NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f)., (bak). shall; a) gereklilik. You should visit your sick friend. Hasta arkadaşını ziyaret etmen gerekir b) şarta baglılık: If he should come.. Eğer gelirse c) şaşkınlık. : Who should drop in but.. Kim geldi bil bakalım...başka kim olabilir? d) ümit: I should be back by noon. Öğlene kadar dönebileceğimi ümit ederim e) ABD, (k).dili, istihza: (olumlu cümle içinde olumsuz anlam belirtir) He got a heavy fine, but with his money he should worry. Ağır para cezasına çarptırıldı, ama ona vız gelir.
(i)., (f ).omuz; destek olan şey; omuza benzer çıkıntı; kürek eti; dağ yamacı; sırt; (ask). tabya siperinin koltuğu; banket; (f). omuzlamak, omuz vurmak; sırtına almak; sorumluluğu yüklenmek. Shoulder arms ! Silâh omuza ! shoulder belt omuz kayışı, hamail, shoulder blade kürek kemiği. shoulder strap apolet, omuz nişanı. shoulder to shoulder omuz omuza, birlikte, elbirliğiyle.broad shoulders geniş omuzlar; sorumluluğu yüklenme hassası. cry on one's shoulder merhamet dilenmek, sığınmak. put one's shoulder to the wheel büyük gayret sarfetmek, gayret sarfederek yardım etmek. soft shoulders düşük banket. square shoulders kalkık
(kıs). should not.
eski, (bak). should.
Alışveriş Sepetiniz