NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s., i., z. yumuşak; mülâyim, tatlı, nazik, uysal, latif; sakin, asude; yufka yürekli; zayıf, ince, narin, dayanıksız; hafif; ask. korumasız; kim. bakterilerle ayrışabilen; İng., leh. nemli, ılık (hava); i. yumuşak şey; yumuşaklık; k.dili. ahmak kimse; z. yavaşça. soft art süreksiz sanat. soft coal adi madenkömürü. soft drink alkolsüz içki, içecek. soft drug alışkanlık kazandırmayan ilâç. soft goods dokuma, mensucat. soft landing yumuşak iniş. soft palate anat. yumuşak damak. soft pedal piyanonun sesini yumuşatmak için kullanılan pedal. soft sell A.B.D., k.dili. baskı yapmadan ikna etme. soft soap arapsabunu, yumuşak sabun; k.dili. yağcılık, dalkavukluk. soft water tatlı su, içinde maden tuzu bulunmayan su. softish s. yumuşakça. softly z. yavaş yavaş; tatlılıkla. softness i. yumuşaklık. softy i. aşırı duygusal kimse; hanım evlâdı.
s. az pişmiş, rafadan (yumurta).
s. yumuşak kabuklu (yengeç, kaplumbağa); ılımlı.
f., k.dili. yağlamak, ayartmak.
s. tatlı dilli.
s. tatlı sesli (çalgı).
s. tatlı sesli.
i., T. softa.
i. bir çeşit beysbol; bu oyunda kullanılan top.
f. yumuşatmak, mülâyimleştirmek, gevşetmek; teskin etmek, yatıştırmak; yumuşamak, mülâyimleşmek; yatışmak. softening of the brain tıb. beyin zarının yumuşaması, colloq. beyin sulanması.
s. yumuşak kalpli, yufka yürekli, merhametli.
i. kompütöre verilen plan, program ve belletmeler.
i. çam; tahtası yumuşak olan ağaç.
Alışveriş Sepetiniz