NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

non ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: non
Bulunan Sonuç: 64

non

önek gayri, siz.

nonage

(i.) rüşte ermemiş olma; küçüklük, çocukluk.

nonagenarian

(s.), (i.) doksanlık, doksan yaşına gelmiş; (i.) doksan yaşında kimse.

nonagon

(i.), (mat.) dokuz açılı ve dokuz yanlı çokgen.

nonappearance

(i.) hazır bulunmama, gıyap, yokluk.

nonce

(i.) simdiki zaman. for the nonce şimdilik. nonce word yalnız bir olay dolayısıyle icat edilmiş kelime.

nonchalant

(s.) kayıtsız, ilgisiz, soğukkanlı, heyecansız. nonchaIance (i.) soukkanlılık. nonchalantly (z.) soğukkanlı olarak.

noncom

(bak.) noncommissioned officer.

noncombatant

(i.), (s.), (ask.) geri hizmetlerde görevli kimse; savaş zamanında sivil olan kimse; (s.) savaşta kullanılmayan.

noncommissioned

(s.), (ask.) resmen görevli olmayan; asteğmenden aşağı rütbesi olan. noncommissioned officer onbaşı veya çavuş.

noncommittal

(s.) tarafsız; fikrini açıklamayan.

noncompliance

(i.) karşı gelme, emredilen bir şeye uymama.

noncompos mentis

(Lat.), (huk.) aklına sahip olmayan, akılca dengesiz. non compos yarı kaçık.

nonconductor

(i.), (fiz.) geçirmez madde, iletken olmayan madde.

nonconformist

(i.) topluma ayak uydurmayan kimse; (İng.) Anglikan kilisesine bağlı olmayan kimse.

nonconformity

(i.) uymayı reddetme; (İng.) resmi kiliseye uymama.

nondescript

(s.), (i.) kolay tanımlanamaz, sınıflama veya tanımlamaya gelmez (kimse veya şey).

none

(zam.), (z.) hiç biri, hiç kimse; (z.) hiç, asla, hiç bir suretle.

noneffective

(s.), (i.) tesirsiz, etkisiz; (ask.), (den.) hizmete yaramaz (kimse).

nonego

(i.) benlik dışındaki dünya, nesnel kâinat.

nonentity

(i.) önemsiz kimse; değersiz şey; hiçlik, yokluk, var olmayan şey, yalnız hayalde olan şey.

nones

(i.), (çoğ.) eski Roma takviminde bazı ayların beşine ve bazı ayların yedisine verilen isim; Katoliklerin ikindi tapınması.

nonesuch , nonsuch

(i.) eşsiz kimse veya şey.

nonetheless

(z.) bununla beraber, her şeye rağmen.

noneuclidean

(s.), (mat.) Öklit geometri sistemi kurallarından ayrı olan.

nonexistence

(i.) yokluk, varolmayış. nonexistent (s.) varolmayan.

nonfeasance

(i.), (huk.) kanuni bir yükümü hiç veya gereği gibi yerine getirmeme.

nonferrous

(s.) demirden başka olan (maden).

nonfiction

(i.) kurgusal olmayan düzyazı.

nonflammable

(s.) ateş almaz, yanmaz.

nonhappening

(i.) olaysız durum, ilgi çekmeyen olay.

nonil, lion

(i.) Fransız ve Amerikan usulune göre otuz sıfırlı sayı; İngiliz usulüne göre elli dört sıfırlı sayı.

nonintervention

(i.) başka devletlerin işine karışmama siyaseti.

nonjoinder

(i.), (huk.) davaya katılması gereken bir kimsenin dışta bırakıması.

nonjuror

(i.) bağlılık andını içmeyi reddeden kimse; (tar.) İngiltere hanedanından kral William ile kraliçe Mary'ye bağlılık yemini etmeyen vaizlerden biri.

nonleaded

(s.) içinde kurşun bulunmayan (benzin).

nonlicet

(Lat.) Kanuna aykırıdır.

nonliquet

(Lat.) Mesele açık değil.

nonmetal

(i.), (kim.) madeni olmayan eleman; hidrojen ile birleşince asit meydana getirebilen eleman.

nonmoral

(s.) ahlâkla ilişiği olmayan.

nonnuclear

(s.) atom bombası olmayan (memleket).

nono

(i.), ABD, argo yapılmaması gereken şey.

nonobjective

(s.), (güz.) (san.) nesnel olmayan.

nonpareil

(s.), (i.) eşsiz, misli bulunmaz; (i.) eşsiz kimse; mükemmel şey; altı puntoluk matbaa harfi.

nonparous

(s.) çocuk doğurmamış.

nonparticipating

(s.) katılmayan.

nonpartisan

(s.) partiye bağlı olmayan; tarafsız.

nonplus

(i.), (f.) şaşkınlık, hayret; (f.) şaşırtmak, hayrete düşürmek.

nonproductive

(s.) mahsul vermeyen, verimsiz.

nonprofit

(s.) kâr gayesi gütmeyen.

nonresident

(s.), (i.) görevli bulunduğu yerde oturmayan (kimse).; memleketi dışında yaşayan (kimse).

nonresistance

(i.) mukavemetsizlik, karşı koymayış, direnmeyiş, teslimiyet. nonresistant (i.) karşı koymayan kimse; otoriteye uyma taraftarı.

nonrestrictive

(s.) kısıtlamayan.

nonrigid

(s.) esnek, katı olmayan.

nonsectarian

(s.) mezhebe bağlı olmayan.

nonsense

(i.) saçma şey, boş laf; önemsiz şey. nonsense verses eğlence için yazılmış saçma mısralar, anlamsız şiir. talk nonsense saçmalamak. nonsen'sical (s.) saçma, manasız, abuk sabuk. nonsensically (z.) saçma olarak. nonsensicalness (i.) saçmalık.

nonsequitur

(man.) ilgisiz sonuç, mantığa sığmayan sonuç: konuşulanla ilgisi olmayan söz.

nonsked

(i.), (k.dili) uçuş saatleri tasımlanmamış olan havayolu.

nonskid

(s.) kayma tehlikesine karşı koyan (otomobil lastiği). aralıksız, durakla

nonstop

(s.), (z.) aralıksız, duraklamadan.

nonsuch

(bak.) nonesuch.

nonsuit

(i.), (f.) (huk.) davacının davadan vazgeçmesi; (f.) davanın düşmesine karar vermek.

nonsupport

(i.) bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimseye bakmaması.

nonunion

(s.) sendikaya mensup olmayan: sendika üyelerine iş vermeyen; sendikaları tanımayan. nonunionist (i.) sendikalara karşı olan kimse.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL