NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
i., f. ses, seda, avaz; ima, anlam, mesaj; gürültü, şamata; ses erimi; f. ses çıkarmak, ses vermek; yüksek sesle ilân etmek; gibi görünmek; çalınmak, ötmek; ses çıkarttırmak, çalmak, öttürmek; açıkça övmek, herkesin içinde methetmek; tıb. ses çıkarttırarak muayene etmek. sound and light açık havada tarihi konulu gösteri. sound barrier ses duvarı. sound effects (tiyatro, radyo) efekt, konuşma seslerinin dışındaki sesler. sound film sesli sinema filmi. sound off colloq. kükremek. sound track sinema filminde ses yolu. sound wave ses dalgası. within sound ses işitilebilecek mesafede. soundless s. sessiz, sedasız.
s., z. sağlam, kusursuz; sıhhatli, salim, esen; emin, emniyetli; doğru, sahih; iyi, tam; mükemmel; derin (uyku); geçerli, kanuni, sağlam; z. derin derin. soundly z. derin derin (uyku); mükemmelen; tamamen. soundness z. sağlamlık, sıhhat; doğruluk, geçerlik.
i. geniş boğaz; solungaç.
f., i. iskandil etmek, derinliğini yoklamak; bir kimsenin fikrini anlamaya çalışmak; tıb. sonda ile muayene etmek; çok derine dalmak; i. mil, sonda.
i., sounding board keman gövdesi gibi sesi aksettirme vasıtası; ses yansıtıcısı; tasarlanan şeyin etkisini ölçmek için denenen kimse.
i. ses veren cihaz; telgraf alıcısı; iskandil; mil, sonda.
i. iskandil etme, derinliğini yoklama, sondaj; çoğ. iskandil edilen suyun derinliği. sounding line iskandil ipi veya teli.
s., f. ses geçirmez, ses vermez; f. ses geçirmez hale koymak.
Alışveriş Sepetiniz