rap ne demek Türkçe anlamı

(i.), (f.) (ped, ping) darbe, vuruş; çalma, çalış; argo suçluluk; (f.) vurmak, çalmak, çarpmak beat the rap argo cezadan kurtulmak; beraet etmek. take the rap argo suçu üstüne almak.

(i.) yarım penilik eski İrlanda parası; bir nebze. I don't give a rap. Hiç de umurumda değil.

(s.) yırtıcı; haris, açgözlü, doymak bilmez; zorba. rapaciously (z.) zorbalıkla; açgözlülükle. rapacity, rapaciousness (i.) açgözlülük, zorbalık.

(f.), (i.) tecavüz etmek (kadına); yağma etmek; eski zorla alıp götürmek; (i.) zorla ırza tecavüz; eski zorla alıp götürme.

(i.) kolza, (bot.) Brassica napus. rape cake kolza küspesi. rape oil kolza yağı.

(i.) üzüm posası.

(i.) kolza tohumu; kolza, (bot.) Brassica napus.

(s.), (i.) pek çabuk, hızlı, tez, süratli; çabuk yapılmış; (i.), (gen.) (çoğ.) ivinti yeri.

(s.) süratle ateş eden.

(i.) sürat, hız. rapidly (z.) süratle, hızla.

(i.) dar ve uzun kılıç, (meç.) rapier thrust meçle vuruş; iğneli söz.

(i.) yağmacılık, soygunculuk, çapulculuk.

(i.) (kadına) tecavüz eden adam.

(i.) 17. yüzyılda İrlandalı gerillacı; (nad.) haydut, korsan.

(i.) kuvvetli bir çeşit enfiye, burunotu.

(f.), (i.) dağcılıkta doruktan ip sallandırarak inmek; (i.) iple iniş.

(i.) çalan veya vuran kimse veya şey; kapı tokmağı.

(i.) dostça münasebet, dostça ilişki, ahenk, uyum en rapport (an rapor) (Fr.) birbiriyle anlaşmış, uyum halinde.

(i.), (Fr.) uzlaşma.

(i.) haylaz kimse, çapkın kimse, serseri kimse.

(s.) kendinden geçmiş, vecit halinde; çok dalmış, kendini vermiş.

(s.) yırtıcı.

(i.) kendinden geçme, vecit hali, vecde dalma; aşırı sevinç. rapturous (s.) vecit halinde, kendinden geçmiş. rapturously (z.) kendinden geçerek.