NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f.) (i.) gülmek; sevinmek, eğlenmek; gülerek ifade etmek; (i.) gülme, gü1üş, hande; kahkaha. laugh at (birine) gülmek. laugh away gülüşle meseleyi kapatmak, gülerek geçiştirmek. laugh down gülerek susturmak. laugh line göz kenarındaki buruşukluk. laugh off gülerek geçiştirmek. laugh on the other side of the mouth güldükten sonra pişman olmak. laugh track gülme sesleri dolu teyp bandı veya plak. laugh up one's sleeve içinden gülmek, bıyık altından gülmek. have the last laugh işin sonunda kazanmış olmak.
(s.) gülünç, gülünecek, gülünür; tuhaf, acayip. laughably (z.) gülünecek kadar.
(s.), (i.) gülen, güldüren; gülme, gü1üş. laughing gas güldürücü gaz, (tıb.) azot monoksit gazı (anestezi için kullanılır). laughing hyena benekli sırtlan. laughing jackass (bak.) jackass laughing stock gülünecek kişi. no laughing matter şakaya gelmez durum, gülünmeyecek şey. laughingly (z.) gülerek.
(i.) gü1üş, gülme, hande; gülünecek şey.
Alışveriş Sepetiniz