NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

not ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: not
Bulunan Sonuç: 21

not

(z.) değil, olmayan. not a little epey not at all hiç, asla, katiyen. Not guilty. Suçsuzdur. Not half bad. Çok iyi. Hiç fena değil. not only this yalnız bu değil. Not that it matters. Mühim değil. whether he goes or not gitse de gitmese de.

nota bene

(Lat.) iyice dikkat et.

notable

(s.), (i.) dikkate değer; belli; tanınmış; hatırlanacak, unutulmaz; i tanınmış kimse, şöhretli kimse; (çoğ.) itibarlılar, ileri gelenler, kodamanlar, ekâbir. notabil'ity (i.) şöhret; şöhretli kimse.

notarial

(s.) notere ait.

notarize

(f.) noterde tasdik ettirmek, noter tarafından onaylatmak.

notary

(i.) noter. notary public noter.

notation

(i.) işaret veya rakamlarla gösterme usulü; özellikle matematikte rakamlar ve işaretler sistemi veya müzikte notalar ile işaretler sistemi; not etme, kayıt.

notch

(i.), (f.) çentik, diş; dar ve derin dağ geçidi; (k.dili) derece; (f.) çentmek, diş diş etmek; çentiklerle hesap tutmak; oku yaya yerleştirmek.

note

(i.) not, işaret; tezkere, pusula, betik; (müz.) nota, ses; piyano tuşlarından biri; bir devletin başka bir devlete yaptığı bildiri, nota; alâmet, delil; hesap pusulası; senet; şöhret, itibar; dikkat, hesaba alma. note paper mektup kâğıdı. circular note genelge, tamim, sirküler; bir çeşit kredi mektubu. compare notes fikir teati etmek. person of note şöhret sahibi kimse, tanınmış kimse. speak without notes hiç yazıya bakmadan nutuk söylemek. strike the right note yerinde söz söylemek, lafı gediğine oturtmak. take note of önem vermek, dikkat etmek.

note

(f.) dikkat etmek, önem vermek; not etmek, işaret etmek; notasını yazmak. note down deftere not etmek. noted (s.) ünlü, şöhretli, meşhur; dikkate alınmış.

notebook

(i.) not defteri, muhtıra defteri.

noteworthy

(s.) dikkate değer, önemli.

nothing

(i.), (z.) hiç bir şey; sıfır; önemsiz şey veya kimse; hiç; hiçlik, yokluk; (z.) hiç, hiç bir suretle, asla, katiyen. Nothing doing (k.dili) Olmaz. Ben karışmam. nothing like benzemez, hiç de değil. for nothing bedava; boşuna; sebep yokken. in nothing flat ABD argo bir an evvel, hemen. make nothing of önem vermemek; anlayamamak. next to nothing hemen hemen hiç.

nothingness

(i.) yokluk, hiçlik; anlamsızlık, önemsizlik; şuursuzluk.

notice

(i.), (f.) ilan, ihbarname, haber, bilgi; ihtar, uyarma, ikaz; dikkat, önemseme; riayet; eleştiri (kitap); saygı; (f.) dikkat etmek; bahsetmek; önem vermek; farkına varmak; saygı göstermek. give notice işten çıkacağını önceden haber vermek. serve notice uyarmak, ihtar etmek, bildirmek, ilan etmek. short notice az mühlet, kısa zaman. take notice farkına varmak. till further notice ikinci bir ihbara kadar. noticeable (s.) farkına varılabilir, görülebilir; önemsemeye değer. noticeably (z.) dikkati çeker şekilde, farkına varılacak derecede.

notify

(f.) bildirmek. notification (i.) bildirme, haber verme; ihbar.

notion

(i.) zan, sanı; fikir, bilgi; tasarım, tasım; (çoğ.), ABD tuhafiye. notional (s.) hayali, tasarım halinde olan.

notoriety

(i.) şöhret, ün (kötü anlamda); adı çıkmış kimse.

notorious

(s.) adı çıkmış. kötülüğüyle ün salmış, dile düşmüş. notoriously (z.) dile düşmüş olarak.

notrump

(i.), briç kozsuz oyun.

notwithstanding

(z.), bağlaç, edat gerçi, her ne kadar; bakmayarak; bağlaç mamafih, bununla birlikte; edat rağmen, gene de.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL