NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

rec ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: rec
Bulunan Sonuç: 112

rec.

(kıs.) receipt, record, recorder.

recalcitrate

(f.) inat etmek, karşı gelmek, boyun eğmemek. recalcitrance, recalcitra'tion (i.) inatçılık, serkeşlik. recalcitrant (s.), (i.) inatçı, serkeş (kimse).

recall

(f.), (i.) geri çağırmak; hatırlamak, anımsamak; lağvetmek, feshetmek, geri almak; (i.) geri çağırma; anımsama; geri gelme işareti veya emri; (pol.) bir yöneticinin halkoyu ile azledilmesi.

recant

(f.) sözünü geri almak, vaz geçmek, caymak. recanta'tion (i.) sözünü geri alma, dönme, cayma, vaz geçme.

recap

(f.), (i.) Iastik kaplamak; (i.) kaplanmış lastik.

recap

(f.), (i.), (k.dili) özetlemek; (i.) özet.

recapitulate

(f.) özetlemek. recapitula'tion (i.) özet. recapitulatory (s.) özetleyici.

recapture

(i.), (f.) tekrar zaptetme; (f.) zaptedilmiş şeyi geri almak; hatırlamak.

recast

(f.) yeniden dökmek; yeniden düzenlemek; yeniden hesaplamak. re'cast (i.) yeni şekil, yeni hesap.

recd.

(kıs.) received.

recede

(f.) çekilmek, geri çekilmek; uzaklaşmak; vaz geçmek, sözünden dönmek.

receipt

(i.), (f.) reçete; makbuz, alındı; (çoğ.) hasılât; alma; (f.) makbuz vermek, ödendiğine dair imza koymak.

receivable

(s.), (i.) alınacak, alınması mümkün; tahsil olunacak; (i.) matlup, alacak.

receive

(f.) almak; kabul etmek; haber almak; anlamak, kavramak; taşımak, kaldırmak; uğramak, maruz kalmak. receiving line teşrifatçılar.

receiver

(i.) alan veya kabul eden kimse; tahsildar; (huk.) davalı malları idareyle görevli kimse; çalıntı malı alan kimse; (kim.) distilasyonda toplama kabı; (fiz.) hava boşaltma tulumbasının cam kavanozu; ahize, alıcı, almaç. receivership (i.) davalı malların idaresi.

recency

(i.) yenilik, yeni vuku bulma.

recension

(i.) eski bir eserin çeşitli nüshalarına bakılarak tespit edilen en uygun metin.

recent

(s.) yeni, yeni olmuş, yakında olmuş; (bh), (jeol.) dördüncü zamana ait. recently (z.) geçenlerde, son zamanlarda. recentness (i.) yeni vuku bulma.

recept

(i.), (psik.) birbiriyle ilgili görüntülerin tekrarlanmasıyle zihinde meydana gelen imge.

receptacle

(i.) kap, zarf; depo, havuz; hazne; (bot.) çiçek tablası.

reception

(i.) alma, alınma; kabul, kabul etme; misafir kabulü, kabul merasimi, resepsiyon; radyoda ses alma. reception room bekleme odası.

receptionist

(i.) resepsiyon memuru.

receptive

(s.) alır, kabul eder. receptively (z.) kabul edercesine. receptiveness, receptiv'ity (i.) alma eğilimi; (psik.) alırlık.

receptor

(i.), (anat.) alıcı sinir, reseptör.

recess

(i.) tatil vakti, paydos, teneffüs, ara.

recess

(i.), (f.) girinti, oyuk, (gen.) (çoğ.) gizli yer, iç taraf; (f.) girinti yapmak, oymak; ara vermek.

recession

(i.) geri çekilme; (ikt.) düşüş (fiyat); iktisadi durgunluk.

recessional

(s.), (i.) geri çekilmeye ait; (i.) papaz ve koro heyeti kiliseden çıkarken okunan ilâhi.

recessive

(s.), (i.) geri çekilme eğiliminde olan; (biyol.) dominant olmayan (vasıf), resesif; (i.) diğeri tarafından bastırılan özellik.

recherche

(s.), (Fr.) dikkatle seçilmiş; az bulunur, nadir, çok zarif; yapmacık tavırlı.

recidivism

(i.) sabıkalı kimsenin yeniden suç işleme eğilimi. recidivist (i.) ikinci defa mahkum olmuş kimse, sabıkalı kimse. recidivous (s.) çok sabıkalı.

recipe

(i.) yemek tarifi; reçete, tertip; çare, çözüm, plan.

recipient

(s.), (i.) verilen şeyi alan (kimse), alıcı.

reciprocal

(s.), (i.) karşılıklı, mütekabil, iki taraflı; birbirinin yerine geçen; (gram.) ortak; (i.) karşılıklı şey; (mat.) evrik değer. reciprocal insurance karşılıklı sigorta. reciprocal'ity (i.) karşıtlık. reciprocally (z.) karşıt olarak.

reciprocate

(f.) karşılıklı hareket etmek, karşılığını yapmak, misli ile karşılık vermek; birbirinin yerine geçmek, mütekabil olmak. reciproca'tion (i.) karşılık, tekabül.

reciprocity

(i.) iki devlet arasında yapılan anlaşma, ticari mübadele usulü; karşılıklı münasebet.

recision

(i.) iptal.

recital

(i.) ezberden okuma; ifade, anlatış, beyan; hikaye; resital.

recitation

(i.) ezberden okuma; ezberden okunacak parça; ders anlatma.

recitative

(s.) ezber şeklinde, hikaye söyler gibi.

recitative

(i.), (müz.) konuşur gibi okunan güfte veya makam, reçitatif.

recite

(f.) ezberden okumak; nakletmek, hikâye etmek, ders anlatmak.

reck

(f.), eski ehemmiyet vermek, önemsemek, dikkat göstermek; ehemmiyeti olmak.

reckless

(s.) dünyayı umursamayan; kendini tehlikeye atan; dikkatsiz, kayıtsız, pervasız. recklessly (z.) pervasızca, hiç bir şey düşünmeden. recklessness (i.) pervasızlık, cüretkârlık.

reckon

(i.) saymak, hesap etmek; tutmak, addetmek; sanmak, farzetmek, hükmünde tutmak; hesaba katmak; sayı saymak; hesap görmek; on ile itimat etmek, güvenmek; ABD, (h.dili) tahmin etmek, zannetmek, düşünmek. reckon with le hesap görmek; hesaba katmak.

reckoning

(i.) hesap, sayma; hesap görme, borç ödeme. day of reckoning hesaplaşma günü; kıyamet günü. dead reckoning (den.) parakete hesabı. out in one's reckoning hesabında yanılmış.

reclaim

(f.), (i.) geri istemek veya çağırmak; ziraate elverişli hale koymak; (vahşi hayvanı) ehlileştirmek; (azgın kimseyi) ıslah etmek; iadesini talep etmek; yeniden talep etmek; (i.) geri çağırma. beyond reclaim ıslah olmaz, adam olmaz. reclaim ant (i.), (huk.) şikâyetçi, iddiacı. reclamation (i.) geri isteme, iadesini isteme, itiraz; ıslah; ziraate elverişli hale koyma.

reclame

(i.), (Fr.) toplumun gözünde olmaya çalışma.

recline

(f.) boylu boyuna uzanmak; arkaya dayanmak, uzanmak, yaslanmak.

recluse

(s.), (i.) münzevi, dünya işlerinden kendini çeken; (i.) münzevi kimse, dünyadan çekilmiş kimse.

reclusion

(i.) inziva, münzevilik, dünyadan çekilme. reclusive (s.) inziva kabilinden.

recognition

(i.) tanıma, tanımlama; itiraf, tasdik, kabul.

recognizance

(i.) (huk.) taahhütname; kefalet; tanıma. recognizant (s.) tanıyan, bilen.

recognize

(f.) tanımak, kabul etmek, teslim ve itiraf etmek, itibar etmek; birine söz hakkı vermek; tanımak, bilmek; selâm vermek; takdir etmek. recogniz'able (s.) tanınabilir.

recoil

(f.), (i.) geri çekilmek; irkilmek; seğirdim yapmak, geri tepmek; geri gelmek; (i.) geri tepme, seğirdim, aksiseğirdim, geri çekilme. recoilless (s.) seğirdimsiz (top).

recollect

(f.) yeniden toplamak, yeniden yığmak; kendini toplamak.

recollect

(f.) hatırlamak. recollection (i.) hatıra; hatırlama; hatırlanan şey.

recommend

(f.) emanet etmek, havale etmek, tavsiye etmek, sağlık vermek, beğendirmek; temiz iş kağıdı vermek. recommendable (s.) tavsiye olunur.

recommendation

(i.) tavsiye, övme, tavsiyename, bonservis.

recommendatory

(s.) tavsiye kabilinden.

recommit

(f.) (ted, ting) tekrar tetkik etmek üzere heyete havale etmek. recommitment, recommittal (i.) heyete tekrar havale etme.

recompense

(f.), (i.) karşılığını vermek, mükafatlandırmak; acısını unutturmak, cezasını vermek, Iâyığını vermek; (i.) karşılık, mükafat; ceza.

reconcilable

(s.) barıştırılmaları mümkün, telif edilir, uzlaştırılabilir. reconcilability, reconcilableness (i.) barışma imkanı. reconcilably (z.) uzlaştırıcı surette.

reconcile

(f.) barıştırmak, aralarını bulmak; razı etmek; uzlaştırmak, telif etmek. reconcile the accounts hesapları mutabık kılmak. reconcilement (i.) uzlaşma.

reconciliation

(i.) barışma, uzlaşma; telif; barışıklık, barış.

reconciliatory

(s.) uzlaşma kabilinden.

recondite , recondite

(s.) derin (ilim); muğlak, kapalı, müphem, gizli, belirsiz. reconditely (z.) derin bilgi ile. reconditeness (i.) derinlik, derin mana; muğlaklık.

recondition

(f.) tamir edip yenilemek; Islah etmek.

reconnaissance , reconnoissance

(i.) özellikle savaş zamanında düşman mevzilerini keşif için tetkikat yapma. reconnaissance in force araştırma maksadı ile büyük kuvvetle hücum.

reconnoiter, (ıng.) tre

(f.), (i.) araştırma yapmak, incelemek, tetkikte bulunmak; (i.) araştırma, inceleme, tetkik.

reconsider

(f.) tekrar tetkik etmek, hakkında tekrar düşünmek; kabul edilmiş bir meseleyi yeniden reye koymak. reconsideration (i.) tekrar tetkik.

reconstitute

(f.) yeniden tertip etmek, tekrar kurmak. reconstituted milk içine su karıştırılmış süt tozu.

reconstruct

(f.) tekrar inşa etmek, yeniden yapmak veya tertip etmek; kalıntılarından eski halini anlamak; geçmiş bir olayın ayrıntılarına inerek parça parça incelemek.

reconstruction

(i.) tekrar inşa; yeniden yapılan şey; savaştan sonra kalkınma.

reconvert

(f.) eski haline dönüştürmek.

record

(f.) yazmak kaydetmek; deftere kaydetmek; banda almak, plağa almak; kaydını yapmak; tescil etmek. recording angel insanın emellerini kaydeden melek.

record

(i.), (s.) kayıt, vesika; sicil, defter; (çoğ.) arşiv; tasdikli suret; zabıt varakası, fezleke; gramofon plağı; (huk.) sicil, dosya; rekor; (s.) rekor kıran, rekor yapan, en yüksek, en çok. beat veya break the record rekoru kırmak. court of record sicilleri resmen geçerli sayılan mahkeme. of record sicilde kaydı olan. off the record mahrem, gizli; açıklanmamak şartıyle. on record kaydedilen, kaydı olan. recordbreaking (s.) rekor kıran. record changer otomatik pikap. record player fonograf, pikap. record prices en yüksek fiyatlar.

recorder

(i.) kaydedici kimse; hakim; kayıt aleti; teyp; (müz.) bir çeşit zurna veya flavta, çığırtma. recordership (i.) kaydedicilik.

recording

(i.) plak; bant.

recount

(f.) nakletmek, hikâye etmek.

recount

(f.), (i.) tekrar saymak, yeniden hesap etmek; (i.) yeniden sayma.

recoup

(f.), (i.) telafi etmek; zarar ödemek; (huk.) elde tutmak; (i.) telafi; elde tutma. recoup oneself zarar veya masrafı telafi etmek. recoupment (i.) telafi, tazminat.

recourse

(i.) yardım dileme, müracaat; müracaat edilecek yer veya kimse. have recourse to baş vurmak, müracaat etmek, yardım veya öğüt dilemek. right of recourse (huk.) kefilden parayı alabilme hakkı. without recourse başka taahhüt altına girmeden.

recover

(f.) yeniden döşemek; tekrar kapatmak; döşemesini yenilemek.

recover

(f.) tekrar ele geçirmek, geri almak, bir daha bulmak veya kazanmak; geri getirmek; (huk.) mahkeme marifeti ile ödetmek veya tazmin ettirmek, almak, tahsil etmek; telafi etmek; kurtarmak; işe yaramayacak madenden kıymetli maden çıkarmak; iyileşmek, kendine gelmek. recover damages tazminat almak. recover lost time kaybolan vakti telafi etmek. recover one's voice sesi tekrar tabiileşmek. recoverable (s.) telafi edilir, tekrar kazanılır; tahsili caiz.

recovery

(i.) tekrar ele geçirme; geri alma; iyileşme, kendine gelme; kürek çekerken tabii vaziyete dönme; eskrimde hücumdan sonra savunma vaziyetine geçme.

recreant

(s.), (i.) hain, alçak; korkak, cebin; (i.) ödlek kimse; hain kimse; kaçak; dinini bırakan kimse.

recreata

(f.) yeniden yaratmak, ihya etmek. recrea'tion (i.) yeniden yaratma, ihya; yeniden yaratılmış şey.

recreate

(f.) canlandırmak, dinlendirmek, eğlendirmek, hayat vermek; eğlenmek.

recreation

(i.) eğlence. recreational (z.) eğlence kabilinden.

recrement

(i.) posa, süprüntü; (tıb.) ifraz edilip tekrar vücuda alınan madde.

recriminate

(f.) şikâyete karşı şikayet veya iftiraya karşı iftirada bulunmak. recrimina'tion (i.) karşılıklı şikâyet. recriminative, recriminatory (s.) karşılıklı şikâyet kabilinden.

recrudesce

(f.) nüksetmek (hastalık). recrudescent (s.) tekrar vaki olan, nükseden. recrudescence (i.) nüksetme, yeniden gelme.

recruit

(i.) acemi asker; kura neferi; yeni gelen üye.

recruit

(f.) ordu veya donanma için nefer kaydetmek, acemi asker toplamak; ikmal etmek eksiğini doldurmak; sıhhati iyileşmek, düzelmek. recruitment (i.) acemi asker kaydetme.

rectal

(s.), (anat.) rektuma ait.

rectangle

(i.), (geom.) dikdörtgen. rectan'gular (s.) dik açıları olan, dikdörtgen şeklinde.

rectify

(f.) tashih etmek, düzeltmek, ıslah etmek; tasfiye etmek, taktir etmek; doğru hale koymak; (elek.) dalgalı akımı doğru akıma çevirmek. rectifi'able (s.) tashihi mümkün, düzeltilir. rectification (i.) tashih, ıslah, düzeltme; tasfiye. rectifier (i.), (elek.) doğrultmaç.

rectilineal, rectilinear

(s.) bir istikamette bulunan veya giden; hatları veya kenarları doğru olan; (geom.) doğrulu, doğrusal.

rectitude

(i.) dürüstlük; doğruluk.

recto

(i.) sağ taraftaki sayfa.

rector

(i.) mıntıka papazı, kilise papazı; bir okul veya üniversitenin başkanı, rektör. rectorate, rectorship (i.) papaz veya reisin rütbesi veya görev süresi; rektörlük. rector'ial (s.) reisliğe veya papazlığa ait.

rectory

(i.) mıntıka papazı evi.

rectum

(i.), (anat.) bağırsağın makada bitişik düz parçası, kalınbağırsağın son kısmı, rektum.

rectus

(i.) (çoğ. ti) (anat.) düz kas.

recumbent

(s.) boylu boyunca uzanmış, arkaya dayanmış. recumbency (i.) uzanış, dayanış. recumbently (z.) uzanarak.

recuperate

(f.) sıhhat veya kuvvetini tekrar kazandırmak veya kazanmak; zararını telâfi etmek. recupera'tion (i.) nekahet. recuperative (s.) nekahet kabilinden.

recur

(f.) tekrar olmak, tekrarlamak (olay, hastalık); tekrar hatırlanmak, yeniden bahis konusu olmak. recurrence (i.) tekrar vaki olma, tekerrür etme.

recurrent

(s.) tekrar vuku bulan; (anat.) dönüp aksi yöne giden. recurrent fever (tıb.) tekrar tekrar gelen nöbet.

recurve

(f.) geriye veya aşağı doğru eğmek. recurvate, recurved (s.) aşağı veya dışarıya eğilmiş.

recusant

(s.), (i.) (İng.) (tar.) resmi kiliseye gitmeyi reddeden (kimse); (i.) resmi kilise kanunlarına karşı gelen kimse. recusancy (i.) boyun eğmeme.

recycle

(f.) (kullanılmış maddeleri) yeniden işleyip kullanışlı hale getirmek.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL