NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

red ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: red
Bulunan Sonuç: 51

red

(s.) (der, dest) (i.) kırmızı, kızıl, al; komünist olan; (i.) kırmızı renk, kırmızı boya; kırmızı giyimli kimse; kırmızı renkli şey; (gen.) (bh) anarşist; komunist. red admiral kırmızı renkli güzel bir kelebek. Red Army Sovyetler Birliği ordusu. red bandfish flandrabalığı, (zool.) Cepola rubescens. red blindness kırmızı renk körlüğü. red cedar bir cins kırmızı ardıç. red cent ABD peni; az para. Red China (k.dili) Kızıl Çin. red corpuscle alyuvar. Red Crescent Kızılay. red cross İngiliz bayrağındaki kırmızı haç; (bh) Kızılhaç. red deer kırmızı bir geyik, (zool.) Cervus elaphus. red drum deniz güzeli; (zool.) Sciaenops ocellata. Red Ensign Kanada bayrağı. red fir odunu kırmızı bir cins çam, (bot.) Abies magnifica. red fire kırmızı ışık vererek yanan madde. red flag kızıl bayrak; isyan bayrağı; tehlike işareti. red gum bir çeşit dişeti iltihabı. red hat Katolik kardinal şapkası. red heat tav. red herring ilgiyi tehlikeli bir konudan başka yöne çekmek için öne sürülen mevzu. red lead sülüğen. redletter day büyük yortu günü; bir insanın hayatındaki en mühim gün. red light (trafikte) kırmızı ışık. redlight district fahişeler mahallesi. red man kızılderili. red osier sürgünleri sepet yapımında kullanılan bir söğüt, (bot.) Salix purpurea red pepper kırmızı biber. Red Sea Kızıldeniz. red shift (astr.) uzaklaşan bir cisim tayfının hrmızıya dönüşmesi. red tape kırtasiyecilik. in the red zarar etmiş, zimmet tarafında kırmızı rakamları olan. not worth a red cent beş para etmez, değersiz; hiç meteliği yok. see red son derece öfkelenmek, gözlerini kan bürümek, adam öIdürecek kadar kızmak. redness (i.) kırmızılık.

redact

(f.) yazı haline koymak; tashih edip basılmak için hazırlamak. redaction (i.) düzeltilmiş ve düzenlenmiş nüsha; yeni bası. redactor (i.) bir metni değiştiren kimse.

redan

(i.) dış açı teşkil eden iki istihkam siperi.

redbaiting

(i.) ispatsız olarak komünistlikle suçlama.

redblooded

(s.) mert, erkekçe.

redbreast

(i.) kızılgerdan, nar bülbülü; kızıl göğüslü kuş.

redbud

(i.) erguvan, boynuz ağacı, (bot.) Cercis siliquastrum.

redbug

(bak.) chigoe.

redcap

(i.), ABD kırmızı kasketli bagaj hamalı.

redcoat

(i.) eski İngiliz askeri.

redd

(f.), (leh.), up ile düzenlemek; boşaltmak; arabuluculuk yapmak.

redden

(f.) kırmızılaştırmak, kırmızılaşmak.

reddish

(s.) kırmızımsı, kırmızımtırak. reddishness (i.) kırmızımsılık.

reddle

(i.) koyunları işaretlemek için kırmızı boya.

rede

(f.), (i.), eski, (leh.) öğüt vermek, nasihat etmek; izah etmek, anlatmak; (i.) öğüt, nasihat; plan, tertip; masal, hikaye; tefsir.

redeem

(f.) bedelini verip geri almak, rehinden kurtarmak; fidye vererek kurtarmak; borçtan kurtarmak; vaadini yerine getirmek; kefaret etmek. one redeeming feature bir iyi tarafı. redeemable (s.) paraya çevrilir (senet); fidye vererek kurtulması mümkün, bedeli verilip geri alınır; ıslah olunur. redeemer (i.) kurtarıcı kimse.

redemption

(i.) kurtarma, kurtarılma, halas; rehinden kurtarma; kefaret; paraya çevrilme. beyond redemption, past redemption kurtarılamaz. redemptive (s.) kurtarıcı, kurtaran.

redeye

(i.), ABD, (k.dili), (dy) kırmızı ışık; ABD, argo kalitesiz viski; Kanada, argo birayla domates suyu karışımı.

redhanded

(s.) suçüstü.

redhead

(i.) kızıl saçlı kimse; ABD kırmızı başlı bir cins ördek. redheaded woodpecker kırmızı başlı ağaçkakan.

