NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s., z., f. yavaş, ağır, bati; ağır yürür, yavaş gider; geri kalmış; güç anlayan; can sıkıcı, bıktırıcı; hızlı koşmaya elverişli olmayan (koşu yolu); z. yavaş yavaş, ağır ağır; f., (sık sık up veya down ile) hızını eksiltmek, yavaşlatmak; ağırlaşmak, yavaşlamak, gecikmek. slow match ağır yanar fitil. slow motion yavaşlatılmış hareket. slow oven ağır ateşi yanan fırın. slowly z. yavaş yavaş, ağır ağır. slowness i. yavaşlık.
i. yavaşlama (bilhassa işçi işveren münasebetlerinde işi mahsustan yavaşlatma).
i., k.dili. işi ağırdan alan kimse.
s. güç anlayan.
i. köryılan.
Alışveriş Sepetiniz