NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

tab ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: tab
Bulunan Sonuç: 28

tab

i., f. brit, askı, elbisede bağlanacak uç; klapa; kayış, şerit, kaytan; kundura bağı ucundaki madeni parça; etiket, yafta; ufak çıkıntı; hav. kanatçık panjuru; kdili hesap; f işaret etmek ear tabs şapka kulaklıkları keep tab, keep tabs on takip etmek, kon trol etmek; hesap tutmak pick up the tab kdili parayı çekmek, ödemek.

tabard

i. geniş kollu veya kolsuz kısa palto; eskiden şövalyelerin zırh üzerine giydikleri armalı cüppe.

tabaret

i. satenden çizgileri olan mobilyalık ipekli bir kumaş.

tabascosauce

tic. mark. Arnavut biberi çok bir çeşit salça.

tabby

i., s., f. sokak kedisi, ev kedisi, tekir kedi; k.dili. dedikoducu kocamış kız; bir çeşit tafta; s. benekli, çizgili; tekir; f. ipekli kumaşa benekli veya çizgili şekil vermek.

taber

bak. tabor.

tabernacle

i., f. çadır, hayme; mesken; taşınabilen tapınak; tapmak; den. indirilen direğin Iskaçası; f. barınmak, barındırmak. tabernac'ular s. çadıra benzer. Feast of the Tabernacles kamış bayramı, gül bayramı.

tabes

i., tıb. müzmin hastalıklarda gittikçe zayıflama; frenginin son safhasında vücut hareketlerindeki intizamsızlık tabes dorsalis omuriliğin zayıflaması. tabetic bu hastalığa ilişkin

tabescent

s. solan eriyip zayıflayan.

tablature

i., güz. san. resim; müz. tablatura; anat. kafatası kemik tabakalarından biri.

table

i., f. masa; sofra, sofraya konan yemek; sofraya oturanların hepsi; düz tepe; özet, hulâsa; tablo, cetvel, çizelge; tablet, yazılı taş; f. masaya koymak; tehir etmek; nad listeye geçirmek; ing (tasarıyı) müzakereye sunmak. table linen sofra örtüsü ile peçete takımı. table talk sofra sohbeti. table tennis masa tenisi, pingpong. table wine yemekte içilen şarap. table of contents içindekiler (kitapta). table of errors yanlış doğru cetveli .at table sofrada. clear the table sofrayı toplamak. lay (veya) set the table sofrayı kurmak. lay on the table masaya koymak; (tasarıyı) tehir etmek. turn the tables on one durumu aleyhine çevirmek. under the table gizli; küfelik.

tableau

i. ((çoğ.) s, leaux) resim. tableau vivant tablo, canlı tablo.

tablecloth

i. sofra bezi, sofra örtüsü.

tabledhote

Fr. tabldot.

tableland

i. plato, yayla.

tablespoon

i. servis kaşığı; yemek kaşığı, çorba kaşığı; yarım (ounce'lık) miktar

tablet

i. yazı kâğıdı destesi, bloknot; tablet, levha, kitabe, yazıt; yassı hap, tablet, komprime, sıkıt; parça, kalıp.

tableware

i. sofra takımı (çatal, bıçak, kaşık) .

tablewater

i., (İng.) maden suyu.

tabloid

i., s. ufak resimli gazete: b.h. yassı hap, tablet; s. sıkıştırılmış; az ve öz; duygusal.

taboo,tabu

i., s., f. tabu olan şey; s. tabu, yasak, dokunulmaz, memnu; f. yasaketmek.

tabor , taber, tabour

i., f. dümbelek; zilli tef; f. dümbelek çalmak .

taboret , tabouret

i. ufak dümbelek; arkasız iskemle, tabure; elişi için kasnak.

taborine , tabourine

i. dümbelek.

tabu

bak. taboo.

tabular

s. masa şeklindeki, masa gibi düz; cetvel şeklindeki; cetvele göre hesap olunmuş. tabularly z. masa şeklinde.

tabularasa

Lat. üzerine hiç yazı yazılmamış levha; yeni doğan çocuğun hiç bir eser taşımayan beyni.

tabulate

f., s. cetvel haline koymak; s. üstü düz; tabaka halindeki. tabula'tion i. cetvel haline koyma. tabulator i. cetvel haline koyan kimse veya alet: cetvelleyici, tabulatör.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL