gene ne demek Türkçe anlamı

i., biyol. jen.

s. soy veya şecereye ait, şecereli. genealogical tree şecere. genealogically z. nesep şeceresi bakımından.

i. nesep, şecere, silsile, soy; nesep tetkiki. genealogist i. nesep mütehassısı, şecereci. genealogize f. nesep tetkiki ile meşgul olmak.

bak. genus.

s., i. umumi, genel, külli; umuma ait, şümullü; içinde her şey bulunan; kesin olmayan, takribi; i. umum, avam, halk; ask. general. general average den. büyük avarya. general cargo den. karışık yük. general delivery postrestant, postanede sahibine teslim olunan mektup. general eIection genel seçim. general officer ask. albaydan yüksek rütbeli subay, general. general orders ask. bütün orduya şamil olan emirler. general practitioner tıb. ihtisası olmayan doktor, pratisyen hekim. general purpose her işte kullanılabilen, her gayeye uygun. general resemblance umumi bir benzeyiş. general rule genel kural. general staff ask. genel kurmay, erkânı harbiye. general strike genel grev. as a general rule genellikle, umumiyetle. attorney general baş savcı, müddeiumumi. brigadier general tuğgeneral. full general orgeneral. in general genel olarak, hiç bir özelliği olmadan. Iieutenant general korgeneral. major general tümgeneral. generally z. genellikle, umumiyetle.

i., it. başkumandan.

i. genellik, umumiyet, umumilik. generalities i. genel konular, kesinlik ifade etmeyen söz .

i. genelleştirme, umumileştirme, genellik, umumilik, hepsini bir tutma, genel sonuç çıkarma.

f. genelleştirmek, umumilestirmek, tamim etmek, genel bir fikir vermek; herkese teşmil etmek; güz. san. ayrıntılarını belirtmeden genel olarak tamamlamak; tıb. hastalığı umumi bir hale koymak; tıb. yayılmak; umumileşmek.

i. generallik; bir generalin askeri bilgi ve yönetme yeteneği; önderlik, baskanlık, liderlik.

f. husule getirmek, vücut vermek, hâsıl etmek; çocuğu olmak, doğurmak, yavrulamak; geom. çizmek.

i. zürriyet husule getirme, doğuş, doğuruş, tenasül; nesil, soy, zürriyet, batın; vasat olarak insan nesli farzedilen otuz yıl. generation gap aile ile çocuk arasındaki görüş farkından doğan anlaşmazlık.

s. tenasül kabiliyeti olan; doğuş ve doğuruşa ait.

i., elek. jenerator, dinamo; doğuran veya meydana getiren kimse; hâsıl edici cihaz.

i. (çoğ, -trices) geom. yapıcı çizgi; doğuran dişi.

s. cinse ait, fasileye ait; genel, umumi; şümullü, geniş kapsamı olan. generically z. kendi cinsine ait özellikleri taşıyarak.

i. cömertlik, âli cenaplık.

s. cömert, alicenap, eli açık; asil; mebzul, bol, bereketli; verimli, mümbit; sert, çarpan (içki). generously z. cömertçe. generousness i. cömertlik.

i. hilkat, yaratılış, meydana gelme; başlangıç, mebde, menşe; b.h. Tekvin.

i. sansara benzer bir hayvan.

s. bir şeyin aslına ait; jenetige ait genetic heritage biyol., psik. kalıtım. genetically z. jenetik bakımından, jenetik yoluyla.

i., biyol. jenetik, soyaçekim olaylarını inceleyen biyoloji dalı.

i. ardıç rakısı.

i. Cenevre.