NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(i)., (s)., (f). ön, baş; ön taraf, ön saf; (bir arsanın) yol kenarı; birleşik hareket grubu, cephe; hareket sahası, mücadele alanı; başkan, sözcü; gizli maksatları örtmek için kullanılan kurum veya şahıs; cüret; takdir; (otelde) sıra kendisinde olan vale; (meteor). (soğuk veya sıcak) hava bölgesinin ön cephesi; kolalı gömlek göğüslüğü; (s). öndeki; (f). yönelmek; karşı gelmek; karşılamak.front bench (ing). (pol). (Parlamentoda) ön sıralar, parti liderleri. front line (ask). cephe. front matter (matb). kitabın asıl metinden önceki sayfaları. front office başmüdürlük. front page baş sayfa. go to the front cepheye gitmek. present a bold front cesaret göstermek.
(i). binanın cephesi, arsanın sokağa bakan tarafı, cephe.
(i)., (s),, (anat). alın çatkısı; alın kemiği; (kil). mihrap örtüsü; (s). alna ait, alında olan. frontal attack cepheden taarruz.
(i). hudut, sınır, hudut bölgesi; yerleşilmemiş bölge, boş bölge; ilimde keşif sahası.
(i). kitabın basındaki resimli veya süslü sayfa; yapı cephesi binanın yüzü.
(i). alın bağı; hayvan alnı.
Alışveriş Sepetiniz