reg ne demek Türkçe anlamı

(kıs.) regent, region, register, regular.

(f.) tekrar ele geçirmek, yeniden kazanmak; tekrar vâsıl olmak.

(s.) krala ait, krala yakışır, şahane; muhteşem, mükellef. regally (z.) kral gibi, şahane olarak.

(f.), (i.) mükellef ziyafetle ağırlamak, muhteşem ziyafet çekmek; canlandırmak, dinlendirmek; hoş vakit geçirtmek, eğlendirmek; ziyafette bulunmak; (i.) mükellef ziyafet; nefis yemek. regalement (i.) ziyafet, eğlence.

(i.) kral tacı ve süsü; bir rütbe veya teşkilâta mahsus alâmet veya remiz; gösterişli kıyafet.

(i.) kralllk, hükümdarlık, saltanat; kral hükümdarlığı veya üIkesi.

(f.) dikkatle bakmak, dikkat etmek; itibar etmek, saymak; hürmet etmek, riayet etmek; addetmek, kabul etmek; dinlemek, dikkatli bakmak, dikkat etmek. as regards hakkında, hususunda.

(i.) bakış, nazar; hürmet, saygı, riayet; itibar, sayma; mulâhaza, fikir. Give my regards. Selâm söyleyin. in regard to, with regard to nazaran, e gelince, hususunda. out of regard to hatırı için, e riayeten. without regard to bakmadan, ehemmiyet vermeden.

(s.) düşünüp hatırlayan, iltifat eden.

edat hakkında, hususunda.

(s.) bakmayarak, ehemmiyet vermeden, önemsemeden. regardless of ne olursa olsun. regardlessly (z.) ehemmiyet vermeyerek, dikkatsizce.

(i.), (İt.) sandal veya yelkenli gemi yarışı veya yarışları.

(i.) hükümdarlık, krallık, saltanat; vekillik, kral naipliği; vekiller heyeti; vekillik müddeti.

(s.), (f.) ahlak ve hareketleri ıslah olmuş; yeniden doğmuş; (f.) yeniden teşkil etmek, tamamen ıslah etmek; yeni hayata kavuşturmak; hidayete erdirmek, ihya etmek; tamir ve ıslah etmek, yenilemek; manen yeniden doğmak; düzelmek, iyileşmek. regenera'tion (i.) yeniden teşekkül, yeniden doğma, hidayete erme. regenerative (s.) ıslah edici, taze hayat verici.

(i.) yeniden ihya eden kimse veya şey; kullanılmış gazın ısısından faydalanarak bazı ocaklarda içeriye verilen hava veya gazı ısıtmaya yarayan aygıt.

(s.), (i.) vekillik eden; (i.) saltanat vekili; kral naibi; bazı üniversitelerde idare heyeti üyesi. regentship (i.) vekillik sıfatı.

(i.) hükümdarını kasten öIdüren kimse, hükümdar katili veya katli. regici'dal (s.) hükümdar katli nev'inden.

(i.), (Fr.) inhisar, tekel, inhisar idaresi; reji.

(i.), (Fr.) rejim, idare, usul, sistem, nizam.

(i.) idare; (tıb.) perhiz, rejim; (gram.) bir kelimenin kendisiyle ilgili başka bir kelimeyi biçimsel yönden etkilemesi.

(i.), (f.) alay; (f.) alay teşkil etmek; tasnif etmek; sistematik şekle koymak.

(s.) alaya ait. regimentals (i.), (çoğ.) askeri üniforma.

(i.) hepsini aynı şekle koyma; tasnif etme, sistematik şekle koyma; murakabeye tabi kılma.

(i.) diyar; üIke, memleket; mıntıka, bölge, havali, etraf; hava veya deniz tabakası; (anat.) bedenin belirli bir kısmı, nahiye.

(s.) bölgesel, mıntıkaya ait veya mahsus. regionally (z.) bölgeye göre, mıntıka mıntıka.

(i.) her teşekkülün kendi kendini idare etmesi; eyaletlere bölme taraftarlığı.

(f.) kaydetmek, deftere geçirmek, tescil etmek; göstermek (hareket derecesi); basılmış sayfaları veya renkleri birbirine uydurmak; taahhütlü olarak göndermek; kaydolunmak, ismini sicile geçirmek; birbirine uygun gelmek; (k.dili) tesir etmek, sezilmek, anlaşılmak (söz, mana).

(i.) defter, kütük, resmi kayıtlar defteri; sicil; kayıt, sicile geçirme; sesin veya çalgının yükseldiği derece; (müz.) kalın ve ince olmak üzere ses perdelerinden biri; odayı ısıtma veya soğutmada kullanılan alet, regülator; kaydeden alet. register of births doğum kütüğü. register office sicil dairesi.

(s.) kaydedilmiş, kayıtlı, müseccel. registered letter taahhütlü mektup. registered nurse ABD kayıtlı hemşire. registered tonnage ton olarak bir geminin yük veya yolcu taşıma istiabı, safi tonaj.

(i.) (üniversitede) kayıt memuru, sicil memuru, sicil kâtibi.

(i.) kayıt, tescil.

(i.) kayıt, tescil; defterhane, sicil dairesi.

(İng.) krallık tarafından tesis olunan kürsüye tayin olunan profesör.

(s.) saltanata veya krala ait. regnal day kralın tahta çıkmasının yıldönümü.

(s.) saltanat süren, hükmeden, tahtta olan; iktidarda olan.

(f.) istifrağ etmek, kusmak, geri çıkarmak.

(f.) pazarda veya panayırda tekrar kâr ile satmak için satın almak; böyle satın alınan şeyleri satmak. regrater (i.) ara komisyoncusu; pazarcı, kabzımal.

(i.) geri dönme, geri çekilme, ricat.

(f.) geri çekilmek, ricat etmek. regression (i.) ricat, geri çekilme. regressive (s.) geriye doğru, gerileyen.

(f.), (i.) teessüf etmek, müteessif olmak, kederlenmek; pişman olmak, hasretini çekmek; (i.) esef, keder; pişmanlık; (eks.) (çoğ.) itizar, esef. send one's regrets davete gidemiyeceğini bildiren mesaj yollamak. regretful (s.) esef ve kederle dolu, kederli. regretfully (z.) esefle, acınarak, teessüfle. regrettable (s.) esefe lâyık.

(s.), (i.) muntazam, nizamlı; kurallı, usule uygun, kaideye muvafık; (mat.) kenar ve açıları birbirine eşit; (bot.) muntazam; (ask.) nizami (asker); (i.) Katolik manastır sistemine mensup rahip, Katolik papazı; nizami asker; ABD siyasi partiye sadık olan üye. regular'ity (i.) intizam, nizam. reg'ularly (z.) muntazaman, düzenli olarak.

(f.) intizama koymak, düzenlemek, usulüne uydurmak. regulariza'tion (i.) tanzim etme.

(f.) nizama sokmak, tanzim etmek,düzenlemek, yoluna koymak, uydurmak; ayar etmek. regula'tion (i.) nizam, tanzim, düzen; kanun, talimat, astüzük; (çoğ.) tüzük, yönetmelik. regulative (s.) tanzim edici. regulator (i.) düzenleyici şey veya kimse; saat rakkası; (fiz.) düzengeç, ayarlayıcı alet; regülatör.

(i.) Arslankalbi yıldızı.

(i.) (çoğ. reguli) yan tasfiye edilmiş maden.

(f.) kusturmak, geri çıkarttırmak; istifrağ etmek. regurgita'tion (i.) kusturma.