redhot

(s.) tavlı; ateşten kıpkırmızı kesilmiş; yepyeni (haber); kızgın, heyecanlı; müfrit.

redingote

(i.) redingot.

redintegrate

(f.) yeniden iyi hale koymak, yenilemek. redintegra'tion (i.) yenileme; (fels.) tümceleme.

redirect

(f.) yeniden salık vermek; (mektuba) düzeltilmiş adresi yazıp yollamak.

rediscount

(i.), (f.) reeskont; (f.) reeskont etmek.

redistrict

(f.) seçim bölgelerini yeniden sınırlandırmak.

redivivus

(s.) canlandırılmış, hayat verilmiş.

redneck

(i.), ABD Güneyde zenci aleyhtarı olan fakir ve cahil çiftçi.

redolent

(s.), (gen.) of veya with ile güzel kokulu; keskin koku yayan; hatırlatıcı. redolence, redolency (i.) güzel koku, keskin koku. redolently (z.) güzel kokulu.

redouble

(f.) iki misline çıkarmak; tekrarlamak; yansılamak; iki misli olmak; tekrarlanmak aksetmek. redouble one's efforts daha fazla gayret sarfetmek.

redoubt

(i.) tabya, palanka.

redoubtable

(s.) korkunç, heybetli; (gen.) alay yiğit, cesur; hürmete lâyık.

redoubted

(s.) korkunç korkulur; hürmet edilen belli şöhretli.

redound

(f.), (i.) neticelenmek; gerektirmek, vesile olmak; (i.) netice.

redpoll

(i.) (kızıl başlı) ispinoz kuşu, (zool.) Acanthis.

redraft

(i.), (f.) ikinci müsvedde; (tic.) protesto edilen bir senedin masraflarla beraber ikinci şekli; (f.) ikinci müsveddeyi yazmak.

redress

(f.), (i.) doğrultmak, tashih etmek, düzeltmek; hakkını yerine getirmek; tamir etmek; (i.) kusuru tashih etme; tamir, ıslah. redressal (i.) kusuru tashih, ıslah. redressable (s.) ıslah olunur.

redskin

(i.) kızılderili.

redstart

(i.) kızılkuyruk, (zool.) Phoe nicurus phoenicurus; Amerika'ya mahsus bir çeşit sinekyutan kuşu, (zool.) Setophaga ruticella.

reduce

(f.) azaltmak, indirmek, kırmak, küçültmek; şiddetini azaltmak; (tıb.) organları normal yerine getirmek; tertip etmek, tanzim etmek; tahvil etmek, çevirmek; getirmek, bir hale sokmak; (İskoç.), (huk) kanuni şekilde iptal etmek; (kim.) redüklemek; (foto.) zayıflatmak; fethetmek; perhiz yolu ile zayıflamak. reducible (s.) indirilir, azaltılır.

reductioadabsurdum

(Lat.) bir şeyin mantıksızlığını ispat; aksinin yalan olduğunu ispat suretiyle bir fikrin doğruluğunu gösterme.

reduction

(i.) azaltma, eksiltme, küçültme; azaltılmış şey; (tıb.) organı normal yerine getirme; perhizle zayıflama.

redundance

(i.) fazlalık; ağdalı ifade; fazla şey; (İng.) işten çıkarılma; işsizlik oranı.

redundancy

(i.) fazlalık; ağdalı ifade; bir metin içindeki tekrar oranı.

redundant

(s.) gerekenden fazla olan; fazla sözle ifade edilmiş, ağdalı; (İng.) işinden çıkarılan. redundantly (z.) gerekenden fazla olarak; ağdalı olarak.

reduplicate

(f.), (s.) tekrarlamak; iki kat etmek; (gram.) kip teşkili için bir harf veya heceyi tekrarlamak; (s.) tekrarlanmış, iki kat, iki misli, katmerli.

reduplication

(i.) iki kat etme veya olma, iki misline çıkarma veya çıkma, tekerrür; (gram.) bir hece veya harfi tekrarlama.

redware

(i.) bir çeşit yosun, (bot.) Laminaria digitata.

redwing

(i.) pas rengi ardıçkuşu; Amerika'ya mahsus kırmızı kanatlı bir çeşit karatavuk.

redwood

(i.) kırmızı kereste veren bir çeşit ağaç; Kaliforniya'ya mahsus ve dünyanın en yüksek ağacı olan bir cins servi ağacı.

redyellow

(i.) portakal rengi.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL