NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s., f. (-med,- ming) fazla resmi, çok ciddi, usule fazla meraklı; f. çok resmi davranmak, ciddi tavır takınmak. primly z. fazla resmi olarak. primness i. fazla ciddiyet.
Lat. dış görünüşe göre, yüzünden, ilk bakışta. prima facie evidence huk. karşıtı ispatlanıncaya kadar geçerli olan delil.
i. önce gelme, ileri gelme; baş papazlık; papalık.
primadonna; k.dili sinirli ve kibirli kimse.
i. gemiye yükletilen mallara iyi bakılsın diye eskiden gemicilere ve süvariye verilen para; kaptan aidatı.
s. esasi, asli; baş, başlıca.
s., i. asıl, ana, asli, birinci, esasi; başlıca, ileri gelen; ilkel, ilksel, iptidat; i. birinci sırada olan şey; A.B.D. parti adaylarının seçimi. primary coil transformatörde ana sargı. primary school ilkokul. primar'ily z. evvela; aslında.
i. baş piskopos; zool. primat.
f. kullanıma hazırlamak; top veya tüfeğe ağızotu koymak; (boya) astar vurmak; talimat vermek, ne söyleyeceğini öğretmek (şahit); içki içirip sarhoş etmek. prime the pump tulumbanın silindirine su döküp işlemeye hazırlamak; ticareti hızlandırmak için para sarfetmek (devletçe).
i. hayatın olgunluk devri; bir şeyin en mükemmel olduğu devir; başlangıç; seçkin şey; mat. asal sayı; dakika için kullanılan (') işareti. the prime of life hayatın en dinç ve güzel devresi.
s. baş; birinci; ilk; asıl, asli; mat. asal (sayı). prime cost asıl fiyat, maliyet. prime meridian baş meridyen. prime minister başbakan. prime mover ana kuvvet. prime number asal sayı.
i. tüfeğin ağızotu, falya barutu.
i. okuma kitabı; herhangi bir konu hakkında kısa ilk kitap. great primer matb. on sekiz puntoluk harf. long primer matb. on puntoluk harf.
s. ilksel, ilkel.
i. işlemeye hazırlama (tulumba); yemleme, ağızotu, falya barutu; astar boya.
s. ilk defa çocuk doğuran; ilk doğuma ait. primipara i., tıb. ilk defa doğuran kadın, yalnız bir çocuk doğurmuş olan kadın.
s., i. ilk, asli, eski, evvelki; iptidai, ilkel, ilksel; basit, kaba, eski usul; gram. kurala bağlı olmayan, türetilmemiş; i. kurala bağlı olmayıp işitilerek öğrenilen kelime; mat. bir denklemin basit ve esas şekli; ilkel sanata benzer resim yapan ressam veya yaptığı resim; ilkel insan. primitively z. ilkelce. primitiveness i. ilkellik.
i. ilkelcilik. primitivist i. ilkelcilik yanlısı.
i. ilk cet, ata.
i. ilk evlât olma; huk. büyük evlât hakkı.
s., i. başlangıçta mevcut olan, ilk; esasi; biyol. bir fert veya uzvun ilk büyüme devresinde görülen; i. temel ilke.
f. itina ile giyinip makyaj yapmak.
i., s. çuhaçiçeği, bot. Primula veris; s. çuhaçiçeğine ait; çiçekli, çiçeği çok; açık sarı. the primrose path zevk ve sefa yolu.
ana kuvvet, hareketin ilk kaynağı; doğudan batıya doğru yirmi dört saatte dönerek gökcisimlerini taşıyan hayali gök küresi.
Lat. eşleri arasında birinci olan kimse.
Alışveriş Sepetiniz