NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

term ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: term
Bulunan Sonuç: 14

term

(f.) isim vermek, adlandırmak, demek.

term

(i.) bilim ve sanat kavramlarından birini anlatan kelime, terim; söz; (çoğ.), (huk.) mukavele şartları; şart; (çoğ.) iki şahıs veya iki şey arasındaki ilişkiler; (mat.) eksi veya artı işaretleri ile birleşmiş bir ifadenin kısım larından biri; bir kesrin pay veya paydası, terim; (geom.) had, terim; bir önermede konu ile yüklemden her biri, terim; müddet, süre, vade; mahkemenin açık olduğu süre; öğretim yılının ayrıldığı sömestr; iki dönemden her biri; dönem; (tıb.) doğum zamanı. term insurance belirli bir süre sonunda biten hayat sigortası. term of office hizmet veya memuriyet süresi. term of three years üç yıllık süre. term paper öğretim yılının bir dönemi süresinde yazılması gereken tez. terms of the letter mektubun içindekiler. according to the terms of the treaty anlaşma şartları gereğince. at term belli bir zaman sonunda. be on speaking terms with konuşma durumunda olmak. bring to terms kabul ettirmek, razı etmek. come to term çocuğu doğum zamanına kadar taşımak. come to terms uzlaşmak, anlaşmak, anlaşmaya varmak. during term time ders devresinde, sömestrde. in plain terms açıkça, basit sözlerle. in terms of tabirince, ilgili olarak, dayanarak. make terms uyuşmak, uzlaşmak. on easy terms kolay bir şekilde; taksitle; uygun şartlarla. set a term to müddet tayin etmek. term' less (s.) süresiz, sınırsız.

terminable

(s.) sınırlanabilir, vadesi tayin edilir. terminabil'ity, terminableness (i.) vadeye tabi olma.

terminal

(s.), (i.) uçta veya sonda olan veya bunlara ait; (bot.) dal veya sapın ucunda bulunan; demiryolunun başına ait; belirli zamanlarda meydana gelen; ölümle sonuçlanan; (i.) uç, nihayet, bağlantı; terminal; (elek.) kutup, terminal; demiryolu başı ile ona bağlı makas ile istasyon ve depolar; (mim.) tırabzan başında bulunan süs; kompütöre bağlı yazı makinası ve benzeri. terminal illness öIümle sonuçlanan hastalık. terminal leave terhisten evvel verilen son izin. terminally (z.) ölümcül derecede.

terminate

(f.), (s.) bitirmek, son vermek; sınırlamak, hudut koymak; bitmek, sona gelmek; (s.) sınırlanmış, mahdut; sona eren.

termination

(i.) tahdit, sınır; nihayet, son, bitirme, bitim; sonuç, netice; (gram.) sonek, çekim eki. terminational (s.) sona ait; bitiren; (gram.) soneki olan.

terminative

(s.) bitiren, son veren; kesin, nihai. terminatively (z.) son vererek.

terminator

(i.) sınırlayan veya tahdit eden şey; bitiren şey; (astr.) ay veya gezegenin aydınlık ve karanlık kısımlarını ayıran sınır.

terminism

(i.), (fels.) soyut kavramların gerçek bir varlığı olmadığını ileri süren öğreti.

terminology

(i.) teknik terimler; terminoloji.

terminus

(i.) (çoğ. ni) hudut, sınır, son, nihayet; gaye, maksat; demiryolu başı; demiryolu başının bulunduğu istasyon veya şehir; son durak; sınır işareti; (bh) eski Romalıların sınırlarla ilgili tanrısı. terminus ad quem (Lat.) bitim noktası; (huk.) bitim günü. terminus a quo (Lat.) başlangıç noktası; (huk.) başlangıç günü.

termite

(i.) beyaz karınca, kanatlı karınca, divik.

termor

(i.), (huk.) bir mülkü belirli bir süre şartıyle kullanan kimse.

termsgant

(s.), (i.) yaygaracı ve şirret (kadın), cadaloz (kadın). termagancy (i.) şirretlik.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL