mon ne demek Türkçe anlamı

kıs Monday.

i. Monako.

i. basit cevher, zerre, atom; biyol. tek hücreli organizma; fels. monad, bölünmez töz. monad'ic(al) s. tözel, monada ait. monadism i. monadizm.

s., bot. ercikleri filamentlerle birleşmiş, monadelf.

s. tek kocalı; tek kocalılıkla ilgili; bot. tek ercikli, monandrik. monandry i. tek kocalılık.

i. kral, padişah, hükümdar. monar'chic(al) s. krallık usulüne ait. mon'srchism i. krallık hükümeti sistemi, kraliyetçilik. monarchist i. krallık usulü taraftarı, kraliyetçi.

i. manastır hayatı.

i. krallık, padişahlık, monarşi, tekerklik; kral sistemi.

i. manastır. monaster'ial s. manastıra ait.

s., i. manastıra veya manastır hayatına ait; inzivaya çekilip kendini dini hayata adamış; i. keşiş. monastical s. manastıra ait. monasticism i. manastır hayatı veya sistemi.

i Yugoslavya'da Ma nastır şehri

s., kim. tek atomlu molekülü olan.

s. tek kulakla işitmeye ait; sesi tek bir yönden gelen, stereo olmayan.

i. pazartesi.

i., Fr. dünya; çevre, muhit; toplum.

s., bot. tek evcikli, monoik.

s. paraya ait, sikkeye ait; parayla ilgili.

i. para, nakit; para yerine geçen şey. money belt para taşlmaya elverişli kuşak. money market piyasa. money order posta havalesi. easy money kolay kazanılmış para. even money yarışta iki tarafln eşit meblâğlarla bahis tutuşması. hard money madeni para, sikke; nakit. ready money nakit, peşin para. moneyed s. paralı; paradan ibaret; paradan ileri gelmiş moneyless s. parasız.

i. para çantası, para kesesi.

i., argo. zengin kimse.

i. sarraf.

i. faizci, tefeci.

i. kargaotu, bot. Lysimachia nummularia.

i., ing. tüccar, tacir, esnaf, satıcı. monger sonek satıcı. ironmonger, fish monger monger sonek, A.B.D., asağ. yapan kimse, karışan kimse: scandalmonger, warmonger.

i., s. Moğol; s. Moğol ırkına ait Mongo'lia i. Moğolistan. Mongo'lian s., i. Moğol ırkına veya diline ait; i. Moğol; Moğol dili, Moğolca.

i., tıb geniş ve yassı kafalı, gözleri aşağıya doğru ve geri zeklı olarak doğan çocuğun anormal durumu, Mongolizm .

s., i.,antro. Moğol Irkma mensup (kimse); Mongolizm hastalığına uğramış (kimse).

i. firavun faresi, Hindistan'da bulunan ve gelinciğe benzeyen bir hayvan, zoo. Herpestes.

i.,s. melez köpek veya başka hayvan; s. melez, karışık soylu; katışık.

i., k.dili isim, ad; lakap.

s., bot., zool. tespih şeklinde, moniliform.

i., fels. bircilik, monizm monist i. monizm taraftarı. monis'tic s. monizme ait.

i. uyarma, ikaz, ihtar, tembih; huk. ihbarname, davet.

i., f. sınıfta düzeni korumakla görevlendirilen öğrenci; nasihat eden kimse; etobur iri bir kertenkele, varan; den. taretinde ağır topları olan güvertesi basık eski bir harp gemisi; izleme veya gözlem tertibatı; f. izlemek, gözlemek. monitorial , monitory s. nasihat veren, nasihat kabilinden; düzeni korumaya ait.

i. keşiş; münzevi kimse. monk hood i. keşişlik; keşişler. monkish s. keşiş gibi monk's cloth perdelik kaba pamuklu kumaş.

i. maymun; maymuna benzer kimse; şahmerdan başlı. monkey bread baobap, maymun ekmeği ağacı; baobap meyvası. monkey business maymun işi, yalan dolan, düzenbazlık monkey flower misk otu, bot. Mimulus moschatus. monkey wrench ingiliz anahtarı. throw a monkey wrench in the works A.B.D., k.dili işi bozmak.

f., k.dili oynamak, kurcalamak. monkey around oyalanmak, dalga geçmek. monkey (around) with karıştırmak, ile uğraşmak.

i., çoğ., k.dili şaka; aldatıcı veya dürust olmayan hareketler.

i. maymunbalığı, zool. Squatina vulgaris; kelerbalığı, zool. Squatina squatina.

i. boğanotu, bot. Aconitum; kaplanboğan, bot. Aconitum napellus.

önek tek, bir.

s., bot. tek başlı, monosefal.

i., müz. nota aralıkklarını ölçmek için kullanılan tek telli alet, sesölçer.

s. tek renkli.

i. tek renkli resim; tek renkli resim yapma sanatı.

i. tek gözlük, monokl.

i., bot. tek çenekli bir bitki, monokotiledon. monocotyledonous s. tek çenekli.

s. tek gözlü; tek gözle kullanmaya mahsus.

i. tek sesle okunan mersiye; müz. tek sesli şarkı, monodi; ses aynılığı.

i. teke!lilik, monogami; zool. tek eş ile çiftleşme. monogamist i. tekevli kimse. monogamous s. tekevli, monogam.

i., biyol. bütün canlı organizmalann tek bir hücreden oluştuğu kuramı; biyol. metamorfoz olmadan büyüme; bütün insan ırklannln ayn soydan geldiği öğretisi.

i. bir ismin birkaç harfinden veya baş harflerinden meydana gelen desen, monogram.

i. özel bir konudan bahseden yazı, monografi.

s. tek karılı; bot. tek pistilli.

i., kim. bir su molekülü ile birleşmiş olan eleman veya bileşik.

i. tek parçalı bikini.

i. yekpare taştan direk veya abide. monolith'ic s. yekpare taştan yapılmış; yekpare, bütün; bütüncül.

i. monolog.

i., tıb yalnız bir konu hakkında saplantı ile kendisini gösteren akıl hastalığı, sabit fikir, saplantı; delice merak.

i., tıb. sabit fikir delisi.

i. para için tek maden standardı; para kıymeti için altın gibi tek maden kullanma usulü.

s., mat. tek terimli; biyol. tek kelimeden ibaret (hayvan veya bitki ismi).

s. tek molekül kalınlığında.

s., biyol. tek yapılı; şekli değişmeyen.

i. öpüşme hastalığı.

s., bot. bitişik taçyapraklı, simpetal.

i, tıb yalnız kalmaktan korkma, yalnızlık korkusu.

i., dilb. tek sesli.

s., bot. tek yapraklı, tek yapraktan meydana gelen.

i. tek kanatlı uçak.

i. tekelci, inhisarcı. monopolis'tic s. inhisarcı, tekelci, tekele ait.

f. inhisar altına almak. monopolize the conversation başka kimseyi konuşturmamak.

i. inhisar, tekel; inhisar maddesi; vurgunculuk.

i. tek ray, monoray; tek raylı demiryolu.

i. tek heceli kelime. monosyllabic s. tek heceli.

i. tektanrıcılık, monoteizm. monotheist i. tektanrıcı kimse. monotheistic s. tektanrıcılıkla ilgili.

i. aynı perdeden ses; yeknesaklık; müz. tek ve değişmez perde; yeknesak şey.

i. yeknesaklık, tekdüzelik, monotonluk, aynı perdeden ses çıkarma. monotonous s. yeknesak, tekdüze, monoton, sıkıcı monotonously z. tekdüze olarak.

i., biyol. tek tip; matb. tek tek harflerle otomatik dizgi; levhadan baskı; monotip.

i., kim monoksit.

i. Monrovia, Liberya' nın başkenti.

i. dağ; anat. çatı kemiği kaynagı üzerindeki yağlı tabaka.

, çoğ. messieurs i., Fr. bay; efendi, bey.

i. muson; mevsimine göre yön değiştiren rüzgar.

i., s. canavar; acayip ve doğaüstü şey; hilkat garibesi, ucube; gaddar kimse; dev gibi şey veya kimse; s. buyük, iri.

i. canavar; ucube; canavarlık, gaddarlık.

s. canavar gibi; anormal; iri, cisim; müthiş, korkunç, çok gaddar. monstrously z. canavarca.

i. fotomontaj.

s. dağlarla ilgili; dağlarda yaşayan veya yetişen.

montana mumu.

i. bir ispanyol kâğıt oyunu.

i. Karadağ.

i. Montevideo.

i. ay. a month of Sundays çok uzun zaman. lunar month kameri a., solar month şemsi ay.

s., i., z. ayda bir olan; aylık; i. aylık dergi; z. ayda bir.

i. abide, anıt; mezar taşı; eser; sınır taşı; tarihi yapı. monumen'tal s. anıtsal; muazzam, heybetli; güz. san. aslından büyük. monumentally z. heybetle.