NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

star ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: star
Bulunan Sonuç: 29

star

i. yıldız; yıldız şekli; yıldız işareti; tiyatro, sin. yıldız; mümtaz şahsiyet, sporda mükemmel oyuncu; talih. star apple meyvası elmaya benzer ve Antiller'de yetişen bir ağaç, bot. Chrysophyllum cainito Star Chamber eskiden İngiltere'de hudutsuz yetki sahibi olan ve 1641'de lağvolunan mahkeme; gizlice ve istediği gibi hareket eden herhangi bir mahkeme. star drift küme halindeki yıldız gruplarının müşterek hareketi. star grass nergis zambağına benzer ufak bir ot, bot. Hypoxis star of David Süleymanın mührü. Star and Bars Amerikan İç Harbinde Güneyli hükümetin bayrağı. Stars and Stripes ABD'nin bayrağı. star sapphire yıldız görüntüsü veren yakut. star shell işaret fişeği, aydınlatma mermisi. StarSpangled Banner ABD'nin bayrağı; ABD'nin milli marşı. have stars in one's eyes gözleri parıldamak. make one see stars k.dili. gözünde şimşekler çaktırmak. north star Kutupyıldızı, kuzey yıldızı, demirkazık. shooting star kayan yıldız, haceri semavi, göktaşı. thank one's lucky stars Allaha şükretmek.

star

f. (-red, -ring) yıldızlarla süslemek; yıldız koyarak işaret etmek; yıldız yapmak; başrolde oynamak; başrolde göstermek.

star

s. ünlü, meşhur, en iyi olan; yıldıza ait; yıldızla işaretli.

starboard

i., s. geminin sancak tarafı, sancak; s. buna ait

starch

i., f. nişasta, ket; kola; resmiyet; (A.B.D.) canlılık, dinçlik; f. kolalamak. starchiness i. sertlik, bol kolalılık; resmiyet. starch'y s. nişastalı; kolalı; resmiyete meyilli, soğuk.

starcrossed

s. bedbaht, şanssız, yıldızı sönük.

stardom

i., sin., tiyatro. yıldızlık.

stare

f., i. gözünü dikip bakmak, uzun uzun bakmak; dik durmak (saç); i. uzun ve küstahca bakış; bakışların bir noktaya takılıp kalması. stare at dik dik bakmak . stare down yüzüne dik dik bakıp şaşırtmak veya utandırmak. stare one in the face önünde olmak; yakında gelmesi kesin olmak (istenilmeyen durum) .

starfish

i. beşparmak, denizyıldızı.

stargaze

f. yıldızlara bakmak, yıldızları tetkik etmek; hayallere dalmak. star gazer i. yıldızlara bakan kimse; dalgın kimse.

stargazer

i. tepegöz, kurbağa (balık), zool. Uranoscopus scaber.

stargazing

i. müneccim gibi yıldızlara bakma; dalgınlık.

stark

s., z. süssüz, sade; bütün bütün, tam; katı, kaskatı kesilmiş (ölü gibi); şiddetli, fırtınalı; suratsız, sert; anadan doğma; z. tamamen. stark naked anadan doğma, çırılçıplak, üryan. stark raving mad çılgın, tam deli.

starless

s. yıldızsız, kapalı.

starlet

i. küçük yıldız;( A.B.D.), k.dili. genç yıldız adayı.

starlight

i. yıldız ışığı.

starling

i. sığırcık kuşu, çekirge kuşu, zool. Sturnus vulgaris.

starling

i. köprü ayağının etrafına kakılan kazıklar.

starred

s. yıldızlarla donanımı; her hangi bir şeyin yıldızı olarak gösterilmiş; yıldız işaretli; burçların etkisinde olan .

starry

s. yıldızlı, yıldız gibi. starryeyed s. hayranlıkla bakan.

start

i. geyik boynuzunun ucu; kuş kuyruğu biçiminde parça.

start

f. başlamak, harekete geçmek, yola çıkmak; harekete geçirmek, başlatmak, yola koymak; kalkmak; ürküp sıçramak; irkilmek, fırlamak; dışarı uğramak; gevşemek, gevşetmek; çatmak; kurmak, tesisetmek; uçurmak (av kuşları). start in başlamak, işe koyulmak start off, start out başlamak, yola koyulmak .start something zorluk çıkarmak. start up çalıştırmak; birden belirmek to. start with ilk iş olarak, başlangıçta. starting point hareket noktası, başlangıç noktası. starting post yarışta başlangıç çizgisini işaret eden direk.

start

i. başlangıç; yola çıkma, kalkış; gelip geçici gayret; sıçrama, irkilme; öncelik; mühlet; evvelden başlama; başlangıçta bir işe verilen kuvvet ve yardım; geminin tahtalarında çatlaklık.

starter

i. başlayan veya başlatan kimse; trende hareket memuru; oto. marş; mak. harekete geçirme tertibatı; yoğurt mayası.

startle

f. ürkmek, sıçramak, irkilmek; ürkütüp sıçratmak; korkutup şaşırtmak.

startling

s. şaşırtıcı, ürkütücü. startlingly z. ürküterek, şaşırtarak.

starvation

i. açlık, ölüm derecesinde açlık; açlıktan ölme. starvationwages geçindirmeyen ücret.

starve

f. açlıktan ölmek veya öldürmek; çok açlık çekmek; yoksulluk çekmek, yokluğundan mustarip olmak; açlık çektirerek istenilen duruma getirmek. be starved for çok özlemek, hasretini çekmek.

starveling

i., s. açlıktan ölüm derecesine gelen çocuk veya hayvan; s. aç, aç kalmış, çok yoksul, perişan; yetersiz.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL