NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

rest ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: rest
Bulunan Sonuç: 19

rest

i., the (ile) kalan miktar, kalanlar, geri kalan kısım. all the rest kalanların hepsi. as for the rest kalanına gelince.

rest

f. dinlenmek, nefes almak: rahat etmek, istirahat etmek; yatmak, oturmak; uyumak; ölmek; dayanmak, dayalı olmak; huk. bir davada taraflardan birinin davaya ait butün delilleri anlattığını bildirmek; güvenmek, itimat etmek; kalmak; dinlendirmek, rahat ettirmek; dayamak, yaslamak; koymak. His eyes rested on it Gözleri ona dikildi. rest'ingplace i. konak yeri; mezar.

rest

i. rahat, istirahat, dinlenme, yatma; oturma; sükun, hareketsizlik; uyku; asayiş, ruh sukunu; durak, dinlenme yeri; ölum; müz. fasıla, durak işareti, es; dayanak, dayanacak şey, mesnet .rest cure, rest treatment tıb. dinlenme usulü ile tedavi. rest day dinlenme günü (özellikle pazar günü). rest room tuvalet at rest hareketsiz; rahatta; olmuş. go to rest dinlenmek, yatmak lay to rest gömmek, defnetmek. whole rest müz. dörtlük es.

restaurant

i. lokanta.

restaurateur

i. lokantacı.

restful

s. rahat verici, dinlendirici; rahat, sakin. restfully z. rahat rahat, sükunetle. restfulness i. rahat, sükün.

restharrow

i. kayışkıran, saban kıran, bot. Ononis hircina.

resthouse

i. dinlenme evi, konak yeri.

restitutioinintegrum

Lat., huk. eski halin iadesi, eski hale getirme.

restitution

i. bir şeyi sahibine iade etme; zararı ödeme; onarma.

restive

s. inatcı; sabırsızlanan, rahat durmaz. restively z. sabırsızlanarak. restiveness i. sabırsızlık.

restless

s. hiç durmayan, dinmeyen, hiç rahat durmaz: uyuyamaz, uykusuz: rahatsız: vesvessli: değişiklik isteyen, hareketsiz kalamayan. restlessly z. rahat durmadan. restlessness i. hareketsiz kalamama.

restoration

i. onarma ve düzeltme; restore etme; yenileme, eski haline getirme, eski mevkiini iade etme: iyileşme; bir şeyi sahibine iade etme: bir şeyin asıl şeklini gösteren model. the Restoration İngiltere'de Restorasyon devri: 18. Lui devrinde Borbonların tekrar iktidarı ele geçirmeleri

restorative

s., i. onaran ve düzelten, iyi hale koyan; i. ayıltıcı ilaç.

restore

f. iade etmek; geri vermek; eski haline koymak, onarmak, restore etmek, yenilemek: iyileştirmek, sıhhatini iade etmek, sağaltmak; eski mevkiini iade etmek; bozulmuş yerini onarmak (resim); zararı ödemek. restorable s. yeniden sağlanabilir; onarılabilir; iade edilir.

restrain

f. tutmak, geri tutmak, zaptetmek, yasaklamak, sımrlamak. restrainable s. zaptedilebilir.

restraint

i. menetme: tahdit, sınırlılık; tutukluluk: kendini tutma; sıkılma çekinme. restraint of trade ticareti kısıtlama veya narh koyma.

restrict

f. kısltlamak, bağlamak, sınırlamak; elini bağlamak: tahdit etmek, hasretmek. restrictive s. kısıtlayıcı, bağlayıcı, sınırlayıcı.

restriction

i. sınırlayan kural, şart, hudut sınırlama, kısıtlama, tahdit.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL