NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(z). burada; buraya; şimdiki halde, halihazIrda; bu noktada; bu dünyada, bu hayatta. here and there şurada burada; arasıra. Here goes! işte başlıyorum. Here you are. Buyur, al. Ha, geldin mi? işte! Look here. Buraya bak. Baksana. Thats neither here nor there. Bunun konu ile ilgisi yok.
ünlem Bana bak. Baksana. Dur. Hazır. Burada.
(z). buralarda.
(z). ileride, bundan sonra. the hereafter öbür dünya, ahret.
(z). bunun üzerine, bundan dolayı.
(z). bu vesile ile, bundan dolayı.
(s). kalıtsal, irsi. hereditabil'ity (i). kalıtsallık, irsi oluş.
(i). (huk). miras yoluyla kalabilen mal.
(s). miras yoluyla intikal eden; irsi, kalıtsal, soydan geçme. hereditar'ily (z). miras olarak.
(i). irsiyet, kalıtım, soyaçekim.
(z). bunda, bunun içinde.
(z). gelecekte, istikbalde; aşağıda (resml yazıda).
(i). kabul olunmuş dinsel inançlara aykırı düşüncelere önayak olan kimse.
(i). dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce, dalalet; hakim olan felsefi veya siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce.
(i). kabul olunmuş doktrinlere karşı olan kimse; kendi kilisesinin itikatlarına karşı gelen kimse. heret'ical (s). kabul olunmuş doktrinlere aykırı olan. heret'ically (z). kabul olunmuş doktrinlere aykırı olarak.
(z). bundan evvel, şimdiye kadar.
(z). bu zamana kadar.
(z). bunun üzerine, binaenaleyh.
(z). bununla; ilişikte.
Alışveriş Sepetiniz