NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

pin ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: pin
Bulunan Sonuç: 49

pin

i., f. (-ned, -ning) toplu iğne; askı çivisi; mil; broş, iğne; kuka, lobut; kenetleyici veya bağlayıcı şey; oklava; değersiz şey; çoğ, k.dili bacaklar; müz. telli çalgılarda akort anahtarı; f. toplu iğne ile tutturmak; iliştirmek, tutturmak, tespit etmek; elini kolunu bağlamak, hareket serbestisini sınırlamak; kapmak; A.B.D., (argo) nişanlanmaya söz vermek. pin down mecbur etmek; teferruatmı araştırmak. pin money harçlık; bir erkeğin karısına verdiği cep harçlığı. pin on mesul tutmak, pin one's faith on birisine veya bir şeye çok güvenmek. pin up yere düşmesin diye toplu iğne ile tutturmak. belaying pin den. armadura çeliği. pins and needles karıncalanma, uyuşma. on pins and needles huzursuz, endişeli, diken üstünde.

pina

i., İsp. ananas; ananas şurubu. pina cloth ananas yaprağının liflerinden dokunan ince kumaş.

pinaceous

s., bot. çamgillere ait.

pinafore

i. çocuk önlüğü, göğüslük.

pinaster

i., bot. bir cins fıstık çamı.

pinball

i. bir çeşit kumar otomatı.

pincenez

i., Fr. kıskaç gözlük, kelebek gözlük.

pincers

i., çoğ. kerpeten; zool. kıskaç; ask. kıskaç hareketi.

pinch

f. çimdiklemek, kıstırmak; sıkıştırıp acıtmak, ıstırap vermek, ağrı vermek, acıtmak; açlık veya ıstırap ile zayıflatmak; (argo) çalmak, aşırmak;( argo) tutuklamak, ele geçirmek; den. rüzgâra karşı gitmek; vurmak, sıkmak; cimrilik etmek.

pinch

i. çimdik; tutam; kısma, kısııma; sıkıntı, ihtiyaç, zaruret, darlık; (argo) hırsızlık; (argo) tevkif. a pinch of salt bir tutam tuz. in veya at a pinch ihtiyaç karşısında, icabında. take it with a pinch of salt ihti yatla dinlemek.

pinchbeck

i., s. altın taklidi olarak kullanılan bakır ve çinko alaşımı; taklit şey; s. taklit, adi.

pinchcock

i. lastik boruya sıkıştırılarak sıvının akmasına engel olan kıskaç, pens.

pinchers

i. kıskaç çoğ. kerpeten; zool. kıskaç.

pinchhit

f., (beysbol) sırası olan oyuncu yerine vuruş yapmak; başkasının görevini yapmak. pinchhitter i. acil durumda başkasının görevini yapan kimse.

pincushion

i. iğnedenlik, iğne yastığı.

pine

i. çam, bot. Pinus; çam ağacı; fıstık çamı, bot. Pinus pinea pine barren çamlık kumsal. pine cone çam kozalağı. pine needle çam iğnesi. pine tar çam katranı. Aleppo pine Halep çamı, bot. Pinus halepensis. ground pine bak. ground Scotch pine sarıçam, bot. Pinus sylvestris. stone pine fıstık çamı, bot. Pinus pinea wild pine katran çamı, bot. Pinus rigida.

pine

f.,( away ile) üzülmek, bitkin bir hale gelmek, zayıflamak, bitmek; (for ile) özlemek; hasret çekmek.

pineal

s. kozalaksı. pineal gland anat. beyin epifizi.

pineapple

i. ananas, bot. Ananas comosus.

pinfeather

i. yeni yeni biten kuş tüyü.

ping

i. kurşunun havada çıkardığı ses, buna benzer herhangi bir ses.

pingpong

i. pingpong, masa tenisi.

pinguid

s. yağlı, kaygan.

pinhead

i. topluigne başı; ufak ve önemsiz şey; (argo) aptal kimse.

pinhole

i. iğne ile açılmış delik, ufak delik.

pinion

i., f., zool. kanat; iri kanat tüyü; kanat tüyleri; kanadın kuşun gövdesinden en uzak olan mafsalı; f. kuşun uçmasını engellemek için kanadının ucunu kesmek; bir kimsenin elini kolunu bağlamak; bağlamak.

pinion

i., mak. büyük dişli çarka uyan küçük dişli çark .

pink

i., s. pembe renk; karanfil, bot. Dianthus; en üst derece; İng. tilki avcılarının giydikleri kırmızı ceket; İng. tilki avcısı; k.dili, aşağ. solcu; s. pembe in the pink of condition sıhhatça en iyi durumda. pink tea A.B.D., k.dili kabul günü. pinkish s. pembemsi, pembemtırak. pinkness i. pembelik.

pink

f. bıçaklamak; ufak delikler açmak; kenarını kertikli kesmek; İng. süslemek, tezyin etmek. pinking shears surfle makası.

pinkeye

i., tıb.bulaşıcı.

pinkie , pinky

i., A.B.D., k.dili serçe parmağı.

pinko

i., A.B.D., (argo), aşağ solcu.

pinna

i., bot. bileşik yaprağın bir yapracığı, yapracık; kulak kepçesi; zool. kanat, balık kanadı; pines, zool. Pinna nobilis.

pinnace

i., den. büyük filika .

pinnacle

i., f., mim. bina ve duvar üzerine süs için yapılan sivri tepeli kule; doruk, tepe, zirve; en yüksek nokta veya devir; f. sivri tepeli kule yapmak; en yüksek noktaya ulaştırmak.

pinnate , pinnated

s., bot. sapının iki tarafında tüy gibi yaprakları olan, tüysü.

pinnatifid

s., bot. yarıkları orta damara yakın gelen (yaprak).

pinnule

i., bot. bileşik yaprakların tekrar tekrar bölünmesinden meydana gelen yapracık; zool. küçük kanat gibi organ veya kısım.

pinon

i. A.B.D.'de yetişen bodur ve meyvaları yenir çam ağacı, bot. Pinus edulis; fıstık çamı, bot. Pinus pinea.

pinpoint

i., f. iğne ucu; ufakşey; f. kesin olarak yerini belirtmek.

pinprick

i. iğne batması; sinirlendirici ufak şey .

pint

i. yarım litrelik sıvı olçü birimi, bir galonun sekizde biri, A.B.D. 0,473 litre, İng. 0,550 litre .

pintail

i. kılkuyruk, zool. Anas acuta.

pintle

i. mil, eksen; dümenin erkek iğneciği.

pinto

i., A.B.D. benekli ufak cins at; bir cins benekli fasulye.

pinup

s., i. duvara asılabilen; A.B.D., (argo) cazibeli; i. duvara asılan seksi kadın resmi.

pinwheel

i. çarkıfelek; fırıldak.

pinworm

i. küçük bir çeşit bağırsak solucanı, sivrikuyruk, askarit.

piny

s. çamlık; çam kokulu.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL