NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f.) (graved, graven) oymak, hakketmek. graven image oyma put .
(f.), (den.) kalafat etmek, geminin altını temizleyip zift sürmek. graving dock kalafat yeri .
(s.) ciddi, ağır, vahim, tehlikeli; ağırbaşlı, vakarlı, temkinli .
(s.), (i.), (müz.) ağır, yavaş; (i.) ağır ve yavaş parça.
(i.) mezar, kabir. one foot in the grave bir ayağı çukurda. make one turn in his grave mezarında kemiklerini sızlatmak.
(i.) kefen .
(i.) mezarcı .
(i.), (f.) (ed, ing veya led, ling) çakıl; (tıb.) kum, kum hastalığı, idrar taşı; (f.) çakıl doşemek; şaşırtmak; (k.dili) kızdırmak. gravelly s. çahılı.
(f.), (bak.) grave.
(i.) hakkâk; hakkâk kalemi .
(i.) mezar taşı .
(i.) mezarlık, kabristan. graveyard shift gece vardiyası (fab- rikalarda).
Alışveriş Sepetiniz