NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(bak.) have .
(i.), (k.dili) etkisini kaybetmiş olan kimse veya şey, vakti geçmiş kimse veya şey.
(i.) tavşan yahnisi .
(i.), (f.) tavada pişirilen kıymalı patates; karmakarışık şey; berbat olmuş şey, bozulmuş şey; argo haşiş; (f.) et kıymak; ABD, (k.dili) bozmak; ABD, argo. garsonluk etmek. hash house ABD, argo. aşevi. hash over (k.dili) tartışmak, müizakere etmek. make a hash of (k.dili) bozmak, iyice karıştırmak. settle one's hash bir kimseyi tamamen susturmak, ağzını tıkamak; bir kimsenin işini bitirmek, ortadan kaldırmak .
(i.) haşiş, kenevirden çıkarılan esrar .
(i.) (çoğ. Hasi'dim) gizemci bir Musevi tarikatı üyesi.
(i.) hayvanların (özellikle domuzun) yürek ve ciğer gibi yenilen iç uzuvları, sakatat.
(kıs.), has not.
(i.), (f.) asma kilit köprüsü, kenet; iplik makarası; yün çilesi; (f.) kilit köprüsü geçirip kitlemek.
(i.), ABD, argo tartışma: zorluk, güçlük; mücadele.
(i.) diz veya ayak dayayacak minder, puf; ot öbeği.
eski, (bak.) have .
(s.) mızrak başı şeklinde; (bot.), buna benzer üç köşeli (yaprak).
(i.) acele, hız, sürat; ivedilik . Haste makes waste. Acele işe şeytan karışır. in haste aceleyle, telâşla; tez olarak make haste acele etmek .
(f.) acele ettirmek; acele etmek; sıkıştırmak, hız vermek, hızlandırmak.
(s.) acele, tez, çabuk, süratli, seri; düşüncesiz; çabuk öfkelenen; aceleci, telâşçı . hasty pudding mahallebi, su veya sütle yapılmış mısır lapası. hastily (z.) aceleyle, telâşla. hastiness (i.) acelecilik, telâş .
Alışveriş Sepetiniz