NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

loo ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: loo
Bulunan Sonuç: 21

loo

i. bir çeşit iskambil oyunu, lu; bu oyunda ceza kâsesi; İng., k.dili tuvalet.

loofa

i. lif kabağı; bu kabaktan çıkan banyo lifi.

look

f., i. bakmak, nazar etmek, dikkatle bakmak, görmek; düşünmek, mütalaa etmek; gözetmek; yönelmiş olmak; görünmek, gözükmek, benzemek; i. bakış, nazar, bakma; görünüş, ifade; yüz ifadesi. look about etrafına bakmak, dört yanını gözlemek veya kollamak. look after bakmak, gözetmek. look ahead ileriye bakmak, istikbale bakmak. look alive acele etmek. look around bütün ihtimalleri incelemek veya üzerinde düşünmek. look back hatırlamak. Look before you leap Düşüncesizce iş görmeyin. look daggers bakışıyle tehdit etmek. look down on (birini) hor görmek. look for aramak, beklemek. look forward to beklemek, ummak. Look here! Bana bak! look in on kısa bir ziyaret yapmak. look into araştırmak, soruşturmak, incelemek. Look lively! Acele et! Çabuk ol! look on bakıp durmak, seyretmek; başkası ile aynı kitaptan okumak. look one in the face utanmayarak veya cesaretle birinin yüzüne bakmak. look out sakınmak; gözetmek. look out for dikkat etmek. look over incelemek, muayene etmek, göz gezdirmek, yoklamak. look sharp dikkat etmek. look the other way görmezlikten gelmek. Look to your manners Davranışlarına dikkat et! Kendine gel. look up gözleri yukarı dikmek; aramak, bakmak; ziyaret etmek, yoklamak; iyileşmek, düzelmek. look up to hürmeti olmak, hürmet etmek; güvenmek, itimat etmek. good looks gü zellik. He looked me through and through Beni iyice inceledi. Beni süzdü. Things look bad for you işiniz kötüdür. Yandınız. looking glass ayna.

look-see

i., (argo) bakma.

looker

i. bakan kimse;( argo) güzel ve yakışıklı kimse.

looker-on

i. seyirci.

looking-glass

s. ters yönde olan; karmakarışık.

lookout

i. gözetleme yeri; gözetleme; gözleme; bekleme.

loom

i. dokuma tezgâhı; dokuma; den. küreğin topacı.

loom

f., i. uzakta hayal gibi gözükmek; aslından daha kocaman ve korkunç gözükmek; büyük önem kazanmak; i. uzakta hayal gibi belirme.

loon

yapılmış şerit

loon

i. ahmak kimse; değersiz kimse; serseri kimse.

loon

i. gerdanlı dalgıç, zool. Gavia. crazy as a loon bütün bütün sersem, zırdeli.

loony,luny

s., (argo) deli, çılgın.

loop

i., f. ilmek; ilik halkası; ırmağm yılankavi aktığı yer; kroşe ve örgü işlerinde bir ilmek; doğum kontrolü için dölyatağına konulan halka, spiral; f. ilmek yapmak, ilmeklemek; ilmek olmak, ilmekle tutulmak. loop back bir eğri meydana getirerek aksi yönde gitmek. loop stitch ilmekli dikiş, fisto. loop the loop uçak ile havada dikey dönüş yapmak, takla atmak. loop up ilmeklemek.

loophole

i. mazgal deliği, duvar kovuğu; kaçamak.

loopy

s. ilmekli; (argo) deli.

loose

s., f. gevşek, sıkı ve bağlı olmayan, başıboş; dağınık, ayrı ayrı, seyrek, sıkışık olmayan; ahlakça serbest, hafifmeşrep, iffet sahibi olmayan; şüpheli, müphem; yumuşak (öksürük); ishal olmuş, kabız değil; f. gevşetmek, çözmek, açmak; salıvermek, hapisten çıkarmak, serbest bırakmak, azat etmek; boşaltmak (tüfek). loose ends yarım kalmış işler. loose-jointed s. mafsalları sıkıca birleşmemiş. loose-leaf s. sayfaları çıkarılıp tekrar takılabilen (kitap veya defter). loose rein dizginleri gevşek, baskısız. at loose ends boşta. break loose ipini koparıp başıboş kalmak; hapishaneden kaçıp kurtulmak. cast loose çözmek, ayırmak. cut loose ilişkiyi kesmek; kaçmak, kurtulmak; k.dili cümbüş etmek, eğlenmek. get loose kurtulmak. hang loose (argo) istifini bozmamak. have a screw loose çivisi gevşemek; aklından zoru olmak. let loose salıvermek, çözüp koyvermek. on the loose serbest; eğlencede, cümbüşte. play fast and loose hile ile davranmak, özü sözü birbirine uymamak. set veya turn loose serbest bırakmak, başıboş salıvermek. loosely z. gevşek olarak; üstünkörü; ahlâksızca; hemen hemen, kabaca. looseness i. gevşeklik; ishal; intizamsızlık; kararsızlık.

loosen

f. gevşetmek, çözmek, açmak; salıvermek; tıb. ishal etmek; gevşemek, çözülmek.

loosestrife

i. altın kamış, bot. Lysimachia vulgaris.

loot

i., f. yağma çapul, ganimet, kanunsuz kazanç; A.B.D., (argo) para; f. yağma etmek, ganimet olarak zaptetmek.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL