NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
i. hediye, bahşiş, armağan.
f. takdim etmek, sunmak, arz etmek; tanıştırmak; huzura çıkarmak; göstermek; bir memuriyet için ismini arz etmek; nişan almak (tüfek). present a person with a thing, present a thing to a person birisine bir şey sunmak. present an appearance görünmek; hazır bulunmak. present arms ask. silâhı önde tutarak selâm vaziyetinde durmak. present oneself meydana çıkmak, görünmek. present some difficulty güçlük çıkarmak.
i. şimdiki zaman; şimdiki durum; gram. hal kipi, şimdiki zaman kipi. at present şimdiki halde, şimdiki durumda. for the present şimdilik, şu anda.
s. şimdiki; hazır, mevcut; gram. şimdiki zamanı gösteren. in the present case bu durumda; gram. şimdiki zaman kipinde. the present writer bu yazıyı yazan, imza sahibi. the present worth of şimdiki değeri.
s. şimdiki, günümüzün.
s. takdim olunabilir, sunulabilir; düzgün görünüşlü.
i. sunma, takdim; gösterme; huzura çıkma; verilme, sunulma; tiyatro oyunu; psik. kavrama gücü; tıb. doğumda ceninin duruş şekli. presen- tation copy hediyelik nüsha.
s., psik. akıl ile kavranır; hemen kavrayan veya hisseden.
i. görev veya ödenek alan kimse.
i. önsezi.
s. bir fikir veya kavramı akla getiren.
z. birazdan; şimdi, şimdilik; (eski) veya leh. derhal, hemen.
i. sunma, takdim; göz önüne koyma, sergileme; betimleme, resim; huk. büyük jüri raporu; tic. senet gösterme.
Alışveriş Sepetiniz