NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

hear ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: hear
Bulunan Sonuç: 25

hear

(f.) (heard) işitmek, duymak; dinlemek, kulak vermek; haber almak, mektup almak;sorguya çekmek, ifadesini almak. Hear IHear ! (ing)., Bravo ! Yaşa ! hear of, hear about oğrenmek, haber almak. hearout sonuna kadar dinlemek ! won't hear of it Kabul etmem. You will hear of this, Bunun cezasını göreceksiniz. Bir gün göreceksiniz.

heard

(bak). hear.

hearing

(i). işitme duyusu, işitim; işitme; (huk). celse, duruşma, oturum; ses erimi. hearing aid kulaklık, işitme cihazı. hard of hearing ağır işiten.

hearken

(f). dinlemek, kulak vermek.

hearsay

(i). söylenti, şayia, dedikodu, söz, haber. hearsay evidence (huk). başkalarından işitilerek öne sürülen delil.

hearse

(i). cenaze arabası.

heart

(i). yürek, kalp; gönül, can; göğüs; vicdan; merkez, orta, orta yer; öz, can damarı; kuvvet, enerji; cesaret, şevk; verimlilik; kalp şeklinde herhangi bir şey; iskambil kupa; (çoğ). bir iskambil oyunu. heert disease kalp hastalığı. a person after one's own heart gönlüne göre biri, tam istediği gibi bir kimse. at heart içten, hakikatte, içyüzünde. by heart ezbere. cry one's heart out doyasıya ağlamak. do ones heart good gönlünü ferahlatmak, sevindirmek. eat one's heart out kendini yemek, çok üzülmek; özlemek. from my heart bütün kalbimle, en samimi hislerimle. get to the heart of özüne inmek, esas anlamını kavramak. have a change of heart fikir veya davranışlarını değiytirmek. have a heart sempatik olmak; insaflı davranmak, merhamet etmek. Have a heartl insaf be ! have one's heart in one's mouth yüreği ağzına gelmek, ödü kopmak. His heart is in the right place iyi niyetlidir. in one's heart of hearts kalbinin derinliklerinde. make one's heart bleed kalbini kırmak, üzmek. set one's heart on çok istemek. sick at heart meyus, üzgün, kederli. take heart cesur olmak, cesaretlenmek. take to heart ciddi olarak düşünmek; içine işlemek; merak etmek. to one's heart's content doya doya, kana kana. wear one's heart on one's sleeve hislerini belli etmek, açık kalpli olmak. with all my heart bütün kalbimle, samimi olarak. with heart and soul seve seve, canla başla.

heartache

(i). kalp ağrısı, ıstırap, keder.

heartbeat

(i). yürek vuruşu.

heartbreak

(i). büyük keder, kalp kırıklığı.

heartburn

(i)., (tıb). mide ekşimesinden dolayı boğazda duyulan yanma hissi.

heartburning

(i). kıskançlık, kin, gizli husumet.

hearten

(f). yüreklendirmek, cesaret vermek, canlandırmak, ihya etmek.

heartfelt

(s). yürekten, candan, samimi.

heartfree

(s). gönlü birisine bağlı olmayan, âşık olmayan, kalbi boş.

hearth

(i). ocak, şömine; yurt, aile ocağı; (mad). fırında erimiş madenin döküldüğü yer, ocak.

hearthstone

(i). ocak taşı; ocak, yuva; zemini beyazlatmak için kullanılan yumuşak bir taş.

heartless

(s). kalpsiz, merhametsiz, zalim, vicdansız; yüreksiz; cansız, sönük. heartlessly (z). kalpsizce, merhametsizce. heartlessness (i). kalpsizlik, merhametsizlik.

heartrending

(s). yürek parçalayıcı, çok acıklı.

heartsease , heart'sease

(i). gönül ferahlığı, kalp huzuru; hercai menekşe, (bot). Viola.

heartsick

(s). çok kederli, çok meyus.

heartstricken

(s). kalbinden vurulmuş, son derece kederli.

heartstrings

(i). kalbin en kuvvetli hisleri.

hearttoheart

(s). samimi, açık.

hearty

(s). candan, yürekten, içten, samimi; sağlam, sıhhatli; kuvvetli, kuvvet veren; (bol). heartily (z). içtenlikle, samimiyetle. heart iness (i). içtenlik, samimiyet; yüreklilik.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL