NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

lac ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: lac
Bulunan Sonuç: 33

lac

(i.) Güney Asya'da bazı böceklerin bir takım ağaçlarda meydana getirdikleri reçineli sıvı, laka.

lac, lakh

(i.) Hindistan'da yüz bin rakamı; yüz bin rupi; çok büyük miktar.

laccolith

(i.), (jeol) lakolit.

lace

(f.) kaytan geçirip bağlamak; dantel ile süslemek; (k.dili) dövmek; renkler ile çizgilemek; korse kaytanını çekerek beli sıkıştırmak; içkiye hafif alkol katmak. lace into yumrukla saldırmak; şiddetle azarlamak.

lace

(i.) dantel; şerit; kaytan; kordon. lace tree dantel ağacı, (bot.) Logetta lintearia. bobbin lace kopanaki, karo danteli. Brussels lace Brüksel'de yapılan bir çeşit ince dantel, Brüksel danteli. point lace igne ile işlenen dantel, oya.

lacerate

(f.) yırtmak, yaralamak; (kalbini) kırmak, (hislerini) incitmek, üzmek. laeera'tion (i.) yutma, yaralama, incitme.

lacertilian

(s.), (i.), (zool.) kertenkele familyasına ait, kertenkele gibi; (i.) kertenkele.

lacewing

(i.) zarkanatlılardan bir böcek, (zool.) Neuroptera.

lacework

(i.) dantel.

laches

(i.), (huk.) hakkımı aramakta ihmal ve gecikme.

lachrymation

(i.) gözyaşı salgılama.

lachrymatory

(i.), (s.) eski zamanlarda içinde akraba ve dostların göz yaşlarının saklandığı farz edilen ufak şişelerden biri, göz yaşı şişesi; (s.) göz yaşına ait; göz yaşını havi.

lachrymose

(s.) gözü yaşlı, çok ağlayan; göz yaşartıcı.

lacing

(i.) kaytanla bağlama veya sıkma; kaytan veya şerit geçirme; bağcık, kaytan, şerit; içkiye karıştırılmış alkol; (k.dili) dövme.

lack

(i.), (f.) eksiklik, noksan; ihtiyaç, gereksinme; yoksunluk, mahrumiyet; (f.) eksiği olmak; ihtiyacı olmak; mevcut olmamak; bir yerde hazır bulunmamak; mahrum olmak; malik olmamak; muhtaç olmak; eksikliğini duymak .

lackadaisical

(s.) canından bezmiş gibi, cansız; alakasız, uyuşuk, tembel.

lackaday

ünlem, eski Eyvah !

lackey

(i.), (f.) uşak, erkek hizmetçi; dalkavuk, çanak yalayıcı; (f.) hizmetçilik yapmak, uşaklık etmek.

lackluster

(İng.) tre (i.), (s.) donukluk; (s.) cansız.

laconic, ical

(s.) muhtasar, kısa ve manalı, az ve öz, özlü, veciz; vecizeli söz söyleyen. laconically (z.) kısa ve öz konuşarak. lac'onism, laeon'ieism (i.) özlülük; kısa söz, icaz, özlü söz, veciz ifade.

lacrimal

(bak.) laehrymal.

lactary

(s.) sütten, sütle ilgili.

lactate

(i.), (f.) laktik asidin tuzu veya esteri; (f.) süt hasıl etmek; meme vermek, emzirmek.

lactation

(i.) süt salgılama; emzirme.

lacteal

(s.), (i.) süte ait; süte benzer; sütlü; (i.), (anat.) bağırsaklarda emilen gıda maddesini taşıyan lenfa damarı.

lactic

(s.) süte ait, ekşimiş sütten çıkarılan. lactic acid süt asidi, laktik asit. lactic fermentation yoğurt yapımında sütte meydana gelen kimyasal değişim.

lactiferous

(s.) süt veren, süt salgılayan, süt taşıyıcı.

lactometer

(i.) sütün özgül ağırlığını ölçen alet.

lactoscope

(i.) sütteki yağ miktarını tespit eden alet.

lactose

(i.), (kim.) süt şekeri, laktoz.

lacuna

(i.) (çoğ., Lat. nae, (İng. nas) boşluk, aralık, boş yer, eksiklik; (biyol.) kemikte bulunan boşluk; (biyol.) bitki ve hayvan dokularındaki hücrelerarasl boşluk

lacustrine

(s.)göllerde hâsıl olan; göle ait, gölcül.

lacy

(s.) dantel gibi; dantelli; dantelden yapılmış.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL