NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s., i., z. kalın; kalınlığındaki; sık, çok; koyu; kesif; ahmak, kalın kafalı; dil tutulur gibi telaffuz olunan, anlaşılmaz; boğuk, kısık; k.dili. sıkı, samimi; ing., k.dili. aşırı; i. kalınlık; bir şeyin en yoğun yeri veya zamanı; z. kalınca; sık; koyu bir halde. thick as thieves aralarından su sızmaz. Blows came thick and fast Yumruklar birbiri ardı sıra indi. He felt it was a bit thick to be fired Haksız yere kovulduğunu düşündü. in the thick of the fight mücadelenin en şiddetli yerinde. lay it on thick k.dili. abartmak, mübalâğa etmek; dalkavukluk etmek. through thick and thin her güçlüğe katlanarak, yılmadan. thick'ish s. kalınca, koyuca . thick'ly z. kalın olarak. thick'ness i. kalınlık; sıklık.
f. kalınlaştırmak, koyulaştırmak; bulandırmak; sıklaştırmak; şiddet lendirmek; kalınlaşmak, koyulaşmak; bu lanıklaşmak; sıklaşmak; çoğalmak; yoğunlaşmak; yoğunlaştırmak. thickening i. kalınlaştırma, kalınlaşma; koyulaştuma, koyulaşma; koyulaştırıcı şey; kalınlaşmış yer veya kısım.
i. sık çalılık veya ağaçlık.
s. kalın kafalı.
s. tıknaz; sık dikilmiş (bitkiler).
s. vurdumduymaz, duygusuz, yüzü pek.
Alışveriş Sepetiniz