NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f.) (knew, known) bilmek, tanımak; seçmek, farketmek; iyi bilmek, malumatı olmak, malumat edinmek; haberi olmak, haberdar olmak; ezberlemek; tecrübeyle bilmek; eski cinsi münasebette bulunmak. He should have known better than to do it. O işi yapmayacak kadar aklı olmalıydı. know how usulünü bilmek. know ones own mind emin olmak, tereddüt etmemek, kararlı olmak. know the ropes usulunu bilmek, çaresini bilmek. know whats what uyanık fikirli olmak, dünyada olup bitenleri bilmek. Not that l know of. Bildiğime göre, değil (yok). the known (mat.) bilinen, malum. knowable (s.) bilinmesi mümkün, bilinir.
(i.) bilgi, malumat. be in the know malumatı olmak, gizli bir şeyden haberi olmak.
(s.) bilgisi olan, malumatı olan; çok bilmiş, şeytan, kurnaz, açıkgöz. knowingly (z.) bilerek, bile bile, kasten.
(i.) bilgi, malumat, vukuf; ilim; kanaat; eski cinsi münasebet. intuitive knowledge hisle edinilen bilgi. take knowledge of biri hakkında (bir şey) anlamak. this branch of knowledge ilmin bu dalı. to my knowledge bildiğim kadar, bildiğime göre. knowledgeable (s.) bilgili, zeki.
(bak.) know.
(i.) cahil kimse.
Alışveriş Sepetiniz