant bölgesi.

transparency

i. şeffaflık; şeffaf şey; ışığa tutulunca görülebilen cam üzerine yapılmış resim; slayt.

transparent

s. şeffaf, berrak, saydam cam gibi; açık vazıh, aşikâr. transparently z. şeffaf olarak. transparentness, transparence i. şeffaflık, açıklık.

transpierce

f. sivri aletle delmek, delip geçmek.

transpiration

i terleme.

transpire

f. vaki olmak, olmak; beden veya bitki gözeneklerinden dışarı çıkmak; terlemek; nefes vermek; meydana çıkmak, şüyu bulmak, duyulmak, sızmak.

transplant

f., i. bir yerden çıkarıp başka yere dikmek (fidan); başka yere yerleştirmek; tıb. aşılama için doku eklemek; i. nakletme; başka yere yerleştirilen şey; başka yere yerleştirme. heart transplant kalp nakli. transplanta'tion i. doku nakli.

transponder

i., elek. radyo sinyaline cevap veren radyo vericisi.

transpontine

s. köprü ötesinde; Londra'da Thames nehrinin güney tarafında.

transport

i. askeri vasıta; kendinden geçme, zevk ve heyecandan çılgın hale gelme; nakil, münakalat, taşınma, yerden yere götürme; sürgün olmuş kimse. Ministry of Transport Ulaştırma Bakanlığı.

transport

f. yerden yere götürmek, taşımak, nakletmek; kendinden geçirmek, çı1dırtmak; sürgüne göndermek, nefyetmek. transportable s. nakli mümkün; taşınabilir.

transportation

i.. nakil, yerden yere taşıma, münakalât, ulaştırma; nakil vasıtası; nakil vasıtası bileti; taşıt ücreti; sürgünlük cezası.

transpose

f. ters çevirip yerini değiştirmek; sırasını değiştirmek, takdim ve tehir etmek; mat. işaretini değiştirerek denklemin bir tarafından öbür tarafma geçirmek; müz. aktarmak, perdesini degiştirmek transposable s. yeri değiştirilebilir, aktarılabilir.

transposition

i. yerini degiştirme; takdim ve tehir; mat işaretini degiştirerek denklemin bir tarafından öbür tarafına geçirme; tıbı bir uzvun olağandışı bir yerde bulunması; tıb. bir doku parçasını yerinden tamamen ayırmadan kesip başka bir yere yapıştırma ameliyatı; müz. aktarma.

transship

f. (-ped, -ping) aktarma yapmak. transshipment i. aktarma.

transubstantiate

f. başka bir cisme deiğştirmek; Hazreti İsa'nın et ve kanına değiştirmek. (Aşai Rabbani'de kullanılan ekmek ve Sarabı). transubstantia'tion i. Katolik ve Ortodoks kiliselerinin inanışına göre Aşai Rabbani ayininde kullanılan ekmek ve şarabın Hazreti İsa'nın et ve kanına değiştirilmesi.

transude

f. sızmak, ter gibi deriden sızmak. transudation i. sema, sızıntı.

transuranian

s. uranyumdan daha ağır olan.

transvaal

i. Transval.

transversal

s., i. yandan yana geçen, karşıdan karşıya, enine; i., geom. bir takım hatları kateden doğru hat.

transverse

s., i. karşıdan karşıya, enine, çaprazvari; i. çapraz şey; mat. hiperbolde enine mihver. transverse ligament anat. çaprazvari bağ. transversely z. çapraz olarak.

transvestite

i. kadınımsı giyinmekten zevk alan erkek.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL