NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s. kederli, üzgün, mahzun, gamlı; hazin, acınacak, esef edilecek; keder verici, kasvetli; bedbaht; hayırsız, yetersiz; çok kötü. sad sack A.B.D., (argo) miskin. sadly z. kederle, hüzünle. sadness i. keder, hüzün, üzüntü.
f. kederlendirmek, keyfini kaçırmak, neşesini kaçırmak; kederlenmek, neşesi kaçmak.
i., f. eyer, semer; sele, bisiklette oturacak yer; sırtın alt kısmındaki et (koyun); coğr. bel, semer, boyun; semere benzer şey; f. semer vurmak, eyerlemek; yüklemek. saddle a person with a task birine zor bir iş yüklemek. saddle horse binek atı . saddle soap semer gibi deri eşyayı temizlemek ve korumak için kullanılan sabun.
i. sırtı çukur olan herhangi bir şey; sırtında semere benzer çizgileri olan kuş veya kelebek.
i. hurç, heybe.
i. eyer kaşı.
i. haşa, eyer altına konan keçe.
i. saraç.
i. saraçlık; saraciye; saraçhane.
i. eyer kaltağı.
i. (eski) Musevilikte ahret ve ölümsüzlüğü yadsıyıp özdekçiliğe yönelen kimse, Saduki Saddu cean s. Sadukilere ait.
i. Hintli fakir.
i. (çoğ. sedilia) kilisede papazlara mahsus iskemle.
i. iki ucu sivri ve sap çıkarılabilen eski bir çeşit ütü.
i. sadizm. sadist i. sadist kimse. sadistic s. sadist.
z. sadistçe.
Alışveriş Sepetiniz