NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

pus ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: pus
Bulunan Sonuç: 16

pus

i., tıb. cerahat, irin.

push

f. itmek, dürtmek; sürmek, sevketmek, yürütmek; sıkıştırmak, tazyik etmek; saldırmak, üzerine hücum etmek, arkasını bırakmamak; tos vurmak, boynuz ile vurmak; k.dili kanunsuz yoldan uyuşturucu madde satmak. push about öteye beriye kakmak; kakışmak. push away itip defetmek. push back geriye itmek, geriye kakmak. push down aşağı sürmek; itip yıkmak. push forward ileri sürmek veye itmek. push in itip içeri sokmak. push off avara etmek. push on devam etmek, ileri sürmek. push out denize açılmak. push through nihayetine kadar götürmek, bitirmek. push up yukarı sürmek. push up daisies argo ge- bermek. push one's way ileri gitmek. pushed for money para sıkıntısında. pushed for time vakti dar.

push

i. itiş, kakış, dürtüş, sürme; hücum; baş sıkılması, ihtiyaç, sıkıntı; basacak yer, düğme; argo ahbaplar takımı, kumpanya. push button elektrik düğmesi. pusher i. iten kimse veya şey; enerjik kimse; uyuşturucu madde satan kimse.

pushball

i. iri bir topu iterek oynanan bir oyun.

pushcart

i. el ile itilerek sürülen araba.

pushing

s. iten; enerjik, girişken; küstah, sataşkan.

pushover

i., argo kolay aldanır kimse, yemlik; kolay iş.

pushpin

i. raptiye.

pushup

i. yüzükoyun yatarak vücudu esnetme hareketi, şınav.

pusillanimous

s. korkak, tabansız, yüreksiz, çekingen.pusillani- mously z. korkakça. pusillanimity, pusil- lanimousness i. korkaklık, alçaklık.

puss

i., k.dili kedi; çocuk veya genç kadın (sevgi belirtisi). puss moth Avrupa'ya mahsus iri bir pervane. a sly puss kurnaz kız.

puss

i., argo yüz, surat.

pussy

(i.) kedi yavrusu, kedicik. Argoda kadın cinsel organı. Pussy willow, ipek gibi püskülleri olan bir söğüt ağacı.

pussyfoot

f., i. kedi gibi sessizce yürümek; kendi fikrini belirtmemek; i. fikrini belirtmeyen kimse.

pustulate

f., s., tıb. sivilceler hâsıl etmek, kabarcık haline girmek; s. sivilce dolu. pustulant i. sivilceler hâsıl eden bir ilaç. pustular s. sivilcelerle dolu, sivilce kabilinden. pustula'tion i. sivilce hâsıl etme, sivilcelenme; sivilce, kabarcık.

pustule

i. sivilce, kabarcık, püstül; bot. kabartı, sivilceye benzer benek. pustulous s. sivilcelerle dolu.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL