NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

proc ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: proc
Bulunan Sonuç: 28

proc

kıs. procedure, proceedings, process.

procaine

i., ecza. prokain.

procambium

i., bot. bitkinin damar ve kambiyum dokularını teşkil eden gelişmemiş filiz kökü.

procedure

i. işlem, muamele; huk. davaya bakma usulu; iş görme usulü. procedural s., huk. dava usulune ait.

proceed

f. ileri gitmek, ilerlemek; yol tutmak, usul takip etmek; (from ile ) çıkmak, meydana gelmek, baş göstermek, türemek; huk. dava etmek, dava açmak.

proceeding

i. muamele; huk. dava muameleleri, yargılama usulleri; çoğ. tutanak; ilerleme, ileri gitme. legal proceedings dava muameleleri. summary proceedings kendi yetkisi dahilinde derhal verilen ceza.

proceeds

i., çoğ. hâsılat, kazanç, gelir.

process

i., s., f. yöntem, metot, yol, usul; süreç, vetire; işlem; ilerleme; huk. belge; celpname, çağırı kağıdı; dava muamelesi; biyol. yumru; s. özel işleme tabi tutulmuş; f. muamelesini yapmak; özel işleme tabi tutmak; huk. tebliğ etmek; dava açmak. chemical process kimyasal işlem. legal process tebligat belgesi. process server mahkeme tebligatını sahibine ileten kimse. in process of construction inşa halinde, yapılmakta. in the process of time zamanla, zaman geçtikçe.

procession

i., f. alay; oluş, meydana çıkma, baş gösterme; f. alay ile yürümek.

processional

s., i. alay çeşidinden; i. dinsel tören esnasında okunan ilâhi.

proclaim

f. ilân etmek; beyan etmek; ilân ederek kanunen yasaklamak; ifşa etmek, açığa vurmak.

proclamation

i. ilân; beyanname, bildiri.

proclitic

s., i. vurgu bakımından sonradan gelen kelimeye bağlı (sözcük).

proclivity

i. eğilim, meyil.

proconsul

i. eski Roma'da konsül vazifesini yapan memur, prokonsül; umumi vali; b.h., paleont. insan ve maymunların atası sayılan miyosen devri primatı. proconsular s. prokonsüle ait. proconsulate, pro- consulship i. prokonsüllük.

procrastinate

f. sürüncemede bırakmak, ağırdan almak, geciktirmek; ertelemek, tehir etmek. procrasti- na'tion i. sürüncemede bırakma; erteleme. procrastinator i. işini tehir eden kimse.

procreate

f. döllemek; hâsıl etmek, doğurmak, yaratmak procreant s. meydana getiren, verimli. procreative s. dölleyici; doğurgan. procrea'tion i. dölleme; doğurma, meydana getirme.

procrustean

s. zulüm ve cebirle yola getiren.

procrustes

i., Yu. mit. boylarını yatağına uydurmak için misafirlerinin kol ve bacaklarını çekip uzatan veya kırıp kısaltan efsanevi dev.

proctor

i., f., huk. bir çeşit dava vekili; üniversitede disiplini sağlayan memur; f. (sınavda, sınıfta) disiplini sağlamak.

procumbent

s., bot. sürüngen (sap); yüzükoyun.

procurable

s. bulunur, tedarik olunur, elde edilir.

procurance

i. tedarik, elde etme.

procuration

i. tedarik, elde etme; huk. vekillik, vekalet; vekâletname; pezevenklik.

procurator

i. eski Roma'da maliye memuru; huk. vekil.

procure

f. tedarik etmek, elde etmek, edinmek, kazanmak; istihsal etmek; ettirmek, yaptırmak; pezevenklik etmek. procurement i. tedarik; istihsal.

procurer

i. tedarik eden kimse; muhabbet tellâlı, pezevenk. procuress i. pezevenk kadın.

procyon

i., astr. Prosyon, Küçük köpek takımyıldızında en büyük yıldız.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL