NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

see ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: see
Bulunan Sonuç: 21

see

i. piskoposluk. Holy See Papalık.

see

f. (saw, seen) görmek; anlamak, farkına varmak; bakmak, dikkat etmek; görüşmek, kabul etmek; tecrübesi olmak, tecrübe ile öğrenmek; geçirmek. see about icabına bakmak, bir yolunu bulmaya çalışmak. see a thing through bir işi başarmak, tuttuğunu koparmak. see daylight güç bir durumdan kurtulmayı sağlayacak ilk çareyi görmek. see double şeşi beş görmek, biri iki görmek. see eye to eye aynı fikirde olmak, her hususta anlaşmak. see into nüfuz etmek, kavramak. see in the New Year yeni yılı karşılamak. see life tecrübelerle hayatı anlamak. see one off geçirmek, yolcu etmek, uğurlamak. see one out birini kapıya kadar geçirmek. see one's way çaresini bulmak. see one through birine sıkıntısını atlatana kadar yardım etmek. see red çok öfkelenmek, gözünü kan bürümek. see service hizmet görmek. see something out bir şeyi sonuna getirmek, bitirmek. see stars başına vurulma sonucunda gözünün önünde yıldızlar uçuşmak. see the doctor doktora görünmek. see the light bir şeyin aslını anlamak. see through one bir kimsenin zihninden geçenleri keşfetmek. see to it icabına bakmak. See ya! (argo) Baybay ! See you later şimdilik Allah'a ısmarladık. Görüşürüz. As far as I can see. Bana kalırsa. It has seen better days Artık eskidi. Let me see. Bakayım. Dur bakalım. Düşüneyim. This much food will see us through this journey. Bu kadar yemek bu seyahati çıkarır. You see... yani, işte; Gördün mü?

seed

i., s., f. tohum; çekirdek; asıl, kaynak, mebde, menşe; zürriyet, evlât; meni; ersuyu, sperma; istiridye tarlasına yerleştirilmeye elverişli istiridye yavruları; s. tohumluk; f. tohum ekmek; tohumu veya çekirdeği çıkarmak; tohum vermek, tohumunu dökmekseed cake susamlı veya çöreotlu çörek. seed corn tohumluk mısır. seed leaf tohumdan ilk çıkan yaprak. seed oyster istiridye yavrusu. seed pearl ufak inci. seed plot bahçede tohumluk tarh, fidelik. seed vessel tohum kapçığı. yellow seed yaban teresi, horozcuk, bot. Lepidium campestre. go to seed tohuma kaçmak; kuvvetten düşmek, zayıflayıp bunamak. raise up seed zürriyet hâsıl etmek. seed down çimen tohumu ekmek.

seedbed

i. fidelik.

seedless

s. çekirdeksiz.

seedling

i. fide.

seedsman

i. (çoğ. -men) tohumcu, tohum satıcısı.

seedtime

i. ekin vakti.

seedy

s. içine tohum katılmış; tohuma kaçmış; kılıksız; keyifsiz. seedily z. tohuma kaçmış bir şekilde. seediness i. tohuma kaçma

seeing that

mademki, madem.

seek

f. (ought) aramak, araştırmak; çabalamak. seek out arayıp bulmak.

seeker

i. arayan kimse; sonda.

seem

f. görünmek, gözükmek; gibi gelmek. I can,t seem to solve this problem. Bu meseleyi çözebileceğimi zannetmiyorum. I seem to hear. işitir gibi oluyorum. it seems as if veya as though sanki, galiba, imiş gibi. it seems best. en iyisi. It seems that he is well. iyi gibi görünüyor. It would seem. gibi görünüyor.

seeming

s., i. görünüşte; i. dış görünüş, aldatıcı görünüş. seemingly z. görünüşte, zahiren, guya.

seemly

s., z. yakışık alır, munasip uygun; z. yakışık alır bir surette. seemliness i. uygunluk, munasip oluş, yakışık alma.

seen

f., bak see.

seep

f., i. sızmak; i. sızıntı yeri, kaynak. seep'age i. sızıntı.

seer

i. gören kimse; gaipten haber veren kimse, peygamber, kahin.

seersucker

i. gofre kumaş, çizgili ve üstü pürtüklü ince dokuma.

seesaw

i., s., f. tahterevalli; ileri geri hareket; iniş çıkış; s. aşağı yukarı (hareket); f. aşağı yukarı sallanmak, çöğünmek.

seethe

f. haşlamak kaynatmak; sıvıya batırmak; hırslanmak. a seeth'ing crowd karınca gibi kaynaşan bir kalabalık.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL