NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

house ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: house
Bulunan Sonuç: 22

house

i. ev, mesken, hane; ev halkı, aile; kil. piskoposlar meclisi; tiyatro, tiyatro seyircileri; hükümet meclisi; gen. b.h. hanedan; ticarethane, müessese; cemaat; astr. göğün on iki kısmından biri, zodyak'ın bir burcu; santranç hanesi. house agent İng. ev simsarı, komisyoncu. house arrest evde göz hapsi. house dog ev köpeği. house dress i. ev kıyafeti. house flag geminin bağlı olduğu şirketin bayrağı. house guest gece yatısı misafiri. house of cards dayanıksız iş; kolay yıkılan şey. House of Commons İng. Avam Kamarası. house of correction ıslahevi. house of detention tutukevi, tevkifhane. house of God tapınak, kilise. house of ill repute genelev. House of Lords İng. Lordlar Kamarası. house of refuge düşkünler evi. House of Representa- tivesA.B.D Temsilciler Meclisi. house party birkaç gecelik ev partisi: bu partiye katılanlar. house physician revir doktoru. house regulations iç tüzük. house surgeon nöbetçi operatör. bring down the house çok alkışlanmak; herkesi güldürmek, gülmekten kırıp geçirmek. country house İng. şehir dışında malikâne. disorderly house genelev, umumhane. keep house ev idare etmek. keep open house her gelen misafiri ağır- lamak, kapısı herkese açık olmak. like a house afire şiddetle, kuvvetle. on the house bedava, masrafı patrona veya müesseseye ait olmak üzere. People who live in glass houses should not throw stones. Sırça köşkte oturan başkasına taş atmaz. public house İng. meyhane; içkili lokantası olan otel. put one's house in order işlerini düzene koymak. shout from the housetops etrafa yaymak. town house şehir evi, kışlık ev. houseful i. ev dolusu.

house

f. bir eve koymak, kendi evine almak; yerleştirmek; den. siper altına almak, aşağı indirmek; evde oturmak, barınmak.

houseboat

i. yüzen ev.

houseboy

i. uşak, erkek hizmetçi.

housebreaker

i. ev soyan hırsız.

housebroken

s. dışarıda veya belirli bir yerde pislemeye alıştırılmış (köpek, kedi); halim selim, munis.

housecleaning

i. ev temizliği; pol. temizlik, ayıklama.

housecoat

i. uzun etekli entari, sabahlık.

housefly

i. karasinek, zool. Muscadomestica.

household

i., s. ev halkı, aile; s. eve ait; evcil. household word her gün kullanılan kelime. householder i. aile reisi, evsahibi.

housekeeper

i. evde kâhya kadın, ev işlerine nezaret eden kadın.

houseleek

i. damkoruğu, kayakoruğu, bot. Sempervivum tectorum.

houselights

i. tiyatro salonundaki ışıklar.

housemaid

i. orta hizmetçisi. housemaid's knee tıb. dizkapağı iltihabı.

housemaster

i., İng. yatılı okulda bir binayı idare eden öğretmen.

housemother

i. kız talebe yurdunda idare memuru kadın.

houseroom

i. bir evde barınacak yer.

housetop

i. dam.

housewares

i. özellikle mutfakta kullanılan ev eşyalan, kap- kacak.

housewarming

i. yeni eve taşınanlar tarafından dostlanna verilen ziyafet.

housewife

i. ev hanımı; İng. dikiş kutusu.

housework

i. ev işi.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